Evet, Ayvalık'a hala “sadıkım”
ama gittiğim her şehir beni bir biçimde kendisine bağlıyor
tarifsiz biçimde. Bu bağlanma kimisinde dönüş yolunda bitiyor
şüphesiz, kimisinde ise “yeniden gitsem iyi olur” temennisi ile
gidileceği “o yeni günü” bekliyor...
Ayvalık okumalarımı ve buna bağlı
çalışmalarımı sürdürürken geçen ay; önce bir kaç
günlüğüne, üzerinden geçen iki hafta sonra ise on günlüğüne
Çorum'a gittim. Şehrin oluşumu, gelişimi ve bugünü üzerine bir
çok okuma ve gözlem yapma olanağı veren bu toplamı yaklaşık
bir aydan az süren Çorum günleri arasına, bir gün de Kastamonu
girivermişti.
Kastamonu'da geçen dört beş saatlik
zaman içinde, bir önceki gidişime sığdıramadığım ve “yeniden
gitsem iyi olur” programıma eklediğim: “sokak sokak Kale
çevresi” gezisini yapmış ve Çorum yazılarımın hemen
arkasından yazmayı planladığım blogun taslağını da
tamamlamıştım.
Ama hafta başında gittiğim Uşak
şehri, kafamdaki yazı programını allak bullak etti şu an. Çünkü;
fakültedeki yedinci projemi aldığım ve 1995 yılında aramızdan
ayrılan mimar Kemali SÖYLEMEZOĞLU'nun, 1951 yılında yaptığı
imar planı sırasında çektiği, Uşak fotoğraflarından
oluşturulan bir fotoğraf albümünü görüp satın aldım ve onun
imar planı üzerinde yürüyerek ve yine onun çektiği fotoğraflar
eşliğinde şehri dolaştım. Bu çok duygusal bir deneyim oldu
benim için.
Gitmeden önce aşağıdaki gezi haritasını hazırlamıştım:
Sıradaki Çorum blogumdan önce, Uşak
üzerine detaylı yazacaklarımı da önümüzdeki günlere
bırakarak, çektiğim bir kaç foroğrafı bu blogumda yayınlamak
istiyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder