6 Mart 1953, Pravda gazetesinin Stalin’in ölümünü duyurduğu birinci sayfası. (Pravda, No: 12633) kaynak: https://books.openedition.org/iheid/6640 |
“Sovyetler Birliği Bakanlar Konseyi Başkanı ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Stalin yoldaşın 1 Mart gecesi Moskova'daki dairesinde bir beyin kanaması sonucunda felce uğradığı esefle bildirilir. Felç Stalin'in vücudunun büyük bir kısmını tesiri altına almış bulunmaktadır. Beyinde kanama gerçekleşen nokta git gide genişlemektedir.”
Ertesi gün, 6 Mart 1953 günü (ki Stalin bir gün önce ölmüştü) yayımlanan Cumhuriyet Gazetesi ise bu bildiriyi tümüyle çevirerek okurlarına aktardı:
“Yoldaş Joseph Vissarionovitch Stalin‟in 2 Mart gecesi sağlık bülteni: Moskova'daki ikametgahında bulunan Yoldaş Stalin, beynin hayati merkezlerine tesir eden bir beyin kanaması geçirmiştir. Yoldaş Stalin, kendini kaybetmiştir. Sağ kolu ve sağ bacağı mefluçtur. Konuşamamaktadır. Bu arada vahim kalp ve teneffüs cihazı teşevvüşleri meydana gelmiştir. Yoldaş Stalin'in tedavisi için en büyük tıbbi otoriteler tayin edilmiş bulunmaktadır. Yoldaş Stalin'in tedavisi Sovyetler Birliği Sağlık Vekili Tretıakov ve Kremli'nin sağlık servis Şefi Kouperin'in kontrolü altında yapılmaktadır. Yoldaş Stalin‟in tedavisi, Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi ile Sovyet Hükümetinin devamlı nezareti altında cereyan etmektedir."
6 Mart günü yayımlanan Cumhuriyet Gazetesi, değişik doktorlar ile yaptığı röportajları derleyerek bir de haber yaptı [1]:
"Dr. General Tevfik Sağlam: “Neşredilen raporları okudum. Beyin kanamasından hasıl olan koma halleri iki veya azami üç gün devam eder ve bu müddetin hitamında neticelenmesi lazımdır. Moskova radyosu tarafından neşredilen raporlarda bildirilen hususlar doğru ise Stalin'in şifa bulacağını hiç zannetmiyorum.
Dr. Ahmet Rasim Onat: Bildirildiği şekilde bir beyin kanaması var ise Stalin'in şifa ihtimali olmadığını düşünüyorum. Beyin kanamasına maruz kalan Stalin yaşında bir kimsenin, komaya girdikten sonra 72 saatten fazla yaşayacağını tahmin etmiyorum.”
Aynı yazıda, Profesör Fahri Arel ve Dr. Asım Onur da iki günlük bir süreçte ölümün gerçekleşeceğini bekliyorlardı. Nitekim Arel, eğer raporlarda bildirildiği gibi koma halinde ise Stalin‟in azami iki gün yaşayabileceğini düşünüyor ve beyin kanamasının sebep olduğu komalarda kurtuluş ümidinin çok az olduğunu hatırlatıyordu.
AYVALIK GAZETESİ'nde STALİN'in ÖLÜM HABERİ
“Dünya siyasî çevrelerinin ve matbuatının üzerinde israrla durduğu bu mevzu hakkında diyebilirizki; Bugün Stalinin ölümü haberinin yayılması ile Rusya siyasetinde ciddî bir değişiklik beklemek doğru olmaz.
Böyle bir tezi ortaya atmak ta, politik geriliğin ta kendisi olur.
Şu noktayı açıkça tebarüz [2] ettirebilirizki; Stalin bugün ölmemiştir. O daha geçen sene siyasî hayata son veren bir felç rahatsızlığının kurbanı olmuş ve kafkasyanın bir köşesinde ümitsiz bir tedavi altına alınmıştır.
Stalinden sonra gelen, Malenkov, Beria ve Molotof siyasî hünerlerini göstererek gerek Rusya içerisinde ve gerekse peyklerde kendilerine lâzım gelen zemini temin için sürgünlere ve katliamlara hız vermişlerdir. Dünya gizli istihbaratından matbuata intikal eden Rus katliamları ile Stalin'in en geç bundan sekiz ay evvel öldüğü kabul edilebilir.
Hal böyle iken; Stalinin ölümünü Rus halkına duyurmak hayli güç olmuş Malenkov, Beria ve Molotof sandalyelerini sağlamlaştırdıklarına kani bulundukları bugünü seçmişlerdir. Böylece Rusya en az bir sene şefler tarafından ve bilindiği şekilde Stalinsiz olarak idare edilmiştir. Bazı kıritik devreleride ikinci bir sahte Stalinle normale döndürmek mümkün olabilmiştir.
Amerika Cumhur Reisinin Stalinle buluşma arzusu ve son Rus siyasetinde vuku bulan çöküntüleri izale için eldeki bu fırsat kaçırılmak istenmemiş ve ölüm haberi Rus halkına ve bütün dünyaya ilân edilmiştir.
Bu bakımdan Rus siyasetinde bir reformdan ziyade üçüncü bir cihan harbini körükleyecek yeni hamleler beklemek daha yerinde olur.
Fakat bütün bunlara rağmen yeni Rus idarecilerinin geçinmelerine asla imkân yoktur.
Ve mutlaka birbirlerini harcayacaklardır. Tarihin pek yakında kaydedeceği böyle bir durum üzerinde kehanette bulunmaktan kendimizi alamayacağız. H.F.B."(yazım hataları aynen alınmıştır)
“Stalin’in vefatıyla, denebilir ki, bir çağ kapandı. Stalin çağı sizin ve bizim tarihimizle eşit derecede ilintili. Ülkelerimiz birbirleriyle daha çok savaştılar, ancak devrim dönemlerinde ve hemen sonrasında birlikte olduk ve birbirimize yardım ettik. Ama bunun için devrim yapmak şart değil. Herhalde devrimlerimizin liderlerinin mirasını korumak daha iyi. Onların zamanında ortak tarihimizin köprülerini beraber inşa ettik, daha sonra ne yazık ki bunları kendimiz yıktık. Stalin’in yaptıkları tabii ki asrın tarihine geçecektir.”
“Başkumandan Stalin’in vefat haberini üzüntüyle aldım. Siz Ekselanslarından yürekten acılarımın kabulünü dilerim.”
“Başkumandan Stalin’in vefatı hakkındaki haberden üzüntü duyarak, siz Ekselanslarından benim ve ayrıca Cumhuriyet hükümetinin yürekten acılarının kabulünü ve Bakanlar Kurulu’na iletmeyi lütfetmenizi dilerim.”
6 Mart 1953, Moskova Sendika Evi Sütunlu Salonu’nda parti ve hükümet yetkilileri Stalin’in yattığı katafalkının başında. (Pravda, No: 12634, 7 Mart 1953, s. 2.) Kaynak: Perinçek, Mehmet, 93 s. |
“Türkiye Komünist Partisi ve Merkez Komitesi, büyük önderimiz, sevgili öğretmenimiz, ilerici insanlığın eşsiz dehası, sömürge ve bağımlı ülkelerin, emperyalizmin boyunduruğu altındaki halkların sadık koruyucusu Stalin Yoldaş’ın ölüm haberini derin bir üzüntüyle karşılamıştır. Tüm Türkiye’nin emekçileri, büyük komşusu Sovyetler Birliği halklarının yasını ve derin acısını paylaşıyor. Stalin Yoldaş her zaman Türk halkına dostluk elini uzatmıştı. Sovyet halkı ve Sovyet hükümeti, Türk halkının milli bağımsızlığına her zaman saygıyla yaklaşmıştı. Stalin Yoldaş, Türk halkını emperyalizme ve gericiliğe karşı milli bağımsızlık mücadelesinin en zor günlerinde destekledi. Stalin Yoldaş, Türk halkına milli bağımsızlık ve özgürlük yolunu gösterdi. Stalin Yoldaş, Türk halkının kalbinde ebediyen yaşayacak.Türkiye Komünist Partisi, Türkiye’nin bütün emekçilerinin, ülkenin bütün yurtseverlerinin Amerikan köleliğine ve gericiliğe karşı, faşizme ve savaş kışkırtıcılığına karşı, milli bağımsızlık, barış ve demokratik özgürlük mücadelesinde birliği için tüm gücünü ortaya koyuyor. Bize bunu büyük Stalin Yoldaş öğretti. Türkiye Komünist Partisi, mücadelenin Stalin bayrağını her zaman yukarıda tutacaktır, hiçbir zaman Lenin-Stalin’in yüce davasından geri adım atmayacaktır."
BÖLÜM. 2.
“...Sen Ayvalık, Bergama taraflarında bir çalışma yap; bak bakalım orada işçiler ve köylüler, emekçiler arasında bizim fikirlerimiz yandaş buluyor mu? Sonra bize bir rapor hazırlarsın ve böylece orada bir şube açıp açamayacağımıza karar veririz senin raporunun sonucuna göre. Bergama'da ve çevresinde ilk haftalarımda ve sonra da sağda solda propaganda çalışmaları yaptım, milletin nabzını tutmaya çalıştım. Ama canıma okudular. Düşün propaganda yaptığım işçiler beni ihbar ediyor. Bir süre sonra TSEKP için bir rapor hazırladım: 'Buralar çok geri, şube açmaya müsait (uygun) değil' dedim. İşçiler ve hele köylüler bize hiç yüz vermediler. Ama gençler öyle değildi. Tam aksine bizimle, benimle tanışmak için can atanları bile var. O yıllarda İzmir'de adı komüniste çıkmış ve kendisi de gerçekten komünist olan Ahmet Sucu diye bir yoldaşımız vardı. O da TSEKP'den ve ben Bergama'ya dönünce, bir ayağım da İzmir'de ya, onunla da görüşüyorum. ...” (sf.126)
“... Ayvalık'a varınca, şaşırdık kaldık: Her elektrik direğine, üstüne antikomünist bir slogan yazılı tabelalar asılmıştı. Ana cadde boydan boya bunlarla donatılmıştı. Bir sinemanın önünde, üstünde 'kahrolsun komünistler! Kahrolsun solcular!' yazılı bir afiş vardı. Kapı boyunca başka bir afiş 'Dikkat! Komünizm geliyor!' uyarısında bulunuyordu. komünist varmış meğer!' dedim. Adamlardan biri, başını gururla kaldırarak, 'Ayvalık'da bir tek komünist bile yoktur' dedi. O zaman saldırıya geçtim: 'Bir tek komünist bile yoksa, neden her elektrik direğine o kepaze tabelaları asıyorsunuz öyleyse?' diye bağırdım. 'Üstelik sosyalizmi de kötülüyorsunuz. Sosyalizm, komünizmin gizli yüzüdür diyorsunuz. Şu sırada Türk Parlamentosunda on beş tane sosyalist milletvekili bulunduğundan haberiniz yok mu sizin? O rezil tabelalarınızı tanıdığım bütün gazetecilere; Çetin Altan'a da, İlhan Selçuk'a da, başkalarına da anlatacağım. Bütün Türkiye öğrenecek Ayvalık'ın bu rezaletini.' Buna benzer daha bir yığın laf ettim. Herifler susuyor, önlerine bakıyorlardı. Beni asıl bozan, onların susmaları değil, kendi masamdaki arkadaşların susmaları, beni desteklemek için bir tek söz söylememeleriydi. Biliyorum ki, benim yaptığım çocukça bir münasebetsizlikti onların gözünde.Öfkem biraz geçsin diye otelden çıktım. Caddede bir aşağı bir yukarı hızla yürüdüm bir süre. Lokanyata geri döndüğümde herifler gitmişti. Bizim masada herkes suratını asmış, susuyordu. Meğer onlara hakaret ederken hiçbir şey demeyen heriflerden biri, ben gittikten sonra, durup dururken 'ben komünistleri yerim!' demiş. Melih Cevdet de ayağa kalkmış, 'öyleyse, gel de beni ye!' demiş. Bunun üzerine panik halinde lokantadan kaçmışlar.” (sf. ...)
Ayvalık Kara ve Deniz Nakliyatı Tahmil Tahliye İşçileri Sendikası:1.7.1951 tarihinde kuruldu. 1957 yılında herhangi bir birliğe veya federasyona üye değildi; şubesi yoktu. 31.5.1957 tarihinde 33 erkek üyesi vardı. Üye sayısı 1958 yılında 30 ve 1961 yılında 45 oldu.Ayvalık Lokanta, Otel ve Eğlence Yerleri İşçileri Sendikası:8.3.1951 tarihinde kuruldu. 1957 yılında herhangi bir birliğe veya federasyona üye değildi; şubesi yoktu. 31.5.1957 tarihinde 41 erkek üyesi vardı. Kadın üyesi yoktu. Üye sayısı 1958 yılında 38 ve 1961 yılında 48 idi.Ayvalık Sabun İşçileri Sendikası:6.10.1952 tarihinde kuruldu. 1957 yılında herhangi bir birliğe veya federasyona üye değildi; şubesi yoktu. 31.5.1957 tarihinde 54 erkek üyesi vardı. 1958 yılında 69 üyesi ve 1961 yılında 63 üyesi bulunuyordu.Ayvalık Yapıcı, Badanacı, Sıvacı ve Beton İşçileri Sendikası:1.7.1951 tarihinde kuruldu. 1957 yılında herhangi bir birliğe veya federasyona üye değildi; şubesi yoktu. 31.5.1957 tarihinde 89 erkek üyesi bulunuyordu. Üye sayısı 1958 yılında 132 ve 1961 yılında 121 idi.Ayvalık Zeytinyağı Sanayii İşçileri Sendikası:15.2.1951 tarihinde kuruldu. 1957 yılında herhangi bir birliğe veya federasyona üye değildi; şubesi yoktu. 31.5.1957 tarihinde 455 erkek ve 1 kadın olmak üzere toplam 456 üyesi vardı. Üye sayısı, 1958 yılında 459 ve 1961 yılında 490 idi.
“Mustafa Ağabeyimiz; gerçek TKP saflarında Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı ile birlikte Ayvalık, İzmir başta olmak üzere Ege Bölgesi’nde illegal parti çalışmaları yürütmüştür. İlk Sendikalar Kanununun çıktığı 1947 yılında Ayvalık’ta Kurulan Sabun İşçileri Sendikası’nda yöneticilik yapmıştır.
Stalin’in vefat ettiği 1953 yılında, Ayvalık’ta siyah elbiseler giyip yakalarına kırmızı karanfiller takarak Stalin’i andıkları için tutuklanmış ve 3 ay zindanda tutulmuştur. (abç)Kıvılcımlı Usta önderliğinde 1954 yılında kurulan Vatan Partisi kurucularındandır. Menderes Diktatörlüğü tarafından Harbiye Zindanı’na kapatılan Vatan Partili yöneticiler içindedir. Harbiye Zindanı’nda gün yüzü görmemecesine 9 ay tutulan Sabuncu Mustafa, 1957 Seçimlerinde de Vatan Partisi İzmir Milletvekili adayı olmuştur.Devrimci Mücadelesinde birçok bedeller ödemiş ancak davaya, partiye ve Kıvılcımlı Usta’ya bağlılığını korumuştur.92 yıllık yaşamının son anına kadar kararlı, sarsılmaz ve ödün vermez duruşuyla Türkiye Devrimci Mücadele tarihinin adsız neferlerinden olan Mustafa Ağabey 11 Ocak 2014 günü bedence aramızda ayrıldı.Mücadelesi Mücadelemizdir. Anısı Halkın Kurtuluş Davamızda yaşayacaktır.”
11 Ocak 2014 günü aramızdan ayrılan Sabuncu Mustafa (Mustafa Kemal Şimşek) (kaynak: hkp.org.tr) |
“Şehrimiz zabıtası şüphe ettiği sekiz kişinin evlerinde yaptığı arama sonunda koministlikle ilgili bazı vesikalar bulmuş ve vaziyet Müddeiumumiliğe [9] intikal etmiştir.
Müddeiumumilik tahkikatı derinleştirmiş ve bu sekiz kominist taslaklarıda tevkif edilmişlerdir.
Bilhassa 4 kişinin göçmen oluşu halk üzerinde derin akisler yaratmıştır.
Tevkif edilenler:
Göçmenlerden: Hüseyin Sakan Hasan Sakan, Ali Kamber Şükrü Hasırcı ile kitapçı Hasan İrdesel, Erdoğan Taşacık, Mustafa Şimşek ve işportacı Ömer Uğuraldan ibarettir.” (yazım hataları aynen alınmıştır)
Sabuncu Mustafa'nın da içinde bulunduğu 8 kişinin, Ayvalık'ta yakalandığına dair haber. (Ayvalık Gazetesi, No: 1357, 12 Mart 1953, s. 1. - kaynak: Selden Emre Koleksiyonu, fotoğraf: HKK) |
“Geçen hafta şehrmiz emniyet teşkilâtının uyanıklığı sayesinde yakalandığını haber verdiğimiz 8 Kominist taslağı suç evraklarıyla birlikte Balıkesire sevkedilmişlerdir. Bugün aldığımız bir haber göre; Balıkesirde askeri mahkemeye sevkedilmişler ve Bakanlıkla cereyan eden müzakere neticesinde sanıkların Ayvalığa gönderilmeleri ve mahkemelerinde Ayvalık mahkemesinde yapılması lûzumu bildirilmiştir. Buna nazaran, Kominist teşkilatı kurmaktan sanık ve mevkuf (tutuklanmış) Hasan İrdesel, Ömer Kural, Erdoğan Kısa, Hasan Sakan, Hüseyin Sakan, Şükrü Hasırcı ve Ali Kamber şehrİmize gönderileceklerdir.” (yazım hataları aynen alınmıştır)
12 Mart 1953 19 Mart 1953Hüseyin Sakan Hüseyin SakanHasan Sakan Hasan SakanAli Kamber Ali KamberŞükrü Hasırcı Şükrü HasırcıHasan İrdesel Hasan İrdeselErdoğan Taşacık Erdoğan KısaMustafa Şimşek -Ömer Uğural Ömer Kural
Ayrıca 19 Mart 1953 nüshasında Müstafa Şimşek adı bulunmamaktadır. Bu 8 sanıktan 7'sinin Ayvalık'a gönderildiği ancak Sabuncu Mustafa'nın Balıkesir'de tutulduğu manasına gelebilir.
[3] L.M. Medvedko, “Moyo Otkrıtie Vostoka (O Vremenah, Nravah i Nemnogo o Sebye)”,Triyedinstvo: Rossiya Pered Blizkim Vostokom i Nedalekim Zapadom: NauçnoLiteraturnıy Almanah, c. 1, genişletilmiş 2. basım, (Moskova: Grifon, 2012), s. 52-53. [Kaynak: Perinçek, Mehmet, “Ölümünün 65. Yılı Stalin’in Cenaze Töreninde DP Hükümeti Heyeti”, Toplumsal Tarih Dergisi, s: 291, 90-95 ss., 2018.
Bu belge RGASPI (Rusya Devleti Sosyo-Politik Tarihi Arşivi = Российский государственный архив социальнополитической истории) tarafından fond 495, liste 266, dosya 12 (I), yaprak 26 numaralarıyla kayıt altındadır. [Kaynak: Perinçek, Mehmet, “Ölümünün 65. Yılı Stalin’in Cenaze Töreninde DP Hükümeti Heyeti”, Toplumsal Tarih Dergisi, s: 291, 90-95 ss., 2018.]
[5] Güzel, M. Şehmus, (2009) TÜSTAV – Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı Yayınları, Sarı Defter Serisi no.11, 356 s., isbn: 9789758683772.
[6] Urgan, Mina, (1998) Yapı Kredi Yayınları no.985, 356 s., isbn: 9750828399
[7] Koç, Yıldırım (2003) Türk-İş Dergisi, Temmuz-Ağustos 2003 (dijital kopya) Bu bilgiler detay içermeseler de Kemal
Sülker'in “Türkiye Sendikacılık Tarihi” kitabında da bulunmaktadır. Sülker, Kemal (2004), TÜSTAV – Türkiye Sosyal
Tarih Araştırma Vakfı Yayınları, 317 s., isbn: 9758683268.
[8] https://www.hkp.org.tr/kivilcimli-usta-nin-parti-okulu-ogrencilerinden-mustafa-kemal-simsek-sabuncu-mustafabedence-aramizdan-ayrildi/ (erişim tarihi: 21 Mayıs 2019, 22:40)
[9] savcılığa