Bugün 10 Kasım... Günümüzde olduğu gibi geçen yüzyılda da coğrafyamızda benzer oyunlar oynayan emperyalistlerin paylaşım planlarını bozan, devrimci başkaldırının lideri ve seküler-pozitivist cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 83. yıl dönümü.
Ata'nın anısı önünde saygıyla eğiliyorum
Bugünün anlamına uygun olarak, dün arkadaşımızla yaptığımız "Kozak Gezisi"nin ilk durağı olan, Ayvalık Bağyüzü Atatürk Anıtı'na ilişkin tuttuğum notları derleyip bloga yazmaya karar verdim.
ATATÜRK ANITLARI TASARIMLARINA
TUTARLI BİR ELEŞTİRİ: Bağyüzü Atatürk Anıtı
Cumhuriyet tarihimizin ilk Atatürk heykeli, 3 Ekim 1926 tarihinde, Mustafa Kemal'in Samsun'a hareket ettiği yer olan Sarayburnu'nda yapıldı. Eser İstanbul Şehremaneti tarafından, 15.000.- TL bedelle Avustruryalı sanatçı Heinrich Krippel'e [1] yaptırmıştı. Heykelin kaidesini, Kadri adında bir taş ustası inşa etti (Erkulseyitoğlu, 1960). Heykel uluslararası basında, Atatürk'ün “sivil elbise giymiş olmalarına rağmen kendilerini, uzak bir istikbalde bile, bir fatih şeklinde gösterebilecek olan bir vaziyet intihab” etmesinden dolayı eleştiriler aldı (Dere, 2020 : 132-133).
Bugüne kadar küçüklü büyüklü, özenle tasarlanmış ya da baştan sağma çok sayıda Atatürk heykeli yapıldı ve ülkemizin her köşesine yerleştirildi. Anıtlar için "özel meydan/alan düzenleme projeleri" de hazırlandı. Bu projeler çoğunlukla, ya şehrin topoğrafyasına ya da şehrin gündelik işleyişine meydan okuyan bir "aynılaşmadan" öteye gidemedi. Atatürk anıtları "görünür kılındıkça" halktan uzaklaştırıldı. Bir iki istisna hariç şehrin kullanıcısı ile anıt, zorunlu "merasimler" dışında gündelik yaşamda hiç bir araya getirilemedi.
Atatürk anıtı tasarımcılarının "aynılaştığı" bir başka konu da Ata'nın üzerindeki "kıyafetin" tercihinde oldu. Bir iki istisna hariç Atatürk: ister asker olarak ya da ister sivil olarak tasvir edilsin fark etmez, hep "üniformalı/fraklı" olarak betimlendi. Halbuki Gazi; mayo giyip denize de giriyordu, kısa kollu gömlek ve süveteri ile karatahta başında Ülkü'ye Türkçe dersi de veriyordu.
Buna karşın Bağyüzü Atatürk Anıtı; "görünür kılınmak" adına şehrin tam odağına yerleştirilmedi ve Atatürk'e de zorla "smokin giydirilmedi". Anıt, "asker Atatürk" ya da "yönetici Atatürk" olarak değil, Ona yaraşır şekilde, "entelektüel Atatürk" olarak tasarlandı. Atatürk; daracık bir köy yolunun hemen yanında, düzeltilmemiş bir granit kayanın üzerinde, 13 Nisan 1934 günü Ayvalık'a gelirken giydiği "golf pantolonu" içinde ve elinde kalemiyle, üst üste dizilmiş kitapların yanında otururken betimledi.
Tasarımcı; Atatürk anıtlarındaki "aynılaşmaya" itiraz etti ve onlardan da başarıyla uzaklaşabildi. Bu bağlamda Bağyüzü Atatürk Anıtı, neredeyse tüm Atatürk anıtları tasarımına ciddi bir eleştiri olarak değerlendirilmelidir.
Atatürk'ün 13 Nisan 1934'te Ayvalık'ı ziyareti. (kaynak: ayvalikto.org.tr/gazi-mustafa-kemal-ataturkun-ayvalika-gelisinin-87-yili-kutlu-olsun/) |
BAĞYÜZÜ ATATÜRK ANITI'nin ÖYKÜSÜ
İnternette Bağyüzü Atatürk Anıtı'na dair çok sayıda ve çoğu yanlış "kopyala yapıştır" bilgi bulunmakta. Bu nedenle, "doğru öyküye" ulaşabilmek ve okura derli toplu bir paylaşımda bulunabilmek için iki gündür yoğun bir çaba içindeyim. Almanya'daki eğitimci federasyonundan sayın Şen'in yeğeni olduğunu bildiren facebook kullanıcılarına kadar çok sayıda kişi ve kurumdan "bilgi yardımı" ricasında bulundum. Üzgünüm, yazıyı yayına aldığım şu ana kadar bir geri dönüş olmadı. Bu nedenle aşağıda, sadece değişik kaynaklardan "tahkik/teyid" edebildiğim bilgileri sunuyorum.
"kopyala yapıştır" bilgilere yönelik yapacağım ilk düzeltme, anıtı yaptıran kişinin adına dair olacak: bu anıtın yapılması fikrini geliştiren ve yaptıran kişi, eğitimci ve yazar Takmaz Sühan Şen'dir.
Eğitimci ve yazar Sühan Şen, 1943 yılında doğdu. 30 yıldan fazla bir süre Almanya'da yaşadı. Almanya'da ne tür faaliyetlerde bulunduğunu halen öğrenemedim ancak sayın Şen, vefatına kadar burada yaşadı [2]. Yaşamı süresince Türkiye'deki "çağdaşlaşma ve eğitim" mücadelesine destek verdi. Bu amaçla Bağyüzü'nde bulunan 4,5 dönümlük arazisini öğrencilerin eğitimi için bağışladı (Kaya, 2013).
1978 yılında İstanbul Gül Matbaasında basılan Aç Özgürler ve Tok Tutsaklar adında bir roman yazdı. Ne yazık ki dün satın aldığım bu roman halen elime geçmediği için size kitap hakkında ayrıntılı bilgi veremiyorum.
Evli ve iki çocuk babası olan Takmaz Sühan Şen, 23 Mart 2013 günü Ayvalık Saatli Cami'de düzenlenen bir törenin ardından Ayvalık Mezarlığına defnedildi (Selin, 2013).
Anıt Fikrinin Gelişimi...
Şen'in kafasında, Bağyüzü'ne bir Atatürk anıtı yaptırma fikrinin nasıl geliştiği konusunda tatmin edici bilgi edinemedim. Ancak fotoğraf sanatçısı Haşim Demirbil bir anısında, Şen ile heykel sanatçısı Tankut Öktem arasında kurulan iletişimi şöyle anlatılıyor: "... Tankut Öktem Küçükkumla’da sabah kahvaltısı yaparken Almanya’dan bir telefon alır. Bir öğretmen Bağyüzü köyünde bir Atatürk heykelini yaptırmayı ısrarla ister. Öğretmen eğitimci yazar Süha(n) Şen’in açıklamalarından sonra konunun detaylarına geçilir. Bölge hakkında bilgi ister ve sonuçta Atatürk’ün Bergama ziyaretindeki kıyafeti ve eğitim kitapları (milli mücadele - cumhuriyet - bilim ve sanat - devrimler - nutuk kompozisyonu benimsenir.) Tek şart dev bir kaya üzerinedir... Bundan ücret almama kararını da açıklar Tankut hoca." (Demirbil, 2021).
Ardından "dev kaya" için arayış başlar ve köyün çıkışında Kurucapınar mevkiinde, Hasan Yücel Koral'a ait arazide kaya bulunur. "Süha(n) Şen karar verilen kaya için muhtarla görüşür, Yücel Koray isimli bir şahsın arazisindedir. 'Konu Atatürk heykeli olunca araziden istediğiniz bölümü kullanın, bu benim için onurdur, cumhuriyetin kurucusu ve kendisini halkı için adamış olan bir liderin heykelinin bölgemizde olmasından şeref duyarız." der Hasan Yücel Koral ve arsadan ücret istemez (Demirbil, 2021).
Bağyüzü Atatürk Anıtı'nın Batı duvarında bulunan kitabe. (fotoğraf: HKK, 2021) |
2002 yılında heykelin tasarımına başlanır. Heykeltıraş Öktem, ya daha önce düşündüğü bir tasarım kabulünü ya da Sühan Bey ile aralarında çalışmalar sırasında yaptıkları görüşmeler sonucunda vardıkları kararla, Mustafa Kemal Atatürk'ü 13 Nisan 1934 günü Bergama Kermesinden Ayvalık'a gelişinde giydiği: kasket, spor ceket ve golf pantolonu ile tasvir eder. Atatürk'ün sağ elinde kalemi vardır ve sol elinin altında ise üst üste dizilmiş "NUTUK" "BİLİM-SANAT" "DEVRİMLER" "CUMHURİYET" "MİLLİ MÜCADELE" sırt yazılı kitapları.
Anıt, Bursa KTVKBK'nun 23 Ocak 2009 tarihinde 4389 sayılı karar ile tescil edildi.
---
DİPNOTLAR
[1] Heinrich Krippel (27 Eylül 1883 - 5 Nisan 1945), Türkiye’de gerçekleştirdiği anıt heykeller ile tanınan Avusturyalı heykeltıraş, ressam, bakır oymacısı ve illüstratör. Krippel; İstanbul Sarayburnu Atatürk Anıtı (1926), Konya Atatürk Anıtı (1926), İzmir Bornova Sarı Köşk Atatürk Büstü (1926), Ankara Zafer Anıtı (1927), Samsun Onur Anıtı (1931), Afyonkarahisar Büyük Utku Anıtı (1936), Ankara Sümerbank Oturan Atatürk Anıtı (1938) tasarımlarını da gerçekleştirdi.
[2] Selin, Ö. (2013, 24 Mart).
Kaya üzerindeki Atatürk heykeli yetim kaldı, İhlas Haber Ajansı. (erişim: 8 Kasım 2021)
KAYNAKÇA
Demirbil, H. (2021, 3 Mayıs).
Ormanda bir Atatürk heykeli, Körfezstar.com (erişim: 8 Kasım 2021)
Dere, U. (2020).
Cumhuriyet’in ilk yıllarında eski başkentte yeni rejimin ilk sembolü: Sarayburnu Atatürk heykeli. Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, -(67), 117-142.
Erkulseyitoğlu, E. (1960, 25 Eylül).
Sarayburnundaki Atatürk heykelinin Aksaray meydanına nakli düşüncesi münasebetiyle. Hürriyet Gazetesi, nr.:4457, s. 2.
Kaya, N. (2013, 2 Nisan).
Hayırseverler arka arkaya hayatını kaybetti. Gazete Ayvalık.
Tekiner, A. (2010).
Atatürk heykelleri kült, estetik, siyaset. İstanbul : İletişim Yayınları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder