Ayvalık Gazetesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ayvalık Gazetesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ekim 2023 Pazar

TUZAK FİLMİ ve AYVALIK GAZETESİ

1970'li yıllar ile Ayvalık giderek popülerleşiyordu. Ahmet Yorulmaz'ın; Günaydın'da, Milliyet'te peş peşe Ayvalık haberleri yayımlıyor; "teknik üniversite öğrencileri", Midillili futbolcular, İngiliz soylular Ayvalık'a gelmek için birbirini takip ediyor; "yazlık otel" sayısı giderek artıyor; sabuncu "solcu" İzzet (Aygüner) belediyesi 1973'ten bu yana seçiliyor ve Ayvalık filmleri yağmur gibi yağıyordu: (1960) Yak bir sigara, (1963) Üç çapkın gelin, (1964) Duvarların ötesi, (1971) Hayat sevince güzel, (1973) Hayat bayram olsa, (1973) Kambur, (1973) Özleyiş, (1976) Alev ve (1976) Bıktım her gün ölmekten (Köksal,2015.a;2015.b) ...

1976 yılına gelindiğinde, şehirde bir de Cüneyt Arkın filmi çevrileceği Yeni Ayvalık Gazetesi'nde bildiriliyordu: "ERMAN FİLM Şehrimizde bir film çekimi yapacak". Haber şöyle devam ediyordu:

"... ERMAN FILM Rejisör ATIF YILMAZ yönetimin de şehrimizde bir film çekmek üzere gelmiştir. Başrollerini Cüneyt Arkın, Selma Güneri, Hulusi Kentmen, Turgut Boralının oynıyacağı filmin çekimine Pazar günü başlanacaktır. Tamamı Ayvalık'ta çekilecek filmin konusu (Bir Kasaba Hikâyesi) olup Ayvalık her yönü ile tanıtılacaktır.(Ayvalık,1976.ave (resim.01).

(resim.01) Yeni Ayvalık Gazetesi: 30 Nisan 1976 sayı:232.
(koleksiyon: Selden Emre | fotoğraf: Hayri Kaan Köksal, 2018)
 



Gazeteye göre film "bir kasaba hikâyesi" olacak ve Ayvalık'ın tanıtımını yapacaktı. Ama film öyle gelişmedi. 1976 yılında (ki hak etmediği bir IMDB puanı altında kalsa bile) "sol-toplumcu" çizgi ile buluşan ve Ayvalık "iç denizini" yok eden sanayinin "eleştirildiği", "çevreci" bir film çıkıverdi ortaya. Üstelik; senaryo Umur Bugay'ındı ve yönetmen Atıf Yılmaz... 

Toplum yavaş yavaş "baş çelişkiyi" öğrenmeye başlıyor, "İğdeli Kahve, Cem Karaca plakları çalıyordu" (bugünkü Odak dönercisinin olduğu yer)  ama, Ayvalık'ta böyle bir filmin çekilmesi de başlı başına başarı idi. 

Bu filmi, "Ayvalık Gazetesi" okumaları eşliğinde yapmama gelince (Köksal,2023) ...

Gazete koleksiyonunu topladığım günlerdi. Günün birinde kutularken, "aynı tarihli ve aynı sayılı" ancak "farklı manşetli" bir nüsha ile karşılaştım. "Tuzak" filmini izlemiştim ama ya bu film ben de "yeterince leke bırakmamıştı" ya da "yeterince Ayvalıklı olmadığım" günleri yaşadığım için, akşam eve gidince filmi yeniden seyrettim.

Aman allahım... "Belediye başkanı" öldrülüyor, Fabrikatör Fazıl Bey'in adamları Cüneyt Arkın'a saldırıyor, "gazete yakılıyordu", bir adama arkadan vurularak suikast yapılıyor, Atatürk Anıtı çevresine insanlar toplanıyordu, sarhoş gazeteci Tahsin "ikinci baskı" yapıyordu: "ne yaşandıysa o, filmin senaryosu" olmuştu... 

O günden bu yana Ayvalık okumalarım sürse de, Atıf Yılmaz sineması ve "ekoloji" filmleri üzerine okusam da ve hatta sunum yapıp iki film bile yazsam da, hala Bugay'ın senaryosunu "buna mı çevirdiğini" öğrenemedim (Köksal,2020)

Elim hiç "Tuzak" filmine hiç gitmedi, ama bir hafta önce sevgili İlknur Kavlak bana yazana kadar. 

Okurdan ricam, bu yazının "Tuzak filmi ve Ayvalık Gazetesi" üzerinde yazılmaya çalışılmış olduğunu hatırlaması olacaktır.

(resim.02) Filme ait storyboard.
(kaynak: yesilcamevi.com)
ECOLOGY (çevrebilim),
YÖNETMEN ve SENARİST HAKKINDA KISA BİR GİRİŞ...
Ecology teriminin ilk üretilmesi belirsiz olmasına rağmen, Alman dilbilimci Ernst Haeckel’in anlam verdiği konusunda bir uzlaşma vardır. “Ecology” ifadesini ilk defa, 1 Ocak 1858’de aşkın doğa felsefecisi Henry David Thoreau kuzeni Geoge Thatcher’a yazdığı mektupta kullanmıştır  (Sevgi,2015:30)

"Halikarnas Balıkçısı’nın (Cevat Şakir Kabaağaçlı) 1946’da kaleme aldığı ... Aganta Burina Burinata adlı romanı" ise "ilk çevreci Türk romanı" olarak kabul edilir (Topcu,2019:25)

"Çevre" kavramının, sinemamıza Metin Erksan'la girdiği söylenebilir. Erksan'ın gerek bir "sanat tarihçisi" olması (Erksan, 1952 yılında İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi mezunudur ve bitirme tezi "hanlar"dır) ve gerekse de, sinemaya girmeden önce yıllarca sanat tarihi üzerine gazete köşe yazısı yazmış olması, onun "sinema dilinde" ustalaşmasına neden olmuştur. Onun yönettiği, (1963) Susuz yaz'ın ilk "çevreci Türk filmi" olduğu kabul edilir (Liman,2013) ve (resim.03).

(resim.03) (1963) Susuz yaz filmi afişi.
(kaynak: tr.wikipedia.org) 

Atıf Yılmaz (Batıbeki) ise daha önce Türk sinemasına girmişti ve "sanatta III. dönemini" yaşıyordu. 1974-1982 yıllarını içeren bu dönem bir yandan "sansüre karşı eylemler" ile bir yandan da, "TRT televizyonu" tarafından "darmadağın hale getirilmiş" Türk sinemasını toparlama çabası ile geçiyordu. Toplum "iki çizgide politikleşiyordu: sağ ve sol..." Belki de Atıf Yılmaz'ı "daha çok solcu yapan" bu politik ortamdı (Engin,2022) ve (resim.04).

(resim.04) Atıf Yılmaz (Batıbeki) (9 Aralık 1925-5 Mayıs 2006).
(kaynak: İstanbul BB kultur.istanbul) 

Atıf Yılmaz (Batıbeki) (9 Aralık 1926-5 Mayıs 2006) Türk film yönetmeni, yapımcı ve senarist ve akademisyendir. Elazığ'ın Palu ilçesinden göçmen bir ailenin üyesi olarak Mersin'de doğdu. Ortaokulda kendisine "rejisör" lakabı takılmasını "Mersin ortaokulunun ikinci sınıfındayım. Kim hangi nedenle uygun gördü hatırlamıyorum şimdi. Bana 'rejisör' lakabı takıldı. Herhalde sınıfta bir Yılmaz daha vardı. Ondan ayırmak için olmalı. Ama hâlâ kendime sorarım. Neden rejisör? Bana bu ismi yakıştıran arkadaş, şimdi ünlü bir falcı olmalı. Bu lakabın meslek seçimimde önemli bir payı olmuştur sanırım." diye anlattır (Yılmaz,1991:27).

1951 yılında "Kanlı feryat" filmi ile yönetmenliğe başladı, 2004 yılında gösterime giren "Eğreti gelin" filmi yönettiği son film oldu. 5 Mayıs 2006 akşamı İstanbul'daki evinde mide kanserinden öldü.

Filmin senaryosunu yazan (Ali) Umur Bugay'a da biraz değinmeliyim (birer Ayvalık'lı (Alltınova'lı ve Kırkağaç'lı) olan Aysel-Güner Namlı ve "Bizimkiler" özelinde bir blog yazmaya çalışsam da).

Umur Bugay (4 Ekim 1940, Ankara - 6 Ağustos 2019, İstanbul), Türk senarist, oyuncu, yönetmen, dramaturg ve yazardır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi 1964 yılı Sosyoloji Bölümü mezunu olan Bugay, sanat hayatına 1962 yılında Arena Tiyatrosu'nda başladı. 1988 yılında yazmaya başladığı Bizimkiler adlı televizyon dizisi ile ünlü oldu. 1975 yılından itibaren film senaryoları yazdı. 1976'da yazdığı "Tuzak" bunlardan birisidir (resim.05).

(resim.05) (Ali) Umur Bugay (4 Ekim 1940-6 Ağustos 2019).
(kaynak: DHA)
(1976) "Tuzak" FİLMİ...
Yönetmenliğini  Atıf Yılmaz (Batıbeki)'nin yaptığı 1976 yapımı olan filminin senaristliğini (Ali) Umur Bugay üstlendi. Filmin yapımcılığı Hürrem Erman'a aittir. Çetin Gürtop'un görüntü yönetmeni olduğu "Tuzak" filminin kurgucuları Mevlüt Koçak ve İsmail Kalkan'dır. 

Baş rollerini Cüneyt Arkın (Fahrettin Cüreklibatır) ve Selma Güneri'nin oynadığı "Tuzak" filminin diğer oyuncuları şöyledir: Ali Sururi, Hulusi Kentmen, Hakan Tanfer, Neslihan Danışman, Erol Keskin, Turgut Boralı, Aydın Haberdar, Hüseyin Zan, Ajlan Aktuğ, Hakkı Kıvanç, İsmail Hakkı Şen, Sabahat Işık, Nermin Özses, İbrahim Uğurlu, İhsan Gedik, Niyazi Gökdere, Mehmet Uğur, Yusuf Çağatay ve Ayvalık'lılar.

Film dağıtımını Erman Film üstlendi. Süresi 92 dakika olan filmin toplam IMDB puanı 5.8/10'dir (101 kişi oy vermiş, ben bu filme 8.0/10 puan vermiştim).

Macera-romantik-dram türünde ve çekimleri Ayvalık’ta yapılan “Tuzak” filminin konusu şöyledir: Sahil kasabalarından birinin belediye başkanı olan Avni Bey, halkın sevdiği bir kişidir. Amerika’da öğrenim gören ve hekim olarak çalışan Ömer adında bir oğlu vardır. Ömer babasına çektiği telgrafta tatilini geçirmek üzere kasabaya geleceğini bildirir. 

Diğer yandan, kasabada tarım ilaçları fabrikası kurmak isteyen iş adamı Fazıl, belediyeden izin ister. Ancak Avni Bey onun bu girişimini denizi ve çevreyi kirleteceği sebebiyle engeller. Böylece bir düşman kazanan Avni Bey, Fazıl’ın tetikçisi tarafından öldürülür. Polis katil zanlısı olarak on beş yaşında bir çocuğu tutuklar.

Ömer, kasabaya geldiğinde babasının ölümünü araştırmaya başlar. Bu sırada kasabanın öğretmenlerinden Zeynep’e ilgi duyar. Ömer konuyu araştırdıkça fabrikanın açılması için gereken izin belgesini babasının vermediğini öğrenir. Bu arada tutuklanan çocuk mahkemede kendileri aleyhine beyanda bulunmaması için Fazıl’ın adamlarınca öldürülür. Bundan sonra Ömer’in tek hedefi babasının gerçek katilini bulmaktır. Bu sırada fabrikanın zehirli atıkları kasaba sahilini kirletmeye, çevreye ve insanlara zarar vermeye başlar. Kasabada çok sayıda kişi zehirlenir. 

Ömer, iş adamı Fazıl ile mücadeleye girer. Zeynep öğretmenin yanı sıra, avukat Melih ile gazeteci Tahsin gibi kişiler ona yardım ederler. Sonunda babasının katiline ulaşır. Ömer ile Zeynep evlenmeye karar verir. Ömer yeniden Amerika’ya gitmekten vazgeçer ve hekim olarak kasabada çalışmaya karar verir (Engin,2022:266) ve (resim.06), (resim.07) ile (resim.08).

(resim.06) (1976) "Tuzak" filminin afişi.
(kaynak: Köksal,2015.c)

(resim.07)

(resim.08)

Film, o gün için bir dizi Ayvalık çevre sorunu sayılan bir "giriş" ile başlar (resim.09), (resim.10), (resim.11), (resim.12), (resim.13) ve (resim.14).

(resim.09)

(resim.10)

(resim.11)

(resim.12)

(resim.13)8

(resim.14)

Film Zeynep öğretmenin "manevi kardeşi" gazete dağıtıcısı Osman ile diyalogu ile başlar. Osman, sabah çayını belediye başkanı Avni Baba'da içeceğini söyler ve "Ayvalık Gazetelerini" dağıtmaya başlar. Bu sırada, sarhoş gazeteci Tahsin çocuğun arkasından seslenir:
"Osman... Osman, benim yazıyı Avni Baba'ya oku! Emi..." [00:01:47] (resim.15), (resim.16)(resim.17) ve (resim.18).

(resim.15)

(resim.16)

(resim.17)

(resim.18)

Gazete dağıtıcısı Osman, Avni Baba'ya gazetesini getirir. Masasına oturur ve gazeteyi verir. [00:02:14] - [00:02:57] (resim.19)(resim.20) ve (resim.21).

(resim.19)

(resim.20)

(resim.21)

Osman    -
Tahsin Amca, bu yazıyı size okutmamı söyledi!
Avni Baba gazeteyi okur ve gazeteciye kızar: Bak şu sarhoş Tahsin'in yazdığına? Dereyi görmeden paçaları sıvıyor! 
Hoca Anne - Ne yazmış?
Avni Baba - Al bak! 
Hoca Anne - Körfezi Bekleyen Tehlike...
Avni Baba - Çocuğa dönerek: Sen o Tahsin Amca'na söyle bana akıl öğretmeye kalkmasın. Yok belediye başkanlığında gözü varsa; buyursun, hemen kendisine bırakırım. Bu kasabayı da ancak onun gibi bir sarhoş idare eder zaten"(gülüşmeler)
Hoca Anne - Doğru söylüyor... Fazıl'ın fabrikası açılırsa körfezimizde balık kalmayacak diyorlar...

TUZAK FİLMİ ve AYVALIK GAZETESİ
Ayvalık Gazetesi'nin manşet ve içeriği, Umur Bugay'ın senaryosundaki gibidir: "Körfezi Bekleyen tehlike...(Ayvalık,1976.b) ve (resim.22)Ve Ayvalık Gazetesi'nin yayımladığı bu manşeti şöyle sürdürür:

(resim.22)

3 Mayıs 1976, pazartesi: sayı:233 sayfa:1 (1. baskı)
(yazım hataları aynen tekrar edilmiş, düzeltmesi köşeli parantez içinde yazılmıştır.)

Körfezi Bekleyen Tehlike...
Bizler, Körfezi kalıyan [kaplayan] tehlikenin varlığından habersiz, rahat bir yaşamı sürdürüp gitmekteyiz. Yarınlara kapalı gözler, sağır kulaklar, koku almaz burunlar ve yitirilmiş hislerle seyirciyiz.

Oysa, tehlike, kapılarımızı çalmaya başlamıştır bile.

Kimimiz, bilgisiz olduğumuz için, çevrede oluşanlardan habersiziz.

Kimimiz, işimize uygun düştüğü için sessiziz.

Kimimiz da, başımıza dert açmak, rahatımız kaçmamak için uyur, gezer olmayı yeğ kabul ediyoruz.

Fakat, bir avuç kendini bilen, vatan ve millet tutkusu, mevcut ölçülerle tartılamıyanlar [tartılamayanlar], tehlikeyi uzaktan görüyor, yakından inceliyor ve bizleri uyarmıya [uyarmaya]  çalışıyorlar.

İnsanların ve canlıların hayatlarını tehdit eden hava kirlenmesi, bacalardan yükselen zehirli gazlar. Deniz kirlenmesi, fabrikalardan akıtılan kimyasal zararlı artıklar. Son olarak, bilinçsiz kullanılan Ziraî ilaçların tahribatını bu arada eleştirmenin faydalı olacağını ümit ederiz.

Kısa bir süre önce, Türkiye sahillerini inceliyen [inceleyen] yetkili Bilimcilerimiz, Körfezimizde, tehlikeli fabrika artıkları nedeniyle, insanların ve canlıların tehlike içinde bulunduklarını ve hatta yakın gelecekte, balık neslinin liman içinde yok olacağını, ilgili mercilere raporla ulaştırdılar ve en seri şekilde, kesin tedbirler alınmasını önerdiler.

Tabii olarak, öneri, şeklen açıktı: Zararlı artıklar denizlere akıtılmıyacak [akıtılmayacak], bacalarda tedbir alınacak hava kirlenmesinin önüne geçilecekti.

Şimdi esas soruna geçelim: Mahallî İdarelere Emirler gelmiş, uygulama yolları gösterilmiş, hukuki yön parafe edilmişti.

Sonra ne olmuştu? 

İl ve ilçeler Sağlık Kurulları, Valiler ve Kaymakamlar başkanlığında toplanıp kararlar aldılar. Tatbikat ve Denetim derken, işler, mahkemelere kadar gitti.

Böyle hayatî bir sorunun mahkemeye kadar gidişi, insanî yönden üzücü, şekil yönünden güldürücüdür.

Ben, yalnız Körfez ve Ayvalık olarak, dikkatleri bir noktada toplamak istiyorum. İlçe Hıfzı Sıhha Kurulu kararı hangi esaslara dayamıştır. Labratuvar [Laboratuvar] incelemesi ve raporu gerektirir bir husus eğer dikkatten kaçmış olursa, otoritede boşluk, sürtüşmede dengesizlik nedeni olacağı şüphesizdir.

DDT. ile Zirai mücadeleye karşı çıktığım tarihlerde, beni yakından tanıyanlarınız vardır. Uygulamada bir hata var ise, gerçeği rahatlıkla yansıtmıya [yansıtmaya] çalıştığımız malumdur.

Bugün, Zeytinyağı fabrikaları, hatalı olduğunu iddia ettiğimiz bir karar nedeniyle faaliyetten men tehlikesiyle karşı, karşıya bulunuyor. Işık tutmayı görev sayıyoruz.

Şöyleki [Şöyle ki]; Sabunhane, Rafine ve Pirina fabrika artıkları hakikaten zararlı olduğu halde, Zeytinyağı fabrikalarından denize salınan kara su, aksine bol proteinli ve balık nesli için ideal bir gıdadır. Lise Labratuvarın [Laboratuvarın] da, objektif görüntü sağlıyabileceğimizi [sağlayabileceğimizi] de ifade edebiliriz.

Gerçek bu olunca; Zeytinyağı fabrikaları dışında kalan faal tesisleri disiplin altına almak bir zaruret halindedir ve şarttır.

Körfezi bekliyen [bekleyen] tehlike, ihmalini affettirecek boyutlar dışına çıkmış bulunuyor [3].

Gazete, daha önceki sayılarında da beledi sorunları gündeme getirmişti. Hatta bir sayı önce "Şikâyetler Çoğaldı" manşetiyle, Sarmısaklı plaj bölgesi planlaması ile ilgili yakınmasını yazmıştı ama, Cüneyt Arkın - Selma Güneri filmi de ilk kez yaşanıyordu (Ayvalık,1976.a), [1] ve (resim.23),

(resim.23)

Artık filmin sonuna yaklaşılıyor, senaryo peş peşe olaylar ile aydınlanmaya başlıyordu. Bunlardan en "dramatik" olanı "Ayvalık Gazetesi"nin yakılması idi (resim.24) ve (resim.25).

(resim.24)

(resim.25)

Ardından, Ayvalık' ta yaşanan bir suikast (resim.26) ve (resim.27).,,, 

(resim.26)

 (resim.27)

Ve Atatürk Bulvarı'nda bir kovalamaca (resim.28) ve (resim.29) ...

(resim.28)

(resim.29)

"Ayvalık Gazetesi" bu olayların "odağı" durumunda olmalıydı. Gazete 2. baskısını yapmıştı bile  (Ayvalık,1976.c)[3] ve (resim.30).

(resim.30)

"Tuzak" filmi aynı hızla son buluyordu. Bu sonu yine "Ayvalık Gazetesi" sayfalarından okuyalım (Ayvalık,1976.d), [4] ve (resim.31):

(resim.31) Yeni Ayvalık Gazetesi: 17 Mayıs 1976 sayı:236.
(koleksiyon: Selden Emre | fotoğraf: Hayri Kaan Köksal, 2018)
---
DİPNOTLAR
[1] Yeni Ayvalık Gazetesi: 30 Nisan 1976, cuma. yıl:4 sayı:232 sayfa:1
Şikâyetler Çoğaldı.
Şehrimiz birinci sınıf turistik pilot bölge Fakat çalışmalarımız, amaçsız ve karışık.

Her önünüze geçen, şehrin yarını ne olacaktır? Demek suretiyle sızlanıp duruyor. Şikâyetler ise, sınırsız ve devamlıdır

Bilhassa Dünya'da pek az benzeri bulunan Sarımsaklı plâjlarının sahil şeridinde yasaklar olmasına ve şu ana kadarda [kadar da] planın gelmemiş bulunması nedeniile [nedeni ile], plânsız, ruhsatsız ve gelişi güzel inşaatlar yapılıyor denmektedir.

Biz, gidip görmedik. Söylenenler doğru ise, gününü yaşamak için faaliyet gösterenleri intibaha davet ederken, ilgili mercilerin de, hoşgörü sınırını zarar vermiyecek [vermeyecek] şekilde düzeltmesini bekleriz.

Plân yoksa, yasak varsa, gelişi güzel inşaat, yapanada [yapana da], göz yumana da, millî ekonomiye de zarar getirecektir. Ohalde [O halde] neden doğru yolu seçmiyelim [seçmeyelim]?

Hepimiz bu şehrin insanlarıyız, Yarın, meydana getirdiğimiz, lânetle değil, taktirle yadedilen [yad edilen] eserlerimiz, övünç kaynaklarımız olacacaktır.

Yalnız gününü yaşama kaprisi gibi insanı yiyen ve tüketen hastalığa karşı, bağışıklık sağlama yollarınıda [yollarını da] öğrenmeli, insan olmaya çalışmalıyız.

İnşaat sektörüne yeni bir şehir yaratırken, mes'uliyet duygularımız körleşmemeli, toplum içindeki yerimizi kusursuz hale getirmesini bilmeliyiz. 

Ayvalık'ta yeni yapıtlar üzerinde tartışmak, yetkililere düşer.

Fakat bizlerde, anladığımız kadarı ile, yapıtın, fizik yapısı, ekonomik oluşu, kullanılışı ve estetiğine dikkat ederiz.

Yalnız kazanmak bahasına, çevreyi tahrip eden, birer taş ve tuğla yığını ile karşınıza çıkıp övünenleri, savunamayız.

Vakit geçmeden ilgililer harekete geçmeli, bu başı bozuk gidiş derhal durdurulmalıdır. Pek tabii olarak şikâyetler, yerinde ve doğru ise.

[2] Yeni Ayvalık Gazetesi: 3 Mayıs 1976, pazartesi. yıl:4 sayı:233 sayfa:1 (1. baskı)

[3] Yeni Ayvalık Gazetesi: 3 Mayıs 1976, pazartesi. yıl:4 sayı:233 sayfa:1 (2. baskı)

[4] Yeni Ayvalık Gazetesi: 17 Mayıs 1976, pazartesi. yıl:4 sayı:236sayfa:1

---
KAYNAKÇA

Yeni Ayvalık Gazetesi 
(Ayvalık,1976.a)    30 Nisan 1976, cuma. yıl:4 sayı:232 sayfa:1
(Ayvalık,1976.b)    3 Mayıs 1976, pazartesi. yıl:4 sayı:233 sayfa:1 (1. baskı)
(Ayvalık,1976.c)    3 Mayıs 1976, pazartesi. yıl:4 sayı:233 sayfa:1 (2. baskı)
(Ayvalık,1976.d)    17 Mayıs 1976, pazartesi. yıl:4 sayı:236sayfa:1

Engin, K. (2022).
Atıf Yılmaz Batıbeki’nin sineması, (Tez No.: 749878) [Sanatta Yeterlilik Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi].

Köksal, H.K (2023).
AYVALIK GAZETESİ'nin  SARARMIŞ YAPRAKLARI İLE GEÇEN DÖRT AY, 21.07.2023, son erişim: 19 Ekim 20213, perşembe.

Köksal, H.K (2020).
Bilimkurgu ve Distopyalar: Manufactured Landscapes ve Brazil, (editörler) Hikmet Temel Akarsu, Nevnihal Erdoğan, Türkiz Özbursalı, İstanbul : YEM Kitabevi.

Köksal, H.K (2015.a).
GÜMÜŞ PERDEDE BİR SİLÜET: AYVALIK, 21.10.2016, son erişim: 19 Ekim 20213, perşembe.

Köksal, H.K (2015.b).
AYVALIK'da ÇEKİLEN TÜRK FİLMLERİ, 11.08.2015, son erişim: 19 Ekim 20213, perşembe.

Köksal, H.K (2015.c).
(1976) - Tuzak, 23.08.2015, son erişim: 19 Ekim 20213, perşembe. 

Liman, A.S. (2013).
Metin Erksan sinemasında çevre ve mekan estetiği, The Journal of Academic Social Science Studies, 6(4), sf.: 79-93.

Sevgi, O. (2015).
Ecology teriminin Türkçe karşılıkları üzerine bir değerlendirme, Avrasya Terim Dergisi, 3(1): 27 - 46.

Topcu, T. (2019).
Türk romanında çevrecilik (1945-2015), (Tez No.: 549441) [Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi].

Yılmaz, A. (1991).
Hayallerim Aşkım ve Ben. İstanbul: Simavi Yayınları.









21 Temmuz 2023 Cuma

AYVALIK GAZETESİ'nin SARARMIŞ YAPRAKLARI İLE GEÇEN DÖRT AY

[cilt-1]'i belgeleyen fotoğraf 1.6.2018, 08:16.
(
fotoğraf: H.K. Köksal)
Giriş...
Şehir tarihi araştırmaları yapan ve buradan hareketle genel tarih yazımına doğru katkılar sunmayı hedefleyen bir yerel tarih araştırmacısının, bulmayı ve okumayı en fazla arzuladığı belgelerin başında, çalıştığı bölgede yayınlanmış bir yerel gazetenin tam koleksiyonu gelir. 

Çünkü yerel gazete, “bütünün” çoğu zaman bir “teferruat” olarak gördüğü, küçücük bir parçacıktaki “olup biteni”, genellikle “pragmatik” ama en yalın ve en “naif” biçimiyle sayfalarından aktarmıştır okurlarına. Ve bir araştırmacının kendisine dokunmasını bekleyen ”o sararmış yapraklar”, merkezi iktidarın çevresinde geliştirilen gündemin kısmen de olsa dışında kalmış, özgün ve bazen de “aykırı” bir biçimde, aynı ülkenin bir yerindeki aynı takvim gününün bir başka yaşanmışlığını bizlere sunar. 

Bu nedenledir ki yerel gazeteler, “genelleştirilmiş” bir varsayımın üzerinden inşa edilmiş merkezi iktidar tarihçiliğinin aksine, sadece, parçacık için önemli olanı -yani yerel olanı, “o anı”- bizlerle paylaşır. Bu bağlamıyla, -“iktidardan özerk gündemi” bağlamıyla- yerel gazeteler, “yalın ve o nedenle anlaması çok kolay”, buna karşın her satırının “çok ciddi tahkik edilmesi gereken” belgelerdir.

Önceleri politik sol gelenekler içinde başlayan “yenilginin nedenlerini bulma” arayışı için kullanılan, gazete üzerinden geçmişi okuma ve yeniden belgeleme çalışmaları, doksanların hemen başında, o günlerde akademik yapıların içinde kendilerine yer bulabilen -daha çok- genç kuşak tarihçilerin katkısıyla oldukça gelişti. Solda yürütülen çalışmalar -şüphesiz çok değerliydi ama- “tıpkı basımlar” dışında geliştirilemedi. Buna karşın, “gündelik hayatın tarihini” ya da “iktidar dışında kalan 'sıradanların' tarihini” bulmak amacıyla akademilerde sürdürülen çalışmalar, “kuruluş döneminin” yereldeki yapı taşlarına ve ulusal bağımsızlık savaşının sivil alan ile olan temaslarına dair çok değerli yayınlar üretti. 

[cilt-2] ve [cilt-3]'ü belgeleyen fotoğraf 1.6.2018, 09:29.
(
fotoğraf: H.K. Köksal)
XXI. yüzyılın hemen başlarından itibaren bu iki grubun çalışmaları dışında kalan islami çevrelerde de “içlerinde süregelen dillendirmeyle”, yani “modernist kurucu ideolojiye direnç göstermiş olan yereldeki muhalif izleri” aramak amaçlı ve iktidardan da doğrudan destek alan, yerel gazeteler üzerinden geliştirilmiş çalışmalar yapıldı.

Ancak, “girizgâh” okuru yanıltmamalı. Zira; Ayvalık Gazetesi arşivi üzerindeki çalışmalarım, “kent politik bir muhalif kıvılcım aramak için” değil, -sadece- "bir tesadüf” sonucunda başladı.

Bu tesadüfün öyküsü kısaca şöyle idi:
2018 yılı ortalarında; o güne kadar bulmak ve okumak için “çok” çaba sarfettiğim Türk Dünyası Gazetesi'nde [1] basılmış satırlara, meslektaşım ve değerli Ayvalık araştırmacısı mimar Müjdat Soylu'nun, koleksiyonunu bana açması ile ulaşmıştım. 

Gazete'nin yayınlanan 32 sayısını okumuş, analitik dizinlemesini tamamlamış, belgede bahsedilen “kasabaya dair” bilgileri diğer kaynaklarla ilişkilendirerek, tam bir koleksiyon üzerinde çalışmış olmanın verdiği cesaretle -ve gazetenin gözü ile- Ayvalık'ın sekiz aylık dönemini içeren bir “kent hafızasına katkı” derlemesi olacak, “Türk Dünyası Gazetesi Sayfalarından 1961 Yılı Ayvalık Kasabası Okumaları” adlı bir yayının hazırlığına girişmiştim.

Yayın üzerindeki çalışmalarımı sürdürdüğüm o günlerin birinde, değerli komşum Suat Kaçak telefon açarak o an kahvede benimle tanışmak isteyen arkadaşların bulunduğunu ve kendisinin de onlarla tanışmamı istediğini söylemesi üzerine yanlarına gittim. Arkadaşlar ile tanışıp, Ayvalık için verdikleri çabaları öğrendikten sonra, hazırladığım “Ayvalık Bibliyografyası” ile Türk Dünyası araştırmamı anlatarak, "diğer yerel gazeteler üzerinde de çalışma yapmak istediğimden" söz ettim. Bunun üzerine, sayın Tuba Aysun: “Ayvalık Gazetesi'ni okumak ister misin?” diye sordu ve belki de yanıtımı bile beklemeden; Milli Kütüphane, Beyazıt Kütüphanesi ve Ayvalık İlçe Halk Kütüphanesi'nden sonra [2], -sanırım- Türkiye'de tek olan Ayvalık Gazetesi koleksiyonunu, “kağıt atık olmaktan kurtaran”, koleksiyoner sayın Selden Emre'yi arayarak durumu anlattı. 

Koli içindeki gazeteleri belgeleyen fotoğraf 17.7.2018, 13:16
(
fotoğraf: H.K. Köksal)

Kolilerin bulundukları yeri belgeleyen fotoğraf 17.08.2018, 13:26
(
fotoğraf: H.K. Köksal)

Selden Hanım'ın verdiği olumlu yanıt üzerine de 2018 mart-haziran aylarını kapsayan, mükemmel ve heyecan verici Ayvalık Gazetesi okumaları, belgelemeleri ve arşiv düzenlemesi çalışmasına başladım. Araştırmamın geldiği son aşama itibariyle söyleyebilirim ki; bir “arşiv okuması” çalışması bugün, Gazete ve Hüseyin Avni Baskın üzerinde dalga dalga genişleyen ve gelişen, heyecan verici bir “araştırma macerası” halini aldı.


Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Ayvalık Yerel Basını... [3]
Ayvalık Gazetesi arşiv çalışmaları hakkında vereceğim bilgilere geçmeden, bugüne kadar derli toplu bir liste çalışması bulunmadığı için, Ayvalık yerel basını hakkında “çok özet” bilgi vermekte yarar görüyorum. Ayvalık'ın Cumhuriyet sonrası döneminde, biri çevrimiçi gazete olmak üzere dört tanesi yayın hayatını halen sürdüren, toplam 14 adet yerel gazete çıkartıldı. (tablo.1)

(tablo.1AYVALIK'ta CUMHURİYET SONRASI DÖNEMDE YAYINLANAN 
YEREL GAZETELER - [gazete adı : serlevhası (yayın dönemi) / periyodu: son sayısı]
(kaynak: Milli Kütüphane) 

01. Ayvalık : Cumhuriyetçi, Siyasi, Demokrat Gazete[4] (1924-1992) / haftalık: 6025 s.,
02. Yeni Güneş : Siyasi Tarafsız Gazete (1953) / haftalık: 7 sayı,
03. Halk : Halkçı, İnkılâpçı Gazete (1953-1954) / haftalık: 35 sayı, 
04. Ege Postası : Siyasi, Müstakil Gazete (1953-1955) / haftalık: 61 sayı, 
05. Müsavat (1955-1957) / haftalık: 101 sayı, 
06. Körfez Ekspres : Siyasi Gazete (1959-1961) / belirsiz süreli: 83 sayı, 
07. Türk Dünyası : Tarafsız Siyasi Gazete (1961) / haftalık: 32 sayı,
08. Hürses : Siyasi Müstakil Gazete (1968) / haftalık: yayını sürüyor,
09. İleri : Müstakil Siyasi Gazete (1973) / haftada iki gün: ?, 
10. Sözcü : Günlük Siyasi Gazete (2004) günlük: yayını sürüyor,
11. Ayvalık Postası : Kent ve Sosyal Yaşam Kültürü Gazetesi (2007) / 15 g.: 7 sayı, 
12. Kuzey Ege'de İmbat (2011-2015) / haftalık: ?, 
13. Bizim Ayvalık : Aylık, Siyasi, Tarih, Kültür ve Haber Gazetesi (2016) / aylık: y.s.,
14. Gazete Ayvalık (2016) / günlük, çevrimiçi gazete: yayını sürüyor [5].  

Yayın hayatı 9 yıl süren, Burhaniye Postası : Demokrat Gazete'sini (1951-1960) de basım yeri Ayvalık olduğu için ayrıca burada anmak gerekmekte.

Cumhuriyet öncesinde yerel gazete çıkmış mıdır?” sorusu aklına takılan okur için de kısacık bilgi verelim: Yunan sözlü tarih kaynaklarına göre Osmanlı döneminde, bugüne kadar belgesine ulaşamadığım Tellal (Haberci) (Κήρυξ | Kíryx) adlı bir gazete yayınlanmış. Yine aynı kaynaklar bu gazetenin, Dimítrios Péppas (Δημήτριος Πέππας)'ın kurduğu matbaa tarafından basılıp dağıtıldığını, bu matbaanın 1914 yılında, Geórgios Toumpás (Γεώργιος Τουμπάς) tarafından yayın hakları ile birlikte devraldığını ileri sürmektedir [6].

Dergilere gelince...
Osmanlı döneminde yayınlanan dergilerden ilki; Charálampos G. Vafeiádis (Χαράλαμπος Γ. Βαφειάδης) ve Dimítris I. Psomópoulos (Δημήτρης Η. Ψωμόπουλος) tarafından kurulan, Büyük Çarşı, Bedesten'deki Güneş (Ήλιος | Ílios) Matbaasında, on beş günde bir yayınlanan Eolya Yıldızı (Αιολικός Αστήρ | Aiolikós Astír) adlı dergidir. Bir edebiyat dergisi olmayı hedefleyen Eolya Yıldızı'nın 1912 yılına kadar olan sayılarında; Ayvalık Gimnasyumu'nda, 1909 yılına kadar öğretmenlik ve müdürlük yapan, Kidonya Tarihi [7] kitabının yazarı Geórgios Sakkáris (Γεώργιος Σακκάρης)'nin İzmir'den gönderdiği yazılar da yayınlandı. Diğer dergi Kidonya Yıldızı (Κυδωνιατικός Αστήρ | Kydoniátikos Astír)'dır. 

Dergi, 1906'da kurulan ve antrenman sahası bugünkü Hüsnü Uğural Stadyumu'nun güneybatısındaki arazide olan [8] Kidonya Aelyo Jimnastik Derneği (Γυμναστικός Σύλλογος Αιολικός Κυδωνιών | Gymnastikós Sýllogos Aiolikós Kydonión)'nin üyelerince çıkarıldı. Son dergi ise aylık olarak yayınlanan Eolyalı (Αιολικός | Aiolikós) adlı dergidir. Yunanistan'da, mübadele sonrasında hemen başlatılan sözlü tarih çalışmalarına dayanan kimi yazarlar, bu iki derginin de Geórgios Toumpás'ın matbaasında [9] basıldığını ileri sürmektedirler. 

Ayvalık'ta Cumhuriyet sonrasında 16 dergi çıkartıldı ve şu an, nezaket göstererek okuduğunuz bu satırları da yayınlayan Ayvalık Karadiken : Bizim Denizden de dahil olmak üzere, toplam 6 dergi yayın hayatını halen sürdürmekte (tablo.2).

(tablo.2AYVALIK'ta CUMHURİYET SONRASI DÖNEMDE YAYINLANAN 
YEREL DERGİLER[dergi adı : serlevhası (yayın dönemi) / periyodu: son sayısı]
(kaynak: Milli Kütüphane - geliştirme: H. Kaan Köksal

01. Zeytin (1960-1967) / üç ayda bir: 30 sayı,
02. İlk Kurşun : Eğitim, Kültür, Sanat Dergisi (1973-1979) / aylık: 25 sayı,
03. Beşinci Mevsim (1994-1995) / değişken: 4 sayı,
04. Şiirce : Şiir ve Sanat Dergisi (2001-2010) / aylık: 17 sayı,
05. 29 Mayıs - İlk Kurşun : Türk Tarihini İçeren Gazete (2005-2007) / belirsiz süreli: ?,
06. Kıyı : Hayatı Yaşayanların Dergisi (2008 [10] - ?) / aylık: ? [*],
07. Papalina : Aylık Haber Gazetesi (2008-2011) / aylık: 26 sayı [*],
08. Ortak Payda Ayvalık : Haber dergisi (2011-2013) / aylık: 9 sayı,
09. Yakamoz (2012) / üç ayda bir: yayını sürüyor,
10. Atatürk'ün Sesi : Ayvalık Atatürk İlköğretim Okulu Yayın Organı (2012) / ay,: 1 sayı,
11. Hasat (2011-2016) / yılda bir: 6 sayı [*],
12. Kidonya : Kültür Sanat Dergisi (2013-2014) / değişken: 6 sayı [*],
13. Ayda Bir Ayvalık (2014) / aylık : yayını sürüyor,
14. Ayvalık Magazin (2016) / aylık: yayını sürüyor, 
15. Medya Ayvalık Aktüel (2017) / aylık: yayını sürüyor,
16. Ayvalık Karadiken : Bizim Denizden (2018) / aylık: yayını sürüyor [*] [5].  

   [*] Milli Kütüphane Kataloğunda bulunmamaktadır.

Ayvalık Gazetesi Okuma, 
Belgeleme ve Arşivi Düzenleme Çalışmaları... 


Artık Ayvalık Gazetesi arşiv çalışmaları hakkında bilgi vermeye başlayabiliriz. R.1 Eylül 1340 (H.1 Eylül 1924) tarihinde birinci nüshası yayınlanan, 68 yıl 7 ay süren yayın hayatı boyunca iki ayrı ad altında toplam 6.025 sayı çıkartılan ve 14 Mayıs 1992 günlü, 5.758 sayılı nüshası  [11]  ile “haber vermeden [12] yayın hayatını durduran Gazete'nin; dört cilt ve 6 koli içinde istiflenmiş, sararmış ve yer yer yıpranmış yapraklarının tümünü “elleyebilme” olanağı, 14 Mart 2018 günü gerçekleşti. 

Dört ayın sonunda, 22 Haziran 2018 günü; bu çok değerli yerel arşiv düzene sokuldu, kayıtlandı ve sayısal olarak kopyalandı. Tamamen bir “sosyal sorumluluk projesi” kabulüyle ele aldığım arşiv çalışması, sayın Emre'nin Ayvalık'taki konutunda çalışmam için ayrılan mekanda sürdürüldü.


Arşiv çalışmalarının ilk bölümünde şu işler gerçekleştirildi:
1. Tüm nüshalar, bulundukları kolilerden çıkartılarak hiçbir kimyasal ve fiziki müdahalede bulunulmadan havalandırıldı ve oluşan tozlarından arındırıldı.
2. Kıvrılmış ya da kırılmış veya kopmuş nüshalar, yerlerine eklendi ve sadece düzeltildi.
3. Her nüshanın boyut, sayfa sayısı, kağıt cinsi, baskı rengi vb nicel ve nitel bilgileri belirlendi.
4. Eksik ve fazla nüshaların belirlenmesi ile koleksiyon envanteri oluşturuldu.
5. Her nüsha sayısallaştırıldı. Sayısallaştırma, amatör ekipmanlarla yapıldı ve her sayfa için ayrı bir “.jpg” formatlı fotoğraf olarak 3096 x 4128 pixel boyutunda yapıldı. Cilt içinde olan nüshaların dikişe denk gelen yerlerinde bulunan bölümler kısmi olarak ayrıca fotoğraflandı.
6.  Sayısal kopyalar, “YılAyGün-Sayı” biçiminde hazırlanan klasörüne yerleştirildi.
7. Envanteri çıkartılan ve sayısallaştırılan tüm nüshalar, düzenli biçimde yıllarına göre (bir kısmı birden fazla yıl bir arada olarak) kolilerine yerleştirildi. 
8. Kolilerde ocak-aralık sıralaması ile dizilen nüshaların arasındaki eksik sayıların yerleri, eksik sayının yazıldığı seperatörler ile belirtildi.

Bu çalışmalar sonucunda, belirleyebildiğim kadarıyla Türkiye'deki en az eksikli Ayvalık Gazetesi koleksiyonu gün yüzüne çıkartılmış oldu. 


Arşiv mekanında yapılan düzenleme çalışmaları ardından, nüshaların okunması ve dizinlemesi ile Ayvalık'a dair bilgilerin yeniden yazılması, veri tabanına kaydedilmesi ve ayrıca sayısal olarak kupürlemesi çalışmalarına geçildi. Dizinleme çalışmasında, gazetedeki yazım hataları aynen korundu, ancak jenerik manşetlerde parantez içinde özet açıklamaları yazıldı. Gazete üzerine çalışma yapacak araştırmacıların, bundan sonra konforlu ve kolay bir şekilde bilgiye ulaşmasını sağlayacak olan veri tabanı ve sayısal kupürleme çalışmalar ise hala sürmekte.

Ayvalık Gazetesi
1924 yılında, ulusal mücadelenin başından itibaren yayın yapan gazetelere; Ayvalık (Balıkesir), Bartın (o günlerde Zonguldak'a bağlıdır), Cumhuriyet (Ankara), Hür Fikir (İzmir), Keskin (o günlerde Ankara'ya bağlıdır), Son Telgraf (İstanbul), Tok Söz (İstanbul), Türk İli (İzmir), Türk Sözü (Adana), Türk Yolu (İzmit), Yeni Yol (Trabzon), Yozgat ve Zonguldak adlarında 13 yeni gazete daha eklendi [13].



Bu gazetelerden “Ayvalık Gazetesi” olarak genellediğimiz ve 1924 yılının 1 Eylül günü ilk nüshasını çıkartan gazete, çok değişik periyot, sayfa sayısı, format ve iki ayrı ad altında yayın hayatını 14 Mayıs 1992 tarihine kadar sürdürdü. Ayvalık kasabası gündelik ve politik hayatı kadar, Türkiye “siyasi sağı” içinde de oldukça hareketli ve farklı bir kişilik olarak öne çıkan Hüseyin Avni Bey (Baskın) tarafından çıkartılmaya başlanan Gazete, ailenin üçüncü kuşak temsilcisi Fazlı Baskın'ın yönetiminde iken yayın hayatına son verdi [14]. 68 yıl 7 ay süren yayın hayatı boyunca -her iki ad altında [15]- toplam 6.025 nüsha yayınladı. Ancak geçen süre zarfında sayılama hatalarının sıkça yapılması ve bu hataların fark edilmemesinden (ya da başka nedenlerden) kaynaklı, 12 sayılık bir hata ile son sayı 5.758 olarak numaralandırıldı. Bu nüshalardan 312 adedi Osmanlıca basıldı. İlk latin harfli nüsha 6 Kanunuevvel (Aralık) 1928 perşembe [16] günü çıkan 313 sayılı nüshadır. 

Gazete büyük ihtimalle, 1866'da kurulan -ya da iznini o tarihte alan- Georges'nin matbaasından [17], mübadeleden önce toplanmış: “... bir baskı ve bir pedal bir zımba makinesile birde büyük biçaktan müteşekkil matbaa tesisleri (ni) 1924 yılında hazineden yüz elli liraya[18] (belgedeki yazım hataları aynen alınmıştır) satın alınarak, Dereboyu Caddesi (bugün Talatpaşa Caddesi) 6 numarada kurulan Ayvalık Matbaası'nda basılmaya başlandı. 

1951 yılında, “Belediye başkanımızın hal tercümesinin neşrediyoruz” başlıklı yazıda [19]: “... Büyük taarruzda düşmanı kovalayarak alayı ile birlikte Ayvalığa gelmiştir. Terhisten sonra Ayvalıkta yerleşmiş bir yıl tuhafiyecilik yaptıktan sonra matbaacılığa başlamıştır. 1.Eylül.1924 tede [Ayvalık] adlı gazeteyi neşretmiştir. ...” (belgedeki yazım hataları aynen alınmıştır) şeklindeki paragraftan yola çıkarak, matbaanın daha önce kurulduğunu söyleyebiliriz. 

Son sayısına kadar basım, Gazete ile organik bağı bulunan Ayvalık Matbaası'ndan yapıldı. Matbaa ve dolayısı ile gazete idare merkezi yayın dönemi boyunca dört defa adres değiştirdi. Önce 1933 yılında 1.Hükümet Caddesi'ne taşınıldı. Gazete'nin, buradan sonraki adresi 1951 yılında bir kilometrelik bölümü açılan Hükümet Caddesi (bugün Atatürk Bulvarı) şu an Garanti Bankası'nın bulunduğu 17 numaralı binaya geçti. Son yeri ise, Edremit Caddesi'nde, eski hapishane karşısında bulunan Küçük Han'dır.

1.9.1924-15.4.1972 yılları arasında Ayvalık adıyla çıkan gazete, yönetim yapısındaki değişikliklerle 20.4.1972-31.8.1976 yılları arasında adını Yeni Ayvalık : Cumhuriyetçi, Siyasi Günlük Gazete olarak değiştirildi ve 255 sayı bu ad altında çıktı. 7.9.1976'da 5.077 sayılı nüshası ile yeniden Ayvalık Gazetesi : Siyasi, Günlük Gazete adına döndü.

Gazete'nin serlevhası yıllara göre değişkenlikler gösterdi. 1924-1941 tarihleri arasında basılan 918 sayıCumhuriyetçi Türk Gazetesidir” serlevhası ile çıktı. 919-1106 arası sayılarda: “Haftalık Cumhuriyetçi, Siyasi, Memleket Gazetesi", 1107-1163 arası sayılarda: “Cumhuriyetçi, Siyasi, Bağımsız Memleket Gazetesi”, 1164-4696 arası sayılarda “Siyasi, Demokrat Gazete”, 4697. sayıdan itibaren, Yeni Ayvalık Gazetesi de dahil olmak 5488. sayıya kadar “Cumhuriyetçi, Siyasi, Günlük Gazete” ve nihayet 5489'dan son sayısına kadarCumhuriyetçi, Siyasi, Gazete” serlevhası ile çıkartıldı. 

Gazete'nin boyutları da nüshalara göre değişkenlikler göstererek 27-35 x 40-50 cm arasında oldu. 11 Mayıs 1925 (0034) tarihine kadar 1 yaprak olarak yayınlanan gazete, bir kaç istisna dışında genellikle 2 yaprak, 4 sayfa olarak basıldı. 1924 yılında 3 kuruş olan gazete satış fiyatı, 1992 yılına gelindiğinde 1.000 TL'ye, senelik aboneliği ise 500 kuruştan, 50.000.- TL'ye ulaşmıştı. 

Yayın hayatı boyunca Gazete, 3 kez uzun süreli olarak ara verdi. Bunlardan ilki, Örfi İdare Kanunu'ndan kaynaklı [20], 7 Ağustos 1941-6 Ekim 1941 tarihleri arasında 2 ay sürdü. Yaklaşık 8 ay süren en uzun ara 25 Aralık 1941-6 Ağustos 1942 tarihleri arasında oldu. Bu ara, Hüseyin Avni Baskın'ın gazetecilik dışı bir suçtan dolayı 1 yıl hapis yattığı döneme denk düşmektedir. Diğerlerine göre çok daha kısa süren son ara ise 23.11.1944-21.12.1944 tarihleri arasında, ülkede yaşanan kağıt sıkıntısı nedeniyle [21] yaklaşık 1 ay sürdü.



Gazete'nin yönetim yapısı
Bir aile işletmesi olan Ayvalık Matbaası ve Gazetesi, ailenin dört ferdi: Hüseyin Avni Baskın, A. Cevdet Baskın (kardeşi), Halil Fehmi Baskın (oğlu) ve Fazlı Baskın (torunu) tarafından yönetilip sürdürülmüştür. 

1924 yılında kurulan Ayvalık Matbaası ve 1 Eylül 1924 tarihinden itibaren de çıkartılmaya başlanan Ayvalık Gazetesi'nin kurucusu Hüseyin Avni Bey, 6 Teşrinisani (Ekim) 1941 tarihine  kadar aynı zamanda “neşriyat müdürlüğünü” de üstlendi [22]. Belirtilen tarihte yayınlanan 929 sayılı nüshadan itibaren, gazete sahibi Hüseyin Avni Baskın, neşriyat müdürü ise Şükrü Filât oldu. 

13 Haziran 1946 tarihli 1039 sayılı nüshada yayınlanan ve Şükrü Filât imzalı “açıklama” başlıklı yazıda, Gazete imtiyaz sahibinin artık Halil Fehmi Baskın olduğunu öğrenmekteyiz. Künyedeki resmi düzeltme ise 12 Eylül 1946 tarihinde yayınlanan 1051 sayılı nüshada yapılmış.  Şükrü Filât, 13 Mart 1947 tarihinde çıkan 1073 sayılı nüshadaki künyeye göre hala neşriyat müdürü olarak görevde gözükmektedir [23]. Bu sayıdan itibaren “sahibi ve neşri fiilen idare edenHalil Fehmi Baskın olmuş ve bu görevi, 31 Mart 1949 tarihli 1177 sayılı nüshaya kadar sürdürmüştür. 7 Nisan 1949 günlü 1178 sayılı nüshadan itibaren, imtiyaz sahibi ve neşri fiilen idare eden, Hüseyin Avni Bey'in kardeşi A. Cevdet Baskın olmuştur. Onun yönetim dönemi, 10 Ocak 1952 tarihinde çıkan 1301 sayılı nüsha ile tamamlanmış ve görevi, 31 Aralık 1954 tarihli 1452 sayılı nüshaya kadar yeniden Halil Fehmi Baskın üstlenmiştir. 

21 Eylül 1955 tarihli 1506 sayılı nüshadan itibaren imtiyaz sahibi ve neşri fiilen idare eden A. Cevdet Baskın olmuştur. Bu görev değişikliğinin nedeni, Hüseyin Avni Baskın'ın Belediye başkanlığına ve Halil Fehmi Baskın'ın da Vilayet Daimi Encümeni üyeliğine bağımsız aday olarak başvurmalarıydı. 7 Haziran 1957 tarihinde çıkan 1593 sayılı nüshadan başlayarak mesul müdür olarak, daha önce de yazıları yayınlanan ve Hüseyin Avni Baskın'ın ulusal savaş günlerinden arkadaşı olan Riza Osman Conkbayırı görevlendirilmiştir.

Hüseyin Avni Baskın'ın Gazete yönetimine resmi olarak tekrar girişi 10 Ekim 1961 tarihli 1900 sayılı nüsha ile olmuştur. Baskın artık Gazete'nin yazı işleri müdürüdür. Ölümünün [24] duyurulduğu 14 Ekim 1963 tarihli 2515 sayılı nüshaya kadar da bu görevi sürdürür. Gazete künyesinde bir süre daha yazı işleri müdürü olarak geçse de 9 Kasım 1963 tarihli 2538 sayılı nüshadan itibaren Gazete kapanana kadar adı, “kurucusu” ya da “müessisi” olarak hep serlevhada yer aldı.

Gazete'nin 28 Aralık 1964 tarihli ve 2997 sayılı nüshasındaki bilgiden yola çıkarak, şirketin statüsünün değiştiğini ve adının “Baskın Kollektif Şirketi” olduğunu öğreniyoruz. Bir gün sonra çıkan 2998 sayılı nüshanın künyesinde yazı ileri müdürü olarak yeniden Halil Fehmi Baskın'ın adını okuyoruz.

Hüseyin Avni (Baskın) Bey
Gazete'nin sahibi ve ilk mesul müdürü olan Hüseyin Avni Bey; XIX. yüzyıl sonlarında Erzurum'dan Keskin'e göç eden ve kimi kaynaklarda “iddia edildiği” üzere baba tarafından Nene Hatun ile akrabalığı olan bir ailenin çocuğu olarak Keskin (Kırıkkale, o tarihlerde Ankara)'de doğdu. 

İlk ve orta eğitimini Keskin'de tamamladıktan sonra Ankara Dârü'l Muallimîn'e başladı. Öğretmenlik öğrenimini bitirdiği yıl başlayan I.Dünya Savaşı'na ihtiyad zâbiti (yedek subay) olarak katıldı. Değişik cephelerde savaştı ve yaralandı. Terhis olup Keskin'e döndü. 

İki ya da üç yıl sonra işgal kuvvetlerine karşı mücadele veren 170 kişilik bir “akıncı birliği”ne katıldı -ya da belki de bu “çeteyi” kendisi oluşturdu-. Ulusal düzenli ordunun kurulması üzerine ordu birliklerine katıldı. 15 Eylül 1922'de İbrahim Sabri Bey komutasındaki birlik ile Ayvalık'a geldi ve ardından buraya yerleşti. Önceleri manifaturacılık işiyle ile uğraşarak ticarete atıldı [25]. Büyük ihtimalle, 1866'da kurulan -ya da iznini o tarihte alan- Georges'nin [26] matbaasından, mübadeleden önce toplanmış: “... bir baskı ve bir pedal bir zımba makinesile birde büyük biçaktan müteşekkil matbaa tesisleri (ni) 1924 yılında hazineden yüz elli liraya[27] (belgedeki yazım hataları aynen alınmıştır) satın alarak, 30 Muharrem 1343 (1 Eylül 1924) tarihinde, idare merkezi Dereboyu Caddesi no.6'da bulunan Ayvalık Gazetesi'ni çıkartmaya başladı. 

Hüseyin Avni Bey (9 Temmuz 1936 tarihinden itibaren Hüseyin Avni Baskın) [28], 30'lu yılların başından ölüm tarihi olan 11 Ekim 1963'e kadar hep politik sağ hareket içinde kaldı. Ve ilginçtir sürekli olarak da parti içi “muhalif” bir yerde durdu. Dolayısı ile bir şahıs gazetesi olan Ayvalık Gazetesi de bu durumun doğal sonucu olarak, ideolojik alanda süreli değişiklikler gösteren bir yerel gazete olarak yayın hayatını sürdürdü. 

Gazete; CHF/CHP'ye karşı Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı, partinin 17 Aralık 1930'da kapatılması ardından Demokrat Parti içine girdi ve Ayvalık İlçe başkanı oldu. 1951 yılında, Demokrat Parti Ayvalık İlçe başkanlığı yaptığı günlerde aynı partiden senatör olan Vacit Asena ile giriştiği kavga üzerine DP'den ihraç edildi [29]. Bir dönem Remzi Oğuz Arık'ın kurucusu ve genel başkanı olduğu Türkiye Köylü Partisi içinde yer aldı. Üst üste iki dönem bağımsız olarak katıldığı seçimlerde Ayvalık Belediye başkanı seçildi. Birinci döneminde, DP Hükumeti'nce görevden alındı. Ardından DP Balıkesir Senatörü Vacit Asena'ya “yayın yolu ile hakaret” ettiği gerekçesi ile yargılandı ve 6 ay Burhaniye cezaevinde hapis yattı. 

DP'den ayrıldıktan sonra Remzi Oğuz Arık'ın kurucusu ve genel başkanı olduğu Türkiye Köylü Partisi içinde yer aldı. Parti, Ethem Menemencioğlu, Tahsin Demiray, Hakkı Kamil Beşe, Süreyya Endik, Cezmi Türk, Yusuf Ziya Eker, Cemil Kandemir, Asaf İlbay, Asım Günç gibi dönemin tanınmış Türkçülerden oluşmaktaydı. 

27 Mayıs 1960 darbesi ardından ölümüne kadar “korparatist” bir ideoloji içinde kaldı ve 1961 sonrasında Adalet Partisi'ne sempati duydu. Gazete, Baskın ailesinin hangi bireyi tarafından yönetilirse yönetilsin bu “hırçın” politik yapısını hep muhafaza etti. Bir dönem kardeşi A. Cevdet Baskın yönetimi sırasında MHP'ye yakın bir çizgi izledi. Hatta Ayvalık'taki MHP hareketinin etkin bir bileşeni oldu. Ailenin üçüncü kuşak temsilcisi olan Fazlı Baskın'ın yönetimi sırasında yapılan 12 Eylül 1980 darbesi ardından, ANAP çizgisine yakınlık duydu. 



---
DİPNOTLAR ve KAYNAKÇA
[1] Türk Dünyası Gazetesi, Ahmet Yorulmaz tarafından 1961 yılında çıkartılan ve 13 Ocak 1961 - 18 Ağustos 1961 tarihleri arasında çok kısa süren yayın hayatını, 32. sayısı ile tamamlamış olan bir Ayvalık yerel gazetesidir.

[2] Çalıştığım koleksiyonun dışında, Milli Kütüphane, Beyazıt Kütüphanesi ve Ayvalık İlçe Halk Kütüphanesi'nde de, Gazete'nin tam olmayan koleksiyonları mevcut. Milli Kütüphane'deki koleksiyon: R.17 Teşrinisani 1340 (17 Kasım 1924) tarihli 12.sayı (Yer No.:1962 SC 124) ve Yeni Ayvalık adı altında çıkan sayılarla birlikte 1953-1992 arasında yayınlanmış nüshaları (Yer No.:202 ALF A132 ve 1972 SÇ 88) içermektedir. Beyazıt Kütüphanesi'ndeki koleksiyon: 1934-1978 arasındaki nüshaları (demirbaş no:0377 ve 0922) içermektedir. Ayvalık İlçe Halk Kütüphanesi'nde ise; 1985-1992 arasındaki nüshalar (Yer No.: 50 AYV, 70 BAS ve 059 AYV 1986) bulunmaktadır. 

[3] Bu bölümde çok kısa olarak verilecek bilgiler, bir süredir üzerinde çalıştığım Osmanlı'dan Günümüze Ayvalık Basını adlı araştırmamdan alınmıştır.

[4] Gazete'nin, yayın hayatına son verdiği 5578 sayılı nüshadaki serlevhası.

[5] Bu çalışma güncellenmemiştir. Bu nedenle son yayından sonrası hakkında bilgi sahibi olunmamıştır. 20 Temmuz 2023, 11:14.

[6] Helenik Dünya Vakfı (Ίδρυμα Μείζονος Ελληνισμού | Ídryma Meízonos Ellinismoú) Ansiklopedisi. 27 Kasım 2018 tarihinde http://asiaminor.ehw.gr adresi üzerinden erişildi.

[7] Istoría ton Kydoníon (Ιστορία των Κυδωνίων), Faydalı Kitapları Yayma Derneği,Yayın no.10 (Σύλλογος προς Διάδοσιν Ωφελίμων Βιβλίων | Sýllogos pros Diádosin Ofelímon Vivlíon), Atina, 1920.

[8] Psarros D.E..(2006). Ayvalık ve Küçük Asya Eolyası (Το Αϊβαλι Kαι Η Μικρασιατικη Αιολιδα | To Aïvalı Kaı I Mıkrasıatıkı Aıolıda). Atina: Ulusal Banka Kültür Vakfı (Μορφωτικό Ιδρυμα Εθνικης Τραπεζης | Morfotıkó Idryma Ethnıkıs Trapezıs). 260. s.

[9] Tellal Gazetesi'nin yayın haklarını ve gazeteyi basan, Dimítrios Péppas matbaasını 1914 yılında satın alan ve Yunan sözlü tarih kaynaklarında belirtildiği üzere, Kidonya Yıldızı ve Eolyalı dergilerini de bastığı iddia edilen Geórgios Toumpás, belgelere göre kendi matbaasını 1866'da kurdu. Devlet Arşivleri Başkanlığı: H.18 Şaban 1283 (26.12.1866) tarih ve MVL.725.110 no.lu dosya.

[10] Derginin çıkışı ile ilgili olarak bkz. Babaoğlu, H. (2008, 14 Kasım). Kuzey Ege'lilerin Dergisi. Sabah Gazetesi. 25 Kasım 2018 tarihinde
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/babaoglu/2008/11/14/kuzey_egeliler_icin_dergi adresinden erişildi.

[11] Gazete yayın dönemi boyunca çok sık sayılama hataları yapmış. Bunun ya fark edilmemesi ya da başka nedenlerden kaynaklı 7 sayılık bir hata ile, son sayı 5.785 yerine 5.758 olarak numaralandırılmıştır.

[12] Fazlı Baskın'ın “çok ani” bir kararıyla Gazete'nin yayın hayatını durdurduğu anlaşılmakta. Çünkü, 1992 yılı mart ayı başında “Ahmet Yorulmaz” da Gazete yazı ekibine dahil olmuş ve hem “Ayvalık'ı Gezerken” kitabının birinci baskısı yazı dizisi olarak basılmaya başlanmış (5.3.1992) ve hem de Türk Dünyası'ndaki “Günlerin Getirdiği” adlı köşesi (12.3.1992) ile yazmaya başlamıştı. Üstelik gazete şubat ayından itibaren “lise mezunu ve yabancı dil bilen bayan elemanlar” aradığını da ilanen duyurmakta idi. 30 Nisan 1992 tarihli 5.757 sayılı nüshasının 4. sayfasındaki duyuru, teknik bir sıkıntı (büyük ihtimalle daha çok mali bir sıkıntı) yaşandığını göstermekte. Bu duyuruda: “Baskı makinamızdaki arızaları gidermek amacıyla yayınımıza bir süre ara vermek zorunda kalacağımızı okurlarımıza bildiririz.” denilmekte. Arıza düzeltilmiş olacak ki, 5.758 sayılı son nüsha 14 gün sonra yayınlanmış. Gazete kapandıktan yaklaşık 8 ay sonra Cumhuriyet Gazetesi'nin 12 Ocak 1993 günlü nüshasında, Köksal Durukan tarafından hazırlanan, “Ayvalık Gazetesi 68 yıl sonra pes etti” manşetli röportajda, Fazlı Baskın “sağlık sorunlarından” kaynaklı yayını durdurduklarından söz etmekte. Bir süredir tüm işleri tek başına sürdürdüğü de düşünülürse, bu ani kapanış Fazlı Bey'in sağlık sorunları nedeniyle olabilir. 

[13] Polat, Nâzım H. (2014). Türkiye’de Yerel Basının Gelişimine Kısa Bir Bakış. Türklük Bilimi Araştırmaları, (12), 25 Ağustos 2018 tarihinde http://dergipark.gov.tr/tubar/issue/16953/176984 adresinden erişildi. Ancak bu makalede Ayvalık Gazetesi bulunmamaktadır.

[14] Durukan, K. (1993, 12 Ocak). Ayvalık Gazetesi 68 yıl sonra pes etti. Cumhuriyet, s. 13. 

[15] Gazete 20 Nisan 1972 tarihine kadar serlevhaları değişse de Ayvalık Gazetesi, 31 Ağustos 1976 tarihine kadar Yeni Ayvalık Gazetesi ve 7 Eylül 1976'dan kapanışına kadar olan dönemde ise tekrar Ayvalık Gazetesi adıyla yayınlandı.
 
[16] 1 Kasım 1928 günü Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen 1353 sayılıTürk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” ile Türkiye, 29 harften oluşan yeni bir alfabeye geçti. Yasanın, 3 Kasım 1928 gün ve 1030 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 4. maddesinde “1928 senesi Kanunuevvelinin (Aralık ayının) iptidasından (başından) itibaren Türkçe hususi veya resmi levha, tabela, ilan, reklam ve sinema yazıları ile kezalik (bununla birlikte) Türkçe hususi, resmi bilcümle mevkut (süreli), gayrı mevkut gazete, risale ve mecmuaların Türk harfleriyle basılması ve yazılması mecburidir.” hükmü konulmuştu.

[17] Ayvalık'ta Yorgi'nin küşad edeceği matbaaya dair Bursa Mutasarraflığı'nın tahriratı (4. Anadolu)”. Devlet Arşivleri Başkanlığı: H.18 Şaban 1283 (26.12.1866) tarih ve MVL.725.110 no.lu dosya.

[18] Devlet Arşivleri Başkanlığı: 19.2.1951 tarih ve 490-1-0-0.1315.363.2 no.lu dosya.

[19] Ayvalık Gazetesi. 14 Eylül 1950, s: 1246.

[20] Gazete, İkinci Dünya Savaşı sırasında çıkartılan ve içinde iktidara en yakın gazetelerden biri olan Cumhuriyet'in de bulunduğu birçok gazetenin olumsuz etkilendiği, 22.5.1940 tarih ve 3832 sayılı Örfi İdare Kanunu'na muhalefetten 2 ay yayınlanamadı. Ayvalık Gazetesi. 6.11.1941 tarih ve 929 sayılı nüsha.

[21] Ayvalık Gazetesi. 21.12.1944 tarih ve 996 sayılı nüsha.

[22] Her ne kadar 6 Ekim 1941 tarihli nüshanın künyesinde adı yazılmış olsa da, bu bilgi yanıltıcıdır. Zira; Hüseyin Avni Baskın'ın gazetecilik dışında bir olaydan kaynaklı, Burhaniye ağır ceza mahkemesinden aldığı, bir yıl hapis, bir yıl da memuriyetten men ve 100 TL ağır para cezası, 15 Haziran 1942'de tamamlanarak salıverilmiştir. 24 Ekim 1951 gün ve 7940 sayılı Resmi Gazete.

[23] Şükrü Filât, 10 Kasım 1946 pazar günü toplanan DP ilçe kongresinde, ilçe idare kuruluna seçilmiş ve bu haber Gazete'nin 14 Kasım 1946 tarihli 1058 sayılı nüshasında verilmiştir.

[24] Hüseyin Avni Baskın, geçirdiği kalp krizleri sonrasında kaldırıldığı hastanede 11 Ekim 1963 günü öldü.

[25] Ayvalık Gazetesi, 14 Ekim 1963 tarih ve 2515 sayılı nüsha.

[26] Devlet Arşivleri Başkanlığı: H.18 Şaban 1283 (26.12.1866) tarih ve MVL.725.110 no.lu dosya.

[27] Devlet Arşivleri Başkanlığı: 19.2.1951, 490-1-0-0.1315.363.2 no.lu dosya.

[28] Ayvalık Gazetesi, 9 Temmuz 1936 tarih ve 691 sayılı nüsha.

[29] Adalet Bakanlığının 29.9.1951 tarih ve 248/86 sayılı tezkeresi.