11 Mayıs 2024 Cumartesi

AYVALIK ve ÇEVRESİ TARİHİ

GİRİŞ AMACIYLA
Tüm yazılı kaynaklarda Ayvalık (dolayısı ile Alibey (Cunda) adası), XVII. yüzyılda "bir anda" karşımıza çıkar. Ben bunu; Geórgios Sakkáris (Γεωργιος Σακκαρης)'nin 1920 yılında yayımlanan: "Kidonya Tarihi" (Ιστορία των Κυδωνιών) kitabına bağlamaktayım (Köksal,2021.a).

Doğan Aka (Aka,1944), Macit Uygur (çeviri Hıfzı Erim) (Uygur,1948) ve Ahmet Yorulmaz (Yorulmaz,1977) ile Helen tarihçileri, Sakkáris'nin bu eserinin etkisi altında kalmışlardır. 

Bu durumla ilgili -bence- "doğruya en yakın tarih yazımı", Kemal Özer'in 1937 yılında Balıkesir Türk Dili Gazetesi'nde, aralıklı tarihlerle yayımladığı "Tarih tetkikleri: Ayvalık Tarihi..." adlı yazı dizisi ile olmuştur (Özer,1937;Köksal,2021.c).

Öğretmen olan Özer, buradaki "Ayvalık tarihi yaklaşımını" bir başka kitapta tekrar etmemiş, önce Gönen (Balıkesir)'e ardından da Mustafakemalpaşa (Bursa)'ya tayin edilmiş ve burada ölmüştür.

-Yine bence,- Berrin Akın Akbüber'ın Ayvalık çalışmaları, mevcut "Ayvalık tarih yazımından" bir kopuş olmuştur. Akbüber'in özellikle doktora tezinde (Akbüber,2014), Ayvalık tarihi ile "Lale Devri" arasında bağlantı kurması (aslında 1. Tanzimat ve Osmanlı'nın kapitalizm ile tanışması süreci ile bağlantı kurması) ve oradan "Ayvalık tarih yazımına" başlaması, benim gibilerin "tekrar ettikleri" Ayvalık tarih tezlerine yeni bir soluk getirmiştir.

Akbüber ve Hakan Dinç ile ile daha sonra tanışma ve düşüncelerimi paylaşma olanağım da oldu (Akbüber,2005).

Benim gibilere göre Ayvalık kentsel dokusu:
"Ioannes Dimitrakéllis Oikonomos (Ιωάννη Δημητρακέλλης Οικονόμου) (Köksal,2014) hakkında yazılan kurmaca tarihten daha önce kurulmuş bir köydü (Köksal,2021.b). II. Murad ve sonrasında bölge "iskana özendirildi"II. Mehmed (Fatih) ile Ayazment (Altınova) merkez alınarak bölge geliştirildi (Köksal,2019.a;2019.b;2019.c). Neredeyse XVI ve XVII. yüzyıllarda süren "suhte hareketleri" ile iklimsel, coğrafi ve biyolojik felaketler sonucunda bölge uzun süre iskansız kaldı (Köksal,2018).  II. Mahmud, III.Mustafa vd. yani kısaca Tanzimat sonrası yıllarda gelişti. İklim ve toprak örtüsünün olanakları ile Gömeç'e (Köksal,2023) kadar "zeytin tarlaları" ve Kozak boyunca "çam fistığı tarlaları" ile oldukça "zengin" bir Ege yerleşmesi oldu. vs. ..."

Ayvalık ile tanışmam İTÜ günlerime kadar uzansa da gerçek "Ayvalıklımsı" oluşum 2013 yılına dayanır. O günden günümüze "Ayvalık iskan çalışmaları" okumaları ve "not alma" çabalarım sürmekte. Belli bir olgunluğa geldiğinde de yazmaktayım. Ama okur bilmelidir ki: "daha üzerine konuşamadığım yığınla Ayvalık konusu da bulunmaktadır". 

2019 yılında "şehir okumaları" süreken, elime Raif Kaplanoğlu'nun bir kitabı geçmişti (Kaplanoğlu,2014). Bu kitabı ve dipnotlarını takip ederek, "Ayvalık ve yakın çevresinin iskanı"nı kaleme almıştım. O bloglardaki hedefimi ve yöntem bilgisini makalede belirtsem de, bazı arkadaşlar "yazının maksadını küçümsemiş" ve bunun üzerine de yazılara üçüncü bölüm ile son vermiştim

O günlerde bloglarım sekiz bölümden oluşuyordu:
- Sultan Murad külliyesi ve Murad-ı sânî vakfı arazisi (Köksal,2019.a),
- 1530 tahririne göre Ayazmend nahiyesi ve kazası (Köksal,2019.b),
- Ayazmend'in XVI. yüzyılın son çeyreğinde durumu (Köksal,2019.c),
- Sarıca vakfı ve Manisa,
- 1653 yılında Kidomas (Ayvalık)'lı 33 aile (Köksal,2021.b),
- Uzun Sokak muamması ve taş ocakları,
- Dimitrakéllis'in (Helen kaynaklarına göre Ayvalık'ı kuran kişi) idamı,
- 1884 sonrası Ayvalık kamu tarihi (bu terim sayın Nahide Şimşir'e aittir.) 
(Köksal,2022),

Beni eleştiren bu arkadaşlar bugüne kadar özgün bir makale yazmadıkları (veya en azından ben okuyamadığım) için, ben de 1.300 yıl öncesinden başlayarak "Ayvalık ve yakın çevresinin iskanı" üzerine yazmayı "ahlaki bir görev olarak" üstlendim. 

Becerbildiğim takdirde "Samos thema"sından (θέμα Σάμου) başlayarak, Ayvalık yakın çevresine ait olan bir "oluş tarihini" kaleme almış olacağım.

1. KISACA ROMA İMPARATORLUĞU
Bilindiği gibi Roma İmparatorluğu, Augustus [1]'un cumhuriyeti tek başına yönetebilecek yetkileri ele alması ile oluşturduğu Antik Roma devletidir (harita.01)

(harita.01) Roma İmparatorluğu'nun en geniş hali MS 117 yılı.
kaynak: vikipedi.org

Uzun yıllar Akdeniz çevresinde hüküm süren imparatorluk, 350 yılındaki Kavimler Göçü'yle başlayan iç karışıklıklardan sonra 395 tarihinde doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı. 

Kavimler Göçü, MS 350-800 yılları arasında Avrupa'ya yapılan şiddetli insan göçüdür. İlk dönem ve ikinci dönem olarak ikiye ayrılmaktadır. İlk dönemki kavimler göçü Batı Roma İmparatorluğu ve Hunlar arasındaki yoğun sınır değişikliklerini kapsar. İkinci dönem kavimler göçüyse ilk dönemkinin devamı niteliğindedir. İlk gelen göçmenler Hunlar, Slavlar, Ön Bulgarlar, Alanlar tarafından Batı'ya doğru sürülen Gotlar, Anglo-Saksonlar, Vandallar ve Franklar gibi Cermen kabileleriydi. İkinci dönem göçleri de Kuzey Afrika, Anadolu ve Avrupa'da derin değişimlere sebep olmuştur (harita.02) (vikipedia.org).

(harita.02) Kavimler göçü (MS 350-800 yılları arası)
kaynak: vikipedi.org

Roma İmparatorluğu, yaklaşık 5.900.000 km² büyüklüğünde, Avrupa tarihinin "klasik antikite" dönemindeki en geniş imparatorluğuydu. Latince Imperium Romanum denilen Roma İmparatorluğu'daki "imperium" sözcüğü "bölge, vilayet, il" anlamına gelmekteydi ve Augustus'un dönemi boyunca bu biçimini korudu. Ülke III. yüzyılın sonlarında yönetimdeki Diocletianus [2] ile coğrafi olarak yeniden tanımlanacağı bir düzleme geçti. "Diocletianus reformları" adını vereceğimiz bu politik sistem sonrasında, imparatorluk Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu adları ile bölünerek varlığını sürdürdü (harita.03)

(harita.03) "Diocletianus reformları" sonrası imparatorluk (MS 460 yılı).
Haritadaki "mor renk" Batı Roma İmparatorluğu'nu "leylak" renk" ise Doğu Roma İmparatorluğu'nu göstermektedir.
kaynak: worldhistory.org

Diocletianus'un artan Müslüman baskılarına karşı kurduğu bir "yerel idare birimi" olan "diakos sistemi" bir süre sonra I. Konstantin [3]'in geliştirdiği "thema sistemi" ile yer değiştirdi. Yaklaşık 1350 yılına kadar süren bu "thema sistemi", VI. Ioannis döneminde ortadan kaldırılıp, Ortaçağ'da çok popüler bir uygulama olan "vasal sistemine" dönüştürüldü.

Bildiğiniz gibi Batı Roma İmparatorluğu 4 Eylül 476 tarihinde, Doğu Roma İmparatorluğu ise 1453 yılında Konstantinopolis (İstanbul)'in alınışı ile son buldu.

2. "THEMA" SİSTEMİNİN KURULMASI
İmparatorluk kurulan "diakos sistemi" ile biri askeri diğeri sivil idareden sorumlu iki eyalet valisi tarafından yönetilmekteydi. Böylece kurulan bu sistem Avrupa'dan farklı olarak, hem askeri hem de sivil yetkileri elinde tutan bir valinin feodal bir güç haline gelmesi engellenmiş oluyordu. VII. yüzyıl başlarında imparatorluk askeri ve sivil idareyi birbirinden titiz bir şekilde ayırmayı sağlamıştı.

Ancak VII. yüzyıl ortalarında imparatorluk her boyutuyla saldırıya uğramaya başladı. 640 yılına gelindiğinde Sasaniler Irak, Suriye ve Mısır’ı, Avar'lar Balkanları ve Lombardlar ise Kuzey İtalya‘yı işgal etti. Bu işgaller ile imparatorlukta tarım üretimi ve vergi geliri azalmaya başladı. Özellikle Arapların 10 yıl gibi kısa bir sürede Irak, Suriye ve Mısır’ı ele geçirmeleri imparatorlukta şok etkisi yarattı. 

Bunun üzerine imparatorluk, Anadolu'yu beş büyük thema’ya ayırdı ve yeni bir idari sisteme geçti. Bu themaların yönetimine atanan generaller, yönettikleri topraklardaki sivil yöneticilerin yetkilerini de üzerlerine alarak istilalara karşı etkin bir savunma pozisyonu aldılar. 

Biraz yakından incelendiğinde ilk kurulan bu beş thema, Bizans İmparatorluğu'nun o zaman elinde bulunan "beş değişik seyyar sahra ordusu" olduğu anlaşılır. 

İlk thema'lar şunlardı (harita.04):
Armeniakon Theması (Θέµα Άρµενιακόν): Merkezi Amasya (Amasea) idi. 667'de kurulmuştu. Antik Pontos, Armania Minor ve kuzey Kapadokya eyaletlerinden oluşmaktaydı.

Anatolikon Theması (Θέµα Άνατολικόν): Merkezi Emirdağ yakınlarındaki eski Amorium kenti idi. İlk defa 669'da ismi geçmektedir. Orta Anadolu'da eski Oriens eyaletini kapsamaktaydı.

Opsikion Theması (Θέµα Ὀψικιόν): Merkezi İznik (Nicea) idi. İlk defa 680'de ismi geçmektedir. İmparatorun yakın akraba veya maiyetine verilmekte idi. Strategos (eyalet valisi) komes (kont) unvanı taşımaktaydı. Kuzeybatı Anadolu eski Bitinya, Paflagonya ve kismen Galatya eyaletlerinden oluşmaktaydı.

Trakyalılar Theması (Θέµα Θρακησιόν): Merkezi Efes idi. Adının Trakya'ya benzemesi, Trakya'dan Anadolu kıyılarına getirilmiş seyyar ordu bölgesi olmasındandı. Batı Anadolu Ege kıyılarında eski İyonya, Lidya ve Karya eyaletlerini kapsamaktaydı.

Karavisiyanon Theması (Θέµα Kαραβησιάνων): Merkezi Antalya (Attaleia) idi. Bu bir donanma theması idi (κάραβις : gemi). Güney Anadolu'nun Akdeniz kıyılarını ve Ege Adaları'nı kapsamaktaydı. (vikipedia.org)

(harita.04) Anadolu'da kurulan ilk beş thema (MS 760 yılı)
kaynak: vikipedia.org

Thema, Osmanlı’nın "beylerbeyliği sistemi"ne çok benzemekteydi. Themalardan oluşan "ekşarjlık sistemi" nedeniyle Doğu Roma İmparatorluğu’ndaki güçlü sivil aristiokrasi ve kurumlar askerileşmiş, sivil sosyete yerini yeni askeri elit zümreye bırakmıştı. Birçok tarihçiye göre bu dönem Doğu Roma İmparatorluğu için geç antikite çağının sonu ortaçağın başlangıcıdır. 

Roma diakos sistemi’nin yerine geçen "ekşarjlık sistemi" 700 yıldan fazla bir süre uygulandı. Ancak imparatorluğun sürekli toprak kaybetmesi ve yeni topraklar ele geçirememesi sonucu thema sistemi uygulanamaz hale geldi, ekşarjlıklar sürekli küçülerek etkisini yitirdi. Ayrıca 1204 yılındaki IV.Haçlı Seferi sonucunda Konstantinople (İstanbul)’yi ele geçiren haçlıların Latin İmparatorluğunu kurup Frank Apandaj Sistemi’ne benzer ortaçağ usulü feodal sistemi getirmeleri themaların tam olarak çözülmesine neden oldu. En sonunda imparator VI.Yannis Kantakuzenos yeni bir reformla artık uygulanamaz hale gelmiş olan ekşarjlıkları kaldırarak thema sistemine son verdi ve tamamiyle feodal apandaj sistemine geçti.

3. SAMOS (Sisam) THEMASI (θέμα Σάμου)
950 yılına gelindiğinde thema sayısında artış olmuştu (harita.05). Themaların aynı zamanda "iktisadi birim-vergi ünitesi" olması, bölünmelerine de neden olmaktaydı. Bu konuda sayısız Türkçe ve diğer dillerde kaynak bulmak da mümkündür.

(harita.05) Doğu Roma İmparatorluğu themaları (MS 950 yılı)
kaynak: vikipedia.org

Sisam theması, Doğu Ege Denizi'nde bulunan ve IX. yüzyılın sonlarında kurulmuş bir Bizans askeri-sivil eyaletiydi. Bizans İmparatorluğu'nun üç özel deniz themasından biri olarak, donanmaya gemi ve birlik sağlamaya hizmet ediyordu. VII. ve IX. yüzyıllardaki çeşitli Bizans deniz komutanlıklarının kuruluş tarihleri ​​ve bölgesel sınırları çoğunlukla belirsizdir. 

Bu themanın askeri gücü, VIII. yüzyıl başında Karabisianoi'lerin [4] üniter donanması bölünerek kuruldu.  

Sisam themasıDoğu Ege adalarının yanı sıra Adramyttion (Edremit) ile Ephesos (Selçuk) (o zamanlar Theologos olarak da bilinir) arasındaki Küçük Asya'nın batı kıyısını da kapsamaktadır. Themanın merkezi Smyrna (İzmir)'daydı, buna bağlı olarak koramiral yardımcılarının Adramyttion ve Ephesos'ta yönetim merkezleri vardı.

Sisam theması; Samos, Ephesos, Miletus, Magnesia, Tralles, Lebedos, Teos, Clazomenae, Phocaea, Pergamon, Adramyttion kentlerinden oluşmaktaydı.

911 yılında Sisam deniz kuvvetlerinin; 3.980 kürekçi ve 600 denizci ile 22 savaş gemisinden oluşan bir filo olduğu kaydedilmektedir. Sisam theması yönetimi ve yetkilileri, donanma gemilerini ve mürettebatını oluşturmanın yanı sıra adaları savunmaktan da sorumluydu. Bununla birlikte, themanın anakara kısmının kıyısını savunma görevi Trakya Theması'na aitti. (harita.06) (vikipedia.org). 

(harita.06) Samos Theması (MS 900 yılı)
kaynak: vikipedia.org

4. BİZANS DONANMASI (Βυζαντινό ναυτικό)
Bizans donanması ya da Doğu Roma donanması, İmparatorluk donanma kuvveti idi. Öncülü olan Roma İmparatorluk donanmasının doğrudan devamıdır fakat devletin savunulmasında ve ayakta kalmasında, öncülünden çok daha fazla hayati rol oynamıştır. Birleşik Roma İmparatorluğu'nda donanmaları daha az tehditle karşılaşmış, lejyonlar prestij sağlayan daha ikincil bir güç olmalarına rağmen Doğu'da bazı tarihçilerin "denizci imparatorluk" olarak adlandıracakları kadar imparatorluğun hayati bir parçası olmuştur.

Bizans donanması "stratigos" (στρατηγός) tarafından yönetilirdi. "Ordu lideri" "general" anlamında kullanılırdı. Bu terim aynı zamanda bir "askerî vali" anlamına da gelirdi. 

Burada belirtmekte fayda var, 9,600 asker ve 4 "küme, birlikten" (τουρμάρχης : turmarchis) oluşan, stratigos tarafından yönetilen bir thema, askeri olarak şöyle bölümlenirdi (tablo.01):


Akdeniz'de Roma egemenliğine ilk tehdit Vandallar tarafından V. yüzyılda olmuştur fakat bu tehdit VI. yüzyılda I. Justinianus'un savaşları ile sona erdirilmişti. Aynı dönemde sürekli bir filonun kurulması ve dromon kadırgalarının devreye girmesi ile Bizans donanması geç Roma köklerinde ayrılmaya ve kendi karakteristiğini oluşturmaya başlamıştı. VII. yüzyılda İslam'ın yayılışı başladığında da bu süreç devam etmişti. Bu dönemde, Bizans Donanmasının en iyi bilinen ve en korkulan gizli silahı Rum ateşinin de kullanılmasıyla Konstantinopolis, birçok kuşatmadan kurtarılmış ve donanmanın dahil olduğu çok sayıda çarpışma kazanılmıştır.

Başlangıçta Bizans kıyılarının savunulması ve Konstantinopolis'e yapılan saldırıların bertaraf edilmesi Karabisianoi'nin büyük filosu ile yapılmıştı. Fakat ilerleyen dönemde merkezi imparatorluk filosu Konstantinopolis'i korumak ve deniz seferlerinin nüvesini oluşturmak için bu şehirde tutulurken, diğer görevler birçok thema filosuna dağıtılmıştır. 

VIII. yüzyılın sonlarında, Bizans donanması, iyi organize olmuş ve gücünü muhafaza eden, Akdeniz'de baskın bir deniz gücüydü. Müslüman donanmaları ile düşmanlıkta üstünlük sürekli tarafların arasında el değiştirtirdi. Bu, doğu Akdeniz'de Bizanslıların kesin hakimiyet sağladıkları X. yüzyıla kadar sürdü.

XI. yüzyıl boyunca, İmparatorluğun kendisi gibi donanma da düşüşe geçmeye başladı. Batı'dan yeni deniz tehditleri ile karşılaştı, Bizanslılar, artan bir şekilde Venedik ve Ceneviz gibi şehir devletlerinin donanmalarına güvenmeye zorlandı ve bunun Bizans ekonomisine ve egemenliğine felaket etkileri olmuştur. 

Komnenos Hanedanı dönemini, 1204 yılında Dördüncü Haçlı Seferi ile imparatorluğun çözüldüğü bir felaketle biten bir başka gerileme dönemi izlemiştir. 1261 yılında imparatorluk yeniden kurulduktan sonra, Paleologos Hanedanı döneminde birçok imparator donanmayı diriltmeyi denemiş ancak çabalarının geçici etkileri olmuştur.

XIV. yüzyılın ortalarında, tek seferde yüzlerce savaş gemisi çıkarabilen Bizans donanması en iyi durumda birkaç düzine ile sınırlı hale geldi ve Ege Denizi kontrolü kesin olarak İtalyan ve Osmanlı donanmalarına geçti. Fakat küçülen donanma 1453 yılında Osmanlılar tarafından Bizans İmparatorluğu'nun yıkılışına kadar varlığını sürdürdü.

5. SİSAM ADASI 
Sisam (Samos), zengin tarihe sahip bir Helen adasıdır. Anadolu kıyılarına yaklaşık 1 km uzaklıkta yer alan Sisam, antik dönemde İyonya'nın önemli bir ticaret ve denizcilik merkezi idi. XIX. yüzyıldaki sanayileşmeden etkilenen, dünyanın dört bir yanına ihraç ettiği şaraplarıyla ünlü, hatta geçmişte “komünyon şarabı” üretme ayrıcalığına sahip olan Sisam, doğal güzellikleri ile ilgi çekici bir turizm merkezidir (resim.01).

(resim.01) Sisam adası genel görünüşü.
kaynak: neoskosmos.com

Antik Çağda Samos'un İzleri
Tarih ve doğal güzellikler açısından zengin, Ege Denizi'nin doğusunda, Anadolu'ya yakın bir konumda yer alan Sisam adası, ayrı bir tarihi mirasa sahiptir. Neolitik dönemden bu yana ve daha sonra Arkaik dönemde Yunanistan ana karasından gelen İyonyalılar tarafından iskan edilen ada, Yunan coğrafyacı ve tarihçi Strabon'a [5] göre adını muhtemelen üzerindeki adayı kaplayın dağlardan dolayı, Fenike dilinde "yüksek" anlamına gelen "sama" kelimesinden almıştır. Sisam ayrıca, Andolu kıyısındaki on iki Yunan İyon kentinin ve komşu adaların ittifakı olan ve bölgedeki Yunanlıları Perslere karşı birleştiren İyon Konfederasyonu'nun da bir parçasıydı.

Ada, MÖ VII. yüzyıldan itibaren İyonya kıyılarında, Trakya'da ve Akdeniz'in batısındaki kolonileri kurarak önemli bir deniz ve ticari güç haline geldi. Yunan tarihçi ve coğrafyacı Herodot'a göre Sisamlılar, Herkül Sütunları'nı (Cebelitarık) geçen ilk Yunanlılardı.

Antik çağda Sisam, üzüm bağları ve şarap üretimi, kırmızı çömlekçiliği, demir madenleri, bronz ve mücevher fabrikaları ile sanat ve zanaatları, meyve üretimi ve zeytinyağıyla tanınan, özellikle zengin ve güçlü bir adaydı. Ada, geometri teoremi ile tanınan Helen filozof ve matematikçi Sisamlı Pythagoras (Πυθαγόρας ὁ Σάμιος), filozof Epikür (Ἐπίκουρος), dünyanın güneş etrafında döndüğünü ilk öne süren gökbilimci Aristarkus (Ἀρίσταρχος), tarihçi ve coğrafyacı Herodot (Ἡρόδοτος), masalcı Ezop (Αἴσωπος) gibi ünlü isimlerinin doğum yeri veya ikametgahıydı (resim.02).

(resim.02) Gouffier'in Sisam adası haritası.
kaynak: neoskosmos.com

Antik Sisam kenti, MÖ VI. yüzyılda en güçlü olduğu dönemde, yenilikçi yöntemler kullanarak olağanüstü teknik ve sanatsal başarılara imza attı. Sisam kentine tatlı su sağlayan 1 km uzunluğundaki Eupalinos tüneli (Ευπαλίνιον όρυγμα), eski bir mühendislik harikası olarak nitelendiriliyor. Yapımı özellikle dikkat çekicidir çünkü tarihte her iki ucundan da sistemli bir şekilde kazılan ilk tüneldir. 2017 yılında restore edilen Eupalinos tüneli şu anda ziyarete açıktır (resim.03) ve (harita.07).

(resim.03) Restore edilip ziyarete açılan Eupalinos tüneli.
kaynak: vikipedia.org

(harita.07) Restorasyonu 10 yıl süren Eupalinos tüneli haritası.
kaynak: matematiksel.org

Adadaki ikinci büyük eser, Sisam'ın İon dünyasının en büyük heykel merkezlerinden biri haline getiren, görkemli heykellerle süslenmiş devasa bir yapı olan büyük Hera Tapınağı (Ηραίο Σάμου)'dır. Hera Tapınağı, 1992 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır (resim.04)

(resim.04) Hera Tapınağı'nın bugünkü hali.
kaynak: vikipedia.org

Bizans ve Osmanlı dönemleri
Bizans İmparatorluğu'nun bir parçası olan ada, merkezi ana karada, İzmir'de bulunan "Sisam Theması" adı altında denizcilik temasına aitti. 1346'da Cenevizliler Sakız adası, Sisam adası ve İkaria'yı ele geçirdiler ve yönetimini Cenevizli Giustiniani ailesine devrettiler.

Sisam, korsanlık ve veba salgınının etkisiyle adanın neredeyse terk edildiği 1475 yılında Osmanlı egemenliğine girmiştir. Ada, Ege Denizi'nin kontrolünü ele geçiren Osmanlı yetkililerinin adayı Yunanistan'ın dört bir yanından yerleşmek için gelen yerleşimcilerle yeniden doldurma çabalarına girmesine kadar neredeyse bir yüzyıl boyunca ıssız kaldı. Yerleşimciler vergi muafiyeti ve yerel işlerde özerklik gibi bazı ayrıcalıkların tanınmasından etkilendiler. Ada yavaş yavaş toparlandı ve XVII. yüzyılda yaklaşık 10.000 kişilik bir nüfusa ulaştı.

Tanınmış bir Fransız botanikçi ve doktor olan Joseph Pitton de Tournefort [6], 1700-1702 yılları arasında Doğu Akdeniz'e yaptığı bir gezi sırasında Sisam'ı da ziyaret etti. Dikkatli bir gözlemci olarak kabul edildiği için XIV. Louis tarafından bir çalışma görevine gönderilen de Tournefort, anılarında şunları yazdı: 
Bugün orada, bu adada yalnızca on ila on iki bin kişi yaşıyor ve bunların neredeyse tamamı Yunanlı; yine Nikaria'dan (Ikaria) olan ve Chora'da ikamet eden bir piskoposları var. Türklerin orada sadece kadı ve voyvodası var. (Tournefort,1717;206)” (resim.05).

(resim.05) de Tournefort'un seyahat kitabının ikinci cildi.
kaynak: gallica.bnf.fr

Osmanlılara Karşı Bağımsızlık mücadelesi
1768-1774 Rus-Türk Savaşı sırasında adanın 1771-1774'te Rus kontrolüne geçmesiyle Osmanlı yönetimi kesintiye uğradı. Rusya İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu arasında 21 Temmuz 1774'te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Rum Ortodoks nüfusun ticari faaliyetlerinin büyük ölçüde genişletilmesine olanak tanıyan maddeler içeriyordu. Sisam'daki tüccarlar da bu durumdan yararlandı ve ticarete ve ulaşıma dayalı bir orta sınıf gelişmeye başladı.

Sisamlılar, Akdeniz'deki seyahatleri aracılığıyla aydınlanmanın ve Fransız Devrimi'nin ilerici fikirleriyle temasa geçtiler ve bunun sonucunda iki rakip siyasi parti, ilerici radikal Karmanioli ("Carmagnoles", adını Fransız devrim şarkısından alıyordu) oluştu. Çoğunlukla oligark elitlerin temsil edildiği gerici Kallikantzari partisi ise diğer grubu oluşturuyordu. 1807 yılında Lykourgos Logothetis (Λυκούργος Λογοθέτης) liderliğindeki Karmanioli, Osmanlı'nın yanında yer alan Kallikantzari'ye karşı iktidarı ele geçirdi. Bu hareket 1812'de Osmanlı yetkilileri tarafından devrildi ve liderleri adadan sürüldü.

Sisam Özerk Prensliği bağımsızlığa doğru bir adım
Sisam'da Mart 1821'de Osmanlılara karşı başlayan devrim sonrasında kendi anayasasıyla devrimci bir hükümet kuruldu. Sisamlılar, 1821, 1824 ve 1826'da, Osmanlı'nın adayı geri almaya yönelik üç girişimini başarıyla püskürttüler. Ancak 1830 yılında Londra Protokolü ile bağımsız Yunan devleti kurulduğunda Sisam adası Yunan topraklarından çıkarıldı. Sisamlılar, adayı bağımsız bir devlet olarak ilan ederek Sultan'a daha fazla tabi olmayı kabul etmeyi reddettiler ve sonunda baskıyla 1834'te Osmanlının hükümdarlığı altında "özerk beylik" ilan edilmesini başardılar.

Sisam, Osmanlı İmparatorluğu'na yıllık 2.700 £ ödemek zorunda kalan yarı bağımsız bir devlet haline geldi. Ada, Osmanlı İmparatorluğu'nun hükümeti olan Babıali tarafından atanan ve "Prens" unvanını taşıyan Yunan asıllı bir Hıristiyan tarafından yönetiliyordu. Prens'e genel müdürlük görevinde adanın dört bölgesi olan Vathi, Chora, Marathokampos ve Karlovassi'den atanan 4 üyeden oluşan bir Senato yardımcı oluyordu. Adanın modern başkenti, denizden ve antik kentin bulunduğu yerden yaklaşık 3 km uzaklıkta bulunan Chora'ydı. 20. yüzyılın başında başkent, kuzey kıyısındaki dar ve derin bir körfezin başında bulunan ve aynı zamanda adanın ana limanı haline gelen Vathí'ye devredildi. 

XIX. yüzyılda Sisam, Vathí'deki tütün endüstrileri, Karlovassi'deki tabakhane, şarap üretimi vb. sayesinde ticaret ve deniz taşımacılığında gelişirken dikkate değer bir endüstriyel gelişme yaşamıştır. Esas olarak adanın özerkliğinden kaynaklanan bu ekonomik refah, büyük bir burjuva sınıfının ve aynı zamanda bir işçi sınıfının ortaya çıkışı. Adanın nüfusu arasında halihazırda mevcut olan sosyo-ekonomik hareketleri güçlendirecek şekilde ticaret odaları ve sendikalar oluşturuldu.

Sisamlılar bağımsız Yunan devletiyle birleşme çabasından vazgeçmediler ve 1912'deki ilk Balkan Savaşı sırasında Yunan siyasetçi ve Sisam milletvekili Themistoklis Sofoulis (Θεμιστοκλής Σοφούλης) bir avuç Yunan gönüllüyle birlikte adanın kontrolünü ele geçirdi. Osmanlılar Anadolu anakarasına çekildi ve Sofoulis, 1913'te adanın Yunanistan'a katılmasını sağlayarak Sisam'ı tamamen Osmanlılardan devraldı. Sisam'ın statüsü, Midilli, Sakız Adası ve İkaria adalarıyla birlikte Birinci Dünya Savaşı'ndan kaynaklanan 1923 Lozan Barış Antlaşması'na tabidir. 

Samos'un ünlü şarabının üretildiği verimli topraklar
Büyük ölçüde dağlık olmasına rağmen Sisam'da nispeten verimli birçok büyük ova vardır. Antik çağlardan beri Sisam doğal zenginlikleri ile ünlüdür ve bir toprağın sunabileceği her şeye sahiptir: bol su, odun, Yunan dünyasının en saf yağı ve her türlü tarım ürünü. Adanın büyük bir kısmı üzüm bağlarıyla kaplıdır ve şarabı, özellikle de Vathí (Malvasia üzümü) şarabı, bugüne kadar mükemmel bir üne sahiptir ve tüm dünyaya ihraç edilmektedir.

Sisam şarapları uluslararası yarışma ve fuarlarda yüzlerce ödüle layık görülmüştür. Fransız seyyah de Tournefort 1700 yılında, Alman Frisemann ise 1787 yılında “Muskat şarabı” üretiminden bahsetmiştir. Avrupalı ​​güçlerin şarap ticaretiyle ilgilenmeye başladıklarını ve adada bu amaçla konsolosluklar kurduklarını da belirtmek gerekir. XIX. yüzyılın sonunda ada, doğu ve batı pazarlarının çoğuna kendi adını taşıyan şarapları tedarik ederken, Sisam'a Ortodoks Kilisesi ve Katolik Kilisesi tarafından kullanılan "cemaat şarabı" üretme ayrıcalığı tanındı.

Çok yönlü bir ada
Sisam sadece önemli anıtları ve tarihi hikayeleri olan bir ada değildir. Aynı zamanda etkileyici bitki örtüsü, renk ve ışıkla dolu bozulmamış manzarası, karşı konulmaz doğal güzellikleri ile büyüleyici bir destinasyondur. Adayı ziyaret edenler her adımda yüksek dağlar, muhteşem plajlar, yürüyüş ve bisiklet parkurları gibi muhteşem yerleri keşfederler. Ada aynı zamanda göçlerine devam etmeden önce Samos'ta dinlenen balıkçılları, Dalmaçyalı pelikanları ve flamingoları fotoğraflamaktan hoşlanan kuş gözlemcilerinin de ilgisini çekmektedir. Bu olağanüstü adayı tanımak için pek çok neden var (resim.06).

(resim.06) Sisam adası sahili.
kaynak: neoskosmos.com

(Greek News Agenda,2020)

6. AYVALIK ve THEMALARA GENEL YAKLAŞIM

Thema terimi aslında "belirsizdir". Hem askeri hem de yönetsel bir anlam içerir. Ama şu kesindir ki thema; farklı köy ve kasabalarda bir arada bulunan "stratiotai" (στρατιώτης) [7] adı verilen askerlerin oluşturduğu yerleşmelerdir. "Chora" (Χώρα) [8] adı verilen "köyler" bu askerlere çiftçilik yapmaları için dağıtılıyordu. Böylece imparatorluk, hızlı ve sürekli gelir sağlanıyordu. Chora, devlet tarafından "bir biçimde" vergilendirilen arazi parsellerinin düzenlenmesiydi.

Bu durum Osmanlıların "dirlik yapısı" (öşür rejimi) ile aynılık taşımaktadır. Bu konuda Semavi EyiceÖmer Lütfü Barkın ve Halil İnalcık'ın makaleleri zihin açıcıdır. Yine internette "Bizans kurumlarının Osmanlıya etkisi" üzerine sayısız makale bulunmaktadır.

Ayvalık yaklaşık 1.300 yıl önce, MS 750 yılında kurulan: Smyrna (İzmir) merkezli, Ephesos (Theologos) (Selçuk) ile Adramyttion (Edremit)'da iki yönetim yardımcılığı bulunan, ancak sınırları bugün için kesin olarak belirlenemeyen Sisam (Samos) theması'na bağlı bölgede idi. 

Bu themaTrakyalılar (Tracesian) Theması (Θέµα Θρακησιόν)'nın deniz kıyılarındaki bölgesinden doğmuştu (harita.08).

(harita.08) Sisam Theması -yaklaşık- haritası. (MS 900).
kaynak: byzantium-blogger.blog

Themaya bağlı diğer şehirler şöyleydi: 
Milet (Μῑ́λητος), Germencik (Μαγνησία : Magnesia), Aydın (Τράλλεις : Tralles), Lebedos (Λέβεδος : yaklaşık Ürkmez), Teos (Τέως : yaklaşık Seferhisar), Clazomenae (Κλαζομενα : Urla),  Foça (Φώκαια : Phocaea), Bergama (Πέργαμος : Pergamon).

Bizans İmparatorluğu'nun Sisam Theması gibi, Anadolu kıyılarında kurulmuş thema daha bulunmakyaydı. Bu themalar şunlardı (alfabetik olarak sıralanmıştır):
1. Ege Denizi Teması (Θέμα τοῦ Αἰγαίου Πελάγους)
MS 842~843 yılında kuruldu. Midilli (Μυτιλήνη), Limni (Λήμνος), Sakız (Χίος), Imbros (Ίμβρος : Gökçeada), Tenedos (Τένεδος : Bozcaada), Hellespont (Ἑλλήσποντος : Çanakkale), Sporadlar (Βόρειες Σποράδες) ve Kiklad Adaları (Κυκλάδες)'ndan oluşan bu themanın başkenti muhtemelen Midilli (Μυτιλήνη) veya Methymna (Μήθυμνα) idi.

Themaya bağlı diğer şehirler ise şöyleydi: Alexandria Troas (Αλεξάνδρεια Τρωάς : yaklaşık Truva), Abydos (Ἄβυδος : yaklaşık Nara Burnu), Lampsakos (Λάμψακος : Lapseki), Cyzicus (Κύζικος : Erdek), Sestos (Σηστός : yaklaşık Eceabad), Kallipolis (Καλλίπολης : Gelibolu).

2. Grit Teması (Θέμα Κρήτης)
İlk kez MS 767'de kuruldu. Kaynaklarda yeniden karşılaşılması MS 961'de olmaktadır. Grit (Κρήτη) adasında kuruldu. Themanın başkenti Kandiye (Ηράκλειο : Heraklion) olmuştur.

Themaya bağlı diğer şehirler şunlardı: Resmo (Ρέθυμνο), Gortyna (Γορτύν).

3. Kefalonya Teması (Θέμα Κεφαλληνίας)
MS 809 yılında kuruldu. İyonya adaları (Ιόνια νησιά) ve Apulia (İtalya)'dan oluşan bu themanın başkenti Cephallenia (Κεφαλονιά : Kefalonya) idi.

Themaya bağlı diğer şehirler: Korfu (Κέρκυρα: Kerkyra), Zante (Ζάκυνθος : Zakynthos), Lefkada (Λευκάδα).

4. Kibirreoton Teması (Θέμα τῶν Κυβυρραιωτῶν)
MS 697 veya 720 yılında kuruldu. Anadolu'nun güney sahillerinde Bizans İmparatorluğu'na gemi ve denizci sağlamak üzere örgütlenen en önemli denizci themasıydı. Pamphylia (Παμφυλία : yaklaşık Aksu çayı / Antalya), Lycia (Λυκία : yaklaşık Teke yarımadası), On İki ada (Δωδεκάνησα : Dodecanese) ve İyonya limanları (yaklaşık İzmir) oluşan bu themanın başkenti önceleri Samos adası (Σάμος), sonra ise Attaleia (Antalya) oldu.

Themaya bağlı diğer şehirler (adalar) şunlardı: Rodos (Ρόδος), Myra (Mýra : yaklaşık Demre çayı / Antalya), Limyra (Λίμυρα : yaklaşık Finike), Phaselis (Φασηλίς : yaklaşık Kemer), Side (Σίδη), Selinus (Σελινοῦς : Gazipaşa), Anemurium (Ἀνεμούριον : yaklaşık Anamur), Sagalassus (Σαγαλασσός : Ağlasun), Telmissus (Τελμησσός : Fethiye), Patara (Πάταρα : yaklaşık Kaş), Halicarnassus (Ἁλῐκαρνᾱσσός : Bodrum), Iassus (Ἰασός : yaklaşık Milas), Milas (Μύλασα), Selge (Σέλγη : Altıkaya köyü), Knidos (Κνίδος : Datça), Kos (Κως).

7. THEMA HAKKINDA ZORUNLU BİR SONUÇ

Yukarıda da değindiğim gibi bu themaTrakyalılar Themasının deniz kenarı topraklarıydı. Kendisine bağlı adaları ve kentleri korumayla görevlendirilen Samos (Sisam) Theması, aynı zamanda Antalya merkezli Kibirreoton Teması gibi donmaya gemi ve denizci yetiştirmekle işlevli kılınmıştı. 

Gemi sağlamanın nedeni çok geniş iki ormara; kuzeyde "Dede Dağı-Kaz Dağı-Eybek Dağı silsilesine" ve doğuda "Kozak dağı ve ovasına" sahip olmasıydı. Örneğin Edremit (Adramyttion) incelendiğinde çok uzun bir süre Osmanlı İmparatorluğuna da gemi sağlamıştı.

Ne yazık ki bu araştırmayı, yaklaşık 700 yılından 1400 yılına sıçratmak zorundayım

700 yıllık bir tarih kesidini yok sayacağım. 

Zira görüleceği üzere, bugünkü idari sistemle doğrudan ilgisi bulunan bu dönem, Halil İnalcık sonrasında, bir iki istina dışında Türk bilim insanları tarafından "incelenmemiştir". Karanlık dönem olarak adlandırılan ve "külyen incelenmeyen" bu döneme "yakın orta çağ da diyebiliriz". 

İçinde Ayvalık'ın da bulunduğu birçok yerleşmeye ait "bilinmeyen tarih", ancak bu dönemin aydınlatılması ile bulunacak iken, "Türkçü-gazzacı" anlayışın bu döneme ve yaşanmışlıklara "ihtiyacı" olmadığı ve kendi yaptıklarına da "tarih dedikleri" için, aydınlatılmayan yaklaşık 700 yıllık bir dönem yok olmak üzeredir

Ben bunu "İstanbul okumaları" sırasında da yaşadım. Osmanlı kuruluş dönemini dahi anlatmakta "sıkıntı duyan" bu tarih anlayışı acilen değiştirilmesi gereken bir anlayıştır. 1453 gibi "görece yakın sayılabilecek" ve Türkler için olduğu gibi dünya açısından da çok önemli olan bir dönemi bile, bu "Türkçü-gazzacı" anlayış mahfedilmiş bir haldedir

Bu sitemimi yaparken "kırılan araştımacılar" var ise onları "tenzih ediyorum". Çünkü lafım onlara değildi. Lafım; "her geçen gün işin içinden çıkılamayan bir hal alan Türkçü-gazzacı tarih anlayışına" direnen kişileredir.

 
---
DİPNOTLAR
[1]  Augustus (MÖ 23 Eylül 63 – MS 19 Ağustos 14) (Imperator Caesar Divi Filius Augustus), Roma İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk imparatorudur. 42 yıl hüküm süren Augustus, Gaius Octavius Thurinus olarak doğdu. Aynı adı taşıyan babası equestrian sınıfındandı. Bu sınıf, Roma Cumhuriyeti elit askerlerinin, "şövalye" ya da "süvari" olarak Türkçeleşebilen sosyal sınıfından birisi idi. Augustus'un babası dört yaşındayken öldü ve dayısı Jül Sezar tarafından evlatlık edinilince, Gaius Julius Caesar Octavianus adını aldı. Bir dizi olay ardından cumhuriyetin başına geçti. Bir süre sonra dikdatörlüğünü ilan etti. Bugün "ağustos" olarak adlandırdığımız aya adını verdi. O nedenle Julius Caesar'ın adını verdiği "temmuz" (July) ayı ve "ağustos" (Augustus) ayı 31 gün çeker.

[2] Diocletianus (MS 245–311) (Gaius Aurelius Valerius Diocletianus),  20 Kasım 284 ile 1 Mayıs 305 tarihleri arasında görev yapmış, Roma imparatorluğu ve daha sonra Doğu Roma imparatorluğunu üstlenen bir Roma imparatorudur. Diocletianus, Augustus tarafından oluşturulan "principate sistemi" yerine geçen reformları ile devlet yapısını temelden değiştirmiş ve imparatorluğun ekonomik ve askerî açıdan dengeye oturmasını sağlamış, bu sayede imparatorluk bir yüzyıl daha bütünlüğünü korumuştur. Diocletianus tarihin en gizemli ve çelişkili karakterlerinden biridir. 305 yılında emekli olmuş ve hayatının son dönemlerinde kendini çiftçiliğe vermiştir. 

[3] I. Konstantin veya Büyük Konstantin (22 Şubat 272 - 22 Mayıs 337) (Gaius Flavius Valerius Aurelius Constantinus), Hristiyanlığı kabul eden ilk Roma imparatorudur. Konstantin'in babası yüksek rütbeli bir subaydı ve gençlik yıllarını, İzmit ilçesinde bulunan Nicomedia'da geçirdi. İmpartatorluğu döneminde, Roma İmparatorluğu'nun başkentini 13 Mayıs 330'da Byzantium (İstanbul) kentine taşıdı. 330 yılından ölümü olan 337 yılına kadar yedi yıllık süreç içinde Sultanahmet'te bugün "At Meydanı" olarak anılan yerde bulunan Hippodromos'u 100.000 kişinin oturabileceği boyutlara ulaştırdı. Üçü de bugün ayakta duran; Tutmosis Sütunu, Yılanlı Sütun ve Örme Dikilitaş'ı dikti. 

[4] Karabisianoi (Καραβισιάνοι), VII. yüzyıl ortaları ile VIII. yüzyıl başlarına kadar Bizans donanması'nın dayanak noktasıdır. Kelime olarak Helence "gemiler için insanlar, denizciler" anlamına gelmektedir. Karabisianos, Bizans İmparatorluğu'nun ilk sabit deniz kurumudur, İslam'ın denizden yayılışını önlemek için kurulmuştur. 718-730 arası bir zamanda kaldırılmış ve yerine bir dizi denizci thema kurulmuştur.

[5] Strabon (Στράβων) (MÖ 64 - MS 24), Yunan tarihçi, coğrafyacı ve filozoftur. Yaşadığı dönemde bilinen yerlere yapılan göçlere ve hangi milletlerin nerelerde yerleşmeler yaptığı üzerine gerçekleştirdiği çalışmalarla ün kazanmıştır. Roma aristokratlarıyla kan bağı olduğu düşünülmektedir.[kaynak belirtilmeli] Bugünkü Amasya ili sınırlarının içinde varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Dünyanın ilk coğrafyacısı kabul edilir. Antik Dünya hakkındaki coğrafya kitabı ile tanınmıştır.

[6] Joseph Pitton de Tournefort (5 Haziran 1656 - 28 Aralık 1708), Fransız doğabilimcidir. Montpellier Üniversitesi'nde botanikte uzmanlaştı. 1683'te Paris Kraliyet Botanik Bahçesi'ne profesör olarak atandı. 1699'da, Karlofça Antlaşması'ndan sonra Fransız hükûmeti tarafından botanik araştırmaları yapmak ve bitkiler toplamak üzere doğu seyahatine gönderildi. Gezisinin ilk bölümünü Ege adalarına yaptı. 23 Mayıs 1700'de bir hekim ve bir ressamla birlikte Marsilya'dan hareket eden Tournefort önce Girit'e, oradan da Ege adalarının büyük bir bölümünü gezdikten sonra Mart 1701 sonunda İstanbul'a vardı. Tournefort, İstanbul'da kısa bir süre kaldıktan sonra Karadeniz yoluyla Doğu Anadolu Bölgesi ve Kafkasya'ya doğru yola çıktı. Gezisini yarım bırakarak 3 Haziran 1702'de Marsilya'ya döndü. Getirdiği malzemenin tasnifi ve kitabın hazırlanışı tamamlanmadan Tournefort evinden botanik bahçesine giderken geçirdiği bir araba kazasında öldü. 

[7] Stratiota asker anlamına gelir. StratiotaBizans İmparatorluğu'nda savaş durumunda askerlik hizmeti yükümlülüğü bulunan küçük toprak sahipleriydi. Bunlar "devredilemez" toprak mülkiyeti sahibi idi ve maliyetini tamamen kendisinin ödediği silahlara sahipti. Ayrıca askeri eğitimlerinden de kendileri sorumluydu. Bu grup, en yoksul sosyal sınıflardan, küçük ve orta ölçekli çiftçilerden oluşan ordunun ana bölümünü temsil ediyordu. VII~X. yüzyıllar arasında Bizans ordusunun omurgasını oluşturuyordu.

[8Köy anlamında kullanılan chora, bir şehir devletinin kırsal alanları, şehrin aksine kırsal bölgeleri anlamına gelir. Tekil: η χώρα - Çoğul: οι χώρες.

---
KAYNAKÇA

----, -. (2020).
son erişim tarihi: 10 Mayıs 2024.

Aka, D. (1944).
Ayvalık iktisadî coğrafyası, Ülkü Matbaası, İstanbul, 1944.

Akbüber, Akın B. (2014).
Osmanlı'nın son dönemlerinde Ayvalık ve yakın çevresinde endüstri ve ticaret yapıları, (Tez no.: 384038), [On Sekiz Mart Üniversitesi, Doktora Tezi].

Akbüber, Akın B. (2005).
Kentli Ayvalık : το Α'ι'βαλι η πολh (çev.) Hakan Dinç, Ayvalık: Graphis Matbaa.

Ayönü, Y, (2007).
Selçuklu-Bizans münasebetleri (1116-1308), (Tez no.: 221607), [Ege Üniversitesi, Doktora Tezi].

Baskıcı, M.M. (1994).
10-13. yüzyıllarda Bizans Anadolusu'nda iktisadi ve sosyal ortam: Kurumlar ve gelişmeler, (Tez no.: 36456), [Ankara Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi].

Başar, F. (1991).
Osmanlı kaynaklarına göre Osmanlı-Bizans münasebetleri (1299-1451), (Tez no.: 13740), [İstanbul Üniversitesi, Doktora Tezi].

Bayazıt, A. (2001).
Osmanlı-Bizans münasebetleri (1402-1451), (Tez no.: 109042), [Uludağ Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi].

Çağlar, S. (2022).
son erişim tarihi: 10 Mayıs 2024.

de Tournefort, J.P. (1717).
Relation d’un Voyage du Levant, fait par ordre du Roy. Contenant l’histoire ancienne & moderne de plusieurs Isles de l’Archipel, de Constantinople…, II. cilt, Paris: Imprimerie Royale.

Irmak, A. (1994).
Osmangazi ve Orhangazi Devri Osmanlı-Bizans münasebetleri, (Tez no.: 37339), [Uludağ Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi].

Kaplanoğlu, R. (2014).
1455 tarihli Kirmastî tahrir defteri'ne göre Osmanlı kuruluş devri vakıfları, (yay. haz.) Ozan Kaplanoğlu, Bursa: Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları.

Kaya, A. (1998).
Anadolu Selçuklu-Bizans ilişkileri, (Tez no.: 71941), [Selçuk Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi].

Köksal. H.K. (2023).
son erişim tarihi: 9 Mayıs 2024.

Köksal. H.K. (2022).
Şark ticaret yıllıklarındaki bilgiler ışığında Ayvalık ve yakın çevresi (1881-1922), sf:151-187, Ayvalık tarihi üzerine : akademik çalışmalar seçkisi, (yay. haz.) Berrin Akın Akbüber, Ayvalık: Ayvalık Belediyesi Kültür Yayınları.

Köksal. H.K. (2021.a).
son erişim tarihi: 8 Mayıs 2024.

Köksal, H.K. (2021.b).
son erişim tarihi: 9 Mayıs 2024.

Köksal. H.K. (2021.c).
son erişim tarihi: 8 Mayıs 2024.

Köksal. H.K. (2019.a).
son erişim tarihi: 9 Mayıs 2024.

Köksal. H.K. (2019.b).
son erişim tarihi: 9 Mayıs 2024.

Köksal. H.K. (2019.c).
son erişim tarihi: 9 Mayıs 2024.

Köksal, H.K. (2018).
son erişim tarihi: 9 Mayıs 2024.

Köksal, H.K. (2014).
son erişim tarihi: 9 Mayıs 2024.

Özer, K. (1937).
27 Birinci Teşrin 1937, s.3695 Tarih tetkikleri: Ayvalık Tarihi..
28 Birinci Teşrin 1937, s.3696 Tarih tetkikler II: Ayvalık Tarihi..
4 İkinci Teşrin 1937, s.3700 Tarih tetkikler III: Ayvalık Tarihi..
5 İkinci Teşrin 1937, s.3701 Tarih tetkikler III [IV]: Ayvalık Tarihi..
6 İkinci Teşrin 1937, s.3702 Tarih tetkikler V: Ayvalık Tarihi..
7 İkinci Teşrin 1937, s.3703 Tarih tetkikler VI: Ayvalık Tarihi..
10 İkinci Teşrin 1937, s.3705 Tarih tetkikler VII: Ayvalık Tarihi..
11 İkinci Teşrin 1937, s.3706 Tarih tetkikler VIII: Ayvalık Tarihi..
12 İkinci Teşrin 1937, s.3707 Tarih tetkikler IX: Ayvalık Tarihi..
13 İkinci Teşrin 1937, s.3708 Tarih tetkikler X: Ayvalık Tarihi..
14 İkinci Teşrin 1937, s.3709 Tarih tetkikler XI: Ayvalık Tarihi..
16 İkinci Teşrin 1937, s.3710 Tarih tetkikler XII: Ayvalık Tarihi..
17 İkinci Teşrin 1937, s.3711 Tarih tetkikler XIII: Ayvalık Tarihi..

Psarros, D.E. (2017). 
Το Αϊβαλί και μη Μικρασιατική, Atina: Αιολίδα Μορφωτικό Ίδρυμα Εθνικής Τραπέζης.

Sarıca, M. (2007).
Batı Anadolu'da Selçuklu bizans kültürel etkileşimi, (Tez no.: 210431), [Sakarya Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi].
 
Sever, İ. (2006).
Türkiye'de Ortaçağ tarihçiliği dünü, bugünü ve sorunları, (Tez no.: 189503), [Dokuz Eylül Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi].

Tolon, Ö. (2006).
Bizans Devleti'nde ziraat (IX.-X Yüzyıl), (Tez no.: 186010), [Fırat Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi].

Tülüce, A. (2004).
Bizans kroniklerinde 'öteki' olarak Türkler (Komnenoslar devri 1081-1185), (Tez no.: 148952), [Marmara Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi].

Uygur, M. (1948).
Ayvalık Tarihi, (çev.) Hıfzı Erim, Ankara: Güney Matbaacılık ve Gazetecilik TAO.

Yorulmaz, A. (1977).
Ayvalık'ı gezerken: tüm konular-haritalar, İstanbul: Geylan Yayınları.


1 yorum: