Bilindiği üzere, Ayvalık şehrinin kurulması değil belki ama tanınması, ortaya çıkması 18. yüzyılın son çeyreğinde oldu. Midilli Adası'na göre daha fazla tarımsal ve mekansal olanak içeren Ayvalık, kısa bir süre içinde çok sayıda göçmen çekmeye başladı. G.Sakkari bu göç dalgasında, korsan saldırılarının da payından bahseder.
Şehrin gelişimi, büyük olasılıkla iki odakta ve aynı anda sürdü. Bunlardan ilki, 15. yüzyıldan bu yana yerleşim olduğu savunulan ve bugün İlk Kurşun Tepesi adı verilmiş, Prophiti Ilyas Tepesi'nin (Προφητης Ηλιας = İlyas Peygamber) veya Koryfi Trifylli (Κορυφή Τριφύλλι = Yonca Tepesi ??,çevirisinden emin değilim) -veya mübadele sonrası verilen adla Kurufitilya'nın- o günkü kıyı çizgisinden başlayan yerleşmeydi.
Diğeri ise; Demetrakellis'nin çiftliğine yakın bir mahalle olarak kurulduğunu düşündüğüm ve Aşağı Mahalle (Κάτω Χώρα, Káto̱ Hó̱ra) denilen Kato Panagia (Κάτω Παναγία, bugün ki Hayrettin Paşa) Mahallesiydi.
Bu iki mahallenin birlikte oluştuğuna dair okuduğum net bir metin olmasa da varsayımım: Taxiarchis ve Kato Panagia kiliselerinin mimari üslup, malzeme ve plan benzerlikleri ile iki kilise kompleksinde de benzer yapı bileşenlerinin bulunmasından yola çıkarak, "dönemdaş" olduklarıdır. Agios Triada Kilisesinin mimari tarzı bu iki kilise ile aynı olsa da, Agios Triada Mahallesi 19. yüzyılın sonlarında kuruldu.
Kurulduğu zaman "Yukarı Şehir" (Άνω Χώρα, Áno̱ Hó̱ra) de denilen ve bugünkü adı İsmet Paşa Mahallesi olan Taxiarchis Mahallesi, XVII.yüzyıl sonlarında Midilli kıyılarından göç edenler tarafından iskan edildi. Müslümanların, mahallenin geçmişinde yaşamış oldukları net olarak bilinmese de, sayıları yüzü geçen Müslüman kökenli de bu mahallede Rum-Ortodokslar'la birlikte yaşadı. Kısa süre içinde kent merkezi konumunu alan mahalle, 18. yüzyıl sonlarından başlayarak, bölgede mümessillik açan Avrupa devletlerinin konsolosluklarına ve belki de bankalarına da ev sahipliği yaptı.
Taxiarchis Kilisesi ve Yapılar Grubu
Adını Başmelek Cebrail (Michael, Gabriel)'den alan Taxiarchis (Ταξιάρχης, Taxiárchi̱s) kilisesi ve ona bağlı yapılar grubundan günümüze; batı girişi kapısı olarak kullanılan çan kulesinin kaidesi, kilise binası, müştemilatı ve Mareşal Çakmak Caddesi 9. Sokak'ta bulunan çeşmesi ulaşmıştır sadece.
Müze arazisi ve bugünkü kullanımı
1. Müze Girişi | 2. Kilise | 3. Müze Yönetimi | 4. Çeşme
(Çizen :H.Kaan KÖKSAL, 2015)
(Çizen :H.Kaan KÖKSAL, 2015)
İbadete kapalı olan Taxiarchis bugün, müze olarak işlev vermekte ve ayrıca belli periyota bağlı olmaksızın Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi katılımcıları tarafından verilen klasik müzik konserlerine ev sahipliği yapmaktadır.
Müze içinde bulunan bilgi levhasına göre, 15. yüzyılda bu alanda küçük bir kilise bulunmaktaydı. (Bu bilgiye dair somut belgeyi edinemediğim için, yukarıdaki mahallenin kuruluşu bilgisine eklemedim. Ancak tutarlı bir belgeye dayanıyorsa bu bilgi, o zaman Ayvalık'ta kurulan "ilk mahalle" varsayımımız kesinleşecektir.) Kilise 1753 tarihinde kubbeli ve iki katlı bir bazilika olarak yeniden inşa edildi.
Müze içinde bulunan bilgi levhasına göre, 15. yüzyılda bu alanda küçük bir kilise bulunmaktaydı. (Bu bilgiye dair somut belgeyi edinemediğim için, yukarıdaki mahallenin kuruluşu bilgisine eklemedim. Ancak tutarlı bir belgeye dayanıyorsa bu bilgi, o zaman Ayvalık'ta kurulan "ilk mahalle" varsayımımız kesinleşecektir.) Kilise 1753 tarihinde kubbeli ve iki katlı bir bazilika olarak yeniden inşa edildi.
20 N III pafta, 459 ada, 10-11 parsel olarak işlenmiş imar planı
(alıntı: Çavuşoğlu, sf.15)
Tekel içki sigara deposu olarak kullanıldığı günlerde binaya çok fazla eklenti yapıldı. (Utanıyorum ama, bu fotoğrafın sahibini not almamışım. Kendisinden özür diliyorum.)
11 temmuz 2013 tarinde ziyarete açılan ve bugün müze olarak kullanılan bina, aynı zamanda Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi (AIMA) tarafından düzenlenen "masterclass" kamplarına katılan müzisyenlerin verdiği 3-4 gün süren etkinliklere de ev sahipliği yapmakta. Türkiye'nin ve dünyanın değişik müzik okullarından gelen öğrenciler burada verdikleri nitelikli konserlerine yoğun bir ilgi de olmakta.
Beklediğimden fazla uzadı bu blog. O nedenle Kilisenin mimarisi üzerine yazacaklarımı ve geziyi yarına bırakıyorum. Okur, blog yazarının şimdi yapacağı "kaprisi" bağışlarsa bir de video paylaşmak istiyorum. Belki de şu ana kadar harcadığınız zamanı bu telafi edecek kim bilir...
Bugünkü imar planına işlenmiş 459 numaralı ada incelendiğinde, kuzey yönüne doğru devam eden alan ve şu an konaklama işlevli binanın da kilise arazisine ait olabileceği düşünülebilir. O zaman, Yetimlerin Aziz Meryemi Kilisesi (Παναγίας τον Ορφανών) avlusunda olduğu gibi, okul yapılarının ve bu tür merkezi Ortodoks ibadethanelerde karşılaşılan, rahipler ve kilise görevlileri için yapılmış rahat odalardan oluşan idari binalarının da arazinin o bölgesinde inşa edildiği söylenebilir.
Araziye dair bir başka bilgi de kilise arazisinin zemin kotu konusudur. Bazı Yunan internet sitelerinde, 1844 yılında bina yeniden yapılırken hazırlanan projelerden bahsedilmekte (ki bu tartışılacak bir konudur) ve arazinin, önceki binanın bahçe duvarları koduna kadar yükseltildiği yazılmaktadır. Son restorasyon çalışmaları öncesinde bir zemin sondajı oldu mu öğrenemedim. Şayet oldu ve zemin doldurma işlemi yapıldığına dair bulgular elde edildiyse bir şey söyleyemem ama, doğal arazi yapısına bakıldığında doldurmadan çok, malzeme de elde edebilmek için hafriyat yapıldığı söylenebilir.
Mimar Psarros'a göre; Ayvalık kiliseleri Yunanistan ana karasındaki "Aeolian" kiliselerle benzerlik taşımakta ve onların buradaki yerel olanaklarla sürdürülmesi olmakla beraber, buradaki kilise mimarisinde uygulanan çatı örtülerinin karakteristik bir özgünlüğü de vardır. Bina yapım teknikleri ise, doğu ve kuzey Ege'de yaygın olarak uygulanan geleneksel tekniklerdir.
Bina, merkez mahallenin kilisesi olduğu için dekorasyonunda da çok çarpıcı ve lüks olması istenmiş, frescoların (fresk) yaptırılması için de yerli ve yabancı seçkin ressamlara iş verilmişti. Sakkaris, Kydoniae Tarihi kitabında; "Bunlar arasında Ayvalık'a gelen Agrafiotai ressamları vardı." demektedir. (sf.245-246) Agrafiotai üzerine çok araştırma yaptım ancak sonuca ulaşamadım. Agrafi (άγραφη) "yazısız, yazı yazamayan" anlamlarına gelmekte. -otai (οται, gram) ise anlamı pekiştirmemekte. Yani çok zorlama bir yorumla: "mikron özeninde işler yapan" gibi bir mana çıkartmaktayım. Ama bu mana da bana doğru gelmemekte. Bu nedenle, bu konu hakkında bilgi sahibi olan okurdan yararlanmayı çok isterim.
Kilisenin batı cephesinde (giriş) bulunan mermer kitabeye göre, tadilat ya da yıkıp yeniden yapım işi 5 Mayıs 1844 tarihinde tamamlanmıştır. Metni çözmek için çok uğraştım ancak şu ana kadar anlamlı bir sonuç üretemedim. Ama anladığım kadarıyla binanın yapımını Lanis Kalfa, 5 Mayıs 1844'te gerçekleştirmiş. Yine anladığım kadarıyla kitabe şu şekilde:
ΠΡΩ ΤΟ ΠΑΙΣ
ΤΟΡωΝ. ΜΑΣ
ΒΟΓΑΝΚΙ (????)
ΛΑΝΙσ ΚΑΛΦΑΣ
ΜιΤιΛΗΝΓΟ (????)
1844
Μαιου 5
Bina, mübadele sonrasında diğer kiliselerden farklı olarak camiye çevrilmedi ve bir süre boş kaldı. ... Ben bu yazıyı hazırlarken bu paragrafı şu şekilde sürdürüyordum: "Daha sonra TEKEL Tütün Deposu olarak kullanıldı. Bu kullanım döneminde yapılan eklemeler sonucunda bina mimari özelliklerini kaybetti." Yazıyı okuma nezaketi gösteren sevgili komşum Suat Bey (KAÇAK), hemen bina hakkındaki yanlış bilgilendirmeyi düzelterek şöyle bir mesaj attı:
"Kaan kardesim hazirlamis oldugun taksiryanis kilisesi yazisi mukemmel yalniz tutun deposu olarak kullanildigini bahsetmen yanlis olabilir orasi tekel olarak bakkalara raki bira sigara dagitim yeri olarak kullanildi bilginize"
Üstü çizili satırı onun iletisi ile değiştiriyor ve kendisine çok teşekkür ediyorum.
Bugünkü alanı içinde kalan bileşenleri ile birlikte kilise, GEEAYK'nın 12.4.1980 gün ve 11962 sayılı karar ile anıt bina olarak koruma altına alındı.
Tekel içki sigara deposu olarak kullanıldığı günlerde binaya çok fazla eklenti yapıldı. (Utanıyorum ama, bu fotoğrafın sahibini not almamışım. Kendisinden özür diliyorum.)
2012 yılında hazırlanan projelere göre restore edilmeye başlandı. Boyut Grup firması tarafından yüklenilen restorasyon işi 3.1 milyon TL'na mal oldu. Çalışmalar sırasında bulunan, "Pantokrator İsa"[1] adlı ikona ile birlikte 9 aziz ikonası Ayvalık'tan alınarak Ayasofya Müzesine gönderildi. (Bu konuda kesin olmayan bir başka bilgi de, bu ikonaların Bursa Müzesi depolarında olduğudur.) Restorasyon işini alt yüklenici olarak Art Restorasyon Firması'na hizmet veren; marangozluk işlerini usta Uygun SUER, taşçılık işlerini usta Hüseyin TANIŞIR ve boya işlerini de usta Paşa ÖZDEMİR'e bağlı ekipler yürüttü. Ayrıca Balıkesir Üniversitesi'de çalışmalara katkı verdi. (Sanırım şantiye şefi mimar Birol KOŞVAR)
8 Temmuz 2014 günü düzenlenen AIMA Konserine katılan bir bayan viyolonsel sanatçısı prova yaparken. (fotoğraf: H.Kaan KÖKSAL, 2014) |
7 Temmuz 2014 konserini, Umut'un bulduğu biletle ve ancak en arkadan izleyebilmiştim. Peki, Umut kim? birazdan... (Fotoğraf: H.Kaan KÖKSAL, 2014) |
Beklediğimden fazla uzadı bu blog. O nedenle Kilisenin mimarisi üzerine yazacaklarımı ve geziyi yarına bırakıyorum. Okur, blog yazarının şimdi yapacağı "kaprisi" bağışlarsa bir de video paylaşmak istiyorum. Belki de şu ana kadar harcadığınız zamanı bu telafi edecek kim bilir...
İzleyeceğiniz video; 18 Eylül 2014 tarihinde, AIMA masterclass'ına katılan yeğenim viyolonsel öğrencisi Umut SAĞLAM'ın, Taxiarchis'de verdikleri konserin sonunda ve istek üzerine, viyolonsel ile çaldığı "hard rock" parçasıdır.
-----
DİPNOTLAR
[1] İsa'nın sol elinde kutsal kitabı tutarken, sağ eliyle de takdis işareti yaparak resmedilmiş tasvirleridir. Bu sahne ile, İsa’nın yüceliğini ve tanrısallığı anlatmakta ve “Kainatın Efendisi" olarak vurgulanmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder