Taxiarchis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Taxiarchis etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mayıs 2015 Çarşamba

TAXIARCHIS MAHALLESİ ve KİLİSESİ'ne GEZİ - II
























Bugün gezeceğimiz Taxiarchis Kilisesi ve bulunduğu mahalle hakkında, yazının birinci bölümünde geniş bir anlatım yapmıştım. Bu bölümün daha fazla mimari ile ilgili olması nedeniyle, gezimize başlamadan önce, Rum-Ortodoks kilise yapılarının mekanları hakkında genel bir bilgilendirme yapmalıyım.

Bizans Dini Mimarisi

Kaynaklarını 4-5.yüzyıllarda Helen ve Roma mimarlığından alan Bizans mimarisi; doğunun ve özellikle Anadolu'nun yapı deneyimlerinden doğrudan etkilenmiş, ortaçağa gelindiğinde, kendine has fonksiyonlara uygun yeni mimari ögeleri inşa ederken bu yeni üslubu uygulamaya başlamıştır. Bu gelişim/değişimi anlamak için, İstanbul'da basit bir kronolojik Bizans eserleri gezisi yapmamız yeterlidir.

Bizans mimarisi, 1453 yılı sonrasında, 13.yüzyılda başlayan "son dönemini" de tamamlamıştır. Yaklaşık 5. yüzyılda başlatabileceğimiz ve yine yaklaşık 1000 yıl süren Bizans mimari dönemi içinde -yazımızın da konusu olan- dini yapılar başlangıcından itibaren aynı program çerçevesinde sürdürülmüştür. Kökeni "kapalı toplanma alanı" olan binaların bir versiyonu olan Bizans kiliselerinin temel uygulaması "bazilika"dır. 

Bazilika temel olarak, uzun ekseni "doğu-batı" yönlenmesi ile inşa edilmiş olan dikdörtgen bir plan şemasıdır. Bu dikdörtgenin; doğu yönü kütlenin dışına taşan ve "apsis" adı verilen bir yarım daire ile taşırılırken, batı yönü ise, "narteks" adı verilen ve çoğunlukla kapalı kütleden ayrı duran bir giriş holü konularak tamamlanmıştır.

Bina kütlesinin içindeki ibadet alanına "naos" denir. Ortodoks kiliselerinde naosun belirlenen bir yerinden kurulan "İkonastasis" duvarı ile salon apsisten ayrılır ve oluşan mekana "bema" adı verilir. Bema alanı, sadece ruhban grubun kullanabildiği kilise bölümüdür.

Kuzey-güney yönünde ise noas, sağa ve sola taşırılarak genişletilir. Bu oluşan her bir bölüme "nef" adı verilir. Daha geniş olan ve cemaatin ayinini yaptığı orta alana "orta nef" bunun iki yanındaki koridorlara da "yan nef" adı verilir. Çoğunlukla narteksin iki yanından, iklime bağlı olarak içeriden ya da dışarıdan kurulmuş merdivenler ile, yan neflerin üzerini kapatan ve kadınların kullanımına ayrılan "gynaikonitis" alanı ile kilisenin iç mekanları tamamlanır.

Düşey kesitte, bina nefleri seçilen üsluba göre biçimlendirilmiş sütunlar ve üst yükleri bu sütunlara aktaran kemer ya da tonozlardan oluşturulmuş bir statik sistemle taşınır. Genel olarak, iki ayrı kotta oluşturulan bir kırma çatı ile bina kapatılır. Orta nefin üstüne gelen çatı kütlesi, yükseltilir.

Kilise, binaya birleşik ya da ayrı olarak kurulan çan kulesi, ruhban personel için inşa edilen çevre binalar ve genellikle "ayazma" adı verilen bir su çeşmesi ile tamamlanır.

Bu genel mimari bilgilendirmenin ardından Taxiarchis Kilisesi'ni gezmeye başlayabiliriz. 

Taxiarchis Kilise 'sine Nasıl Gideriz?

İsmet Paşa Mahallesi, 
Maraşal Çakmak Caddesi, 11. Sokak, No.17, Ayvalık



















Taxiarchis Kilise Alanı

 

















Müze arazisi ve kullanımı
1.
Müze Girişi
2. Kilise
3. Müze Yönetimi
4. Çeşme
(Çizen :H.Kaan KÖKSAL, 2015)

Müze Girişi
Kilise avlusuna bugün Güney kapısından girilmektedir. Bazı kaynaklar[1] bu giriş kapısını: "... dört kat yükseklikte inşa edilmiş dört taraftan kemerleri bulunan ve küçük bir küresel kubbe tarafından örtülen heybetli bir çan kulesi bulunan anıtsal bir..." kule olarak tanımlamaktadır. Ve bu tanıma uygun bir çizimin de 1844 yılına ait olduğunu eklemektedir.[2]



(Fotoğraflar: H.Kaan KÖKSAL, 23.7.2014)
Kilise Binası
Yukarıda bilgi notunda belirttiğim gibi Taxiarchis Kilisesi üç nefli bir bazilikadır. Pagan dönem Roma kültünden devralındığı üzere her kilise "doğu-batı" aksında kurulur. Güneşin doğuş yönü kutsal yöndür ve apsis bu yönde inşa edilir. Ve ibadet doğuya yönelerek yapılır. Batı yönü ise kilise cemaatinin giriş yönüdür ve burada cemaati önce narteks karşılar. U biçimiyle nous'u çevreleyen narteks bir giriş holüdür ve Ayvalık gibi müsait iklimlerde kemerlerle taşıtılan bir revaktır. Burada narteksi avlu yönünde gri damarlı beyaz mermer sütunlar sınırlar. (soldan itibaren pahın bastığı iki sütun ile sağ pahın bastığı arka sütun, kullanılan mermer hakkında bilgi vermektedir.)

Sütun başlarına basarak başlayan kemerler saçak kotuna kadar düzgün kesme taşlarla örülmüş böylece binada görsel bir bütünlük yakalanmıştır.


(fotoğraflar: H.Kaan KÖKSAL, 23.7.2014)
Kilisenin taşıyıcı dış duvarları, düzgün kesimli, kesme sarmısak taşı bloklarla, yığma sistem olarak inşa edilmiştir. Cephe geçişlerinde, köşelere yaklaşırken, Ayvalık binalarında uygulanan duvar tipolojisinde çok yaygın karşılaşılmayan bir uygulama yapıldığı dikkati çeker. Kesme taş blokların derz geçişlerinde üç seramik parçadan oluşturulan kompozisyonlar yapılmıştır. Bu belki de; Lanis Kalfa'nın, Ayvalık'lı değil Midilli'li olabileceği ihtimalini göstermekte.

Cemaat kiliselerine, batı yönündeki üç kapıdan ortadakini kullanarak girmekteydi. Yan nef kapıları ise cemaatin dağılması sırasında kullanılmaktaydı. Burada dikkati çeken bir detay da, giriş kapıları üstünde belirgin olarak görülebilen ve yaklaşık kapının yanındaki pencerelerin üst kotuyla hizalı olan bir kemerin varlığıdır. Rölöve projelerini görmediğim için ısrarcı değilim ama, belki de kapı kemerinin üst kotu 1844'ten önce ya da 2013 restorasyonundan önce bu kotta idi.

(fotoğraf: H.Kaan KÖKSAL, 23.7.2014)
Şimdi, önce Taxiarchis Kilisesi'ne ait bir plan şemasını koyarak inceleyelim ve gezimizin bundan sonrasını oradaki lejanta göre sürdürelim. Okuyucudan ricam; mekanı doğru anlayabilmek için gezilerine müze giriş kapısı ile girilen bemadan başlamamaları, aşağıdaki sırayı takip etmeleridir.

1. Narteks | 2. Ana giriş | 3. Naos | 4. İkonastasis (duvarı) |
5. Bema | 6. Altar masası | 7. Yan kapı | 8. Kitaplık |
9. Ambon | 10. Despot koltuğu | 11. Gynaikonitis merdiveni

Naos'a Giriş

(fotoğraf: H.Kaan KÖKSAL, 23.7.2014)
Orta kapı duvar kalınlığından elde edilen bir alan rüzgarlık haline getirilmiştir. Kapı vitrayı, Ayvalık'ta yaygın görülen vitraylardan farklı olarak, diyagonal uygulanmıştır. Başka bir değiş ile orijinal kapı, sanırım sadece uygulanan kapıyı andırıyordu. Yine kullanılan hoş bir uygulama da daha fazla ışık almak için pencerelere yapılan abajürlerdir.

Burada duvar kalınlığını merak edenler için bir dizi ölçü vereyim. Bina alanı 22.00 x 12.75 mt. dir. Narteks ve üstündeki gynaikonitis; batı yönünde 5.00 mt. kuzey ve güney yönlerinde ise 2.25'şer mt. kütleden açılmıştır. (26.50 x 17.75 mt.) Bina iç alanı ise -çaplı olmakla birlikte- 20,60 x 11.20 mt. dir. (yani duvar kalınlıkları ortalama 70 cm.dir)

Naos'a Bakış
Yukarıda, 3 nefli bazilika plan şemasına sahip olduğunu belirttiğimiz kilisenin ibadet alanı olan naos, beşer sıra korint üslubu sütunla salonu 3'e bölmektedir.[3] Sütun serilerinin üzerine bastığı ve restorasyon sonrasında ahşap kaplanan basamak, aslında zeminden 15 cm yükseklikte mermer kaplamalı bir seki idi.[4] Ve yan neflerle orta nefi ayıran bir etki yaratmaktaydı. Bu platforma basan sütunların ortalarında, yaklaşık 20 cm çapında selvi ağacından taşıyıcı dikmeler bulunmaktadır. Bu taşıyıcı dikmelerin çevresine 3 x 1 cm boyutlarında bağdadi çıtaları yerleştirilerek sıvanmış ve ardından da yivler oluşturularak alçı sıvama ile sütunlar elde edilmiştir. Burada, Agios Triada Kilisesinde olduğu gibi sütun tabanından başlayan ve tüm sütun boyunca devam eden helezoidal sicim sarması yapılmamıştır.

Nefleri ayıran sekinin üzerine basan selvi ağacı kolonlar, 169 cm yüksekliğe kadar tuğla duvar ile çevrelenmiş, böylece bir "kaide" hissi verilmiştir. Sütun başlarına eklenen korent üslubu başlıkların oturabilmesi için de üst kotta bir tabla eklenmiş ve alçı başlıkların  sabitlenebilmesi için bu tablalara çiviler çakılmıştır. Son olarak sütunlar birbirlerine sıralı ve karşılıklı olarak da çapraz ahşap kemerlerle bağlanmıştır.[5]

Kuzey yönü birinci sütun. İyi bir fotoğrafçı olmadığım ve daha da kötüsü,
bu detayı gösteren camekanda "antireflekter" bir cam kullanmadıkları için
ne kadar çekim yaptıysam hep parlama oldu. Okurdan ricam; detayı gösteren 
elimdeki bu tek "işe yarar" fotoğrafla yetinmesidir.

(fotoğraflar: H.Kaan KÖKSAL, 23.7.2014)
Kuzey ve güney yönü ikinci sütunlarda alçıdan yapılmış ve cemaatin kullandığı incili bıraktıkları kitaplıklar yerleştirilmiştir. [şema lejandı 8]
Kuzey yönündeki kitaplığı gösteren bu fotoğraf, 
8 Temmuz 2014'teki AIMA konseri sırasında çekilmiştir.
Kuzey yönü üçüncü sütunda ambon yerleştirilmiştir. Ambon, ayini yöneten papazın, cemaate doğru yönelerek  vaazını verdiği kürsüdür [şema lejandı 9] ve genellikle uzun istikametin ortasındaki ya da yakınındaki sütuna yerleştirilir. Ambonun çokgen parabetinin her bir yüzeyinde; Matta, Markos, Luka ve Yuhanna incillerini yazarlarken resmedilmiştir.

(fotoğraf: H.Kaan KÖKSAL, 8.7.2014)
Despot[6] koltuğu, naosun güney sütunlarının dördüncüsüne dayanmakta ve ambonun çaprazında yer almaktadır. [şema lejandı 10]. Mermer tahtın kolları kuğu biçiminde yapılmıştır.

(fotoğraf: H.Kaan KÖKSAL, 23.7.2014)
Despot koltuğunun restorasyondan önceki durumu.
(alıntı: www.ayvalikda.com)
Naosun Doğu Sınırı: İkonastasis
Naos ile bema arasını ayıran ikonastasis, altıncı sıra sütunları içine alacak şekilde tuğladan yapılmış, üzeri alçı ile sıvanmıştır. İkonastasisin merkezinde ve daire biçiminde bir cumbanın altından, bema alanına geçmeyi sağlayan kemerli bir kapı bulunmaktadır [şema lejandı 4]. Bema alanı ile naos arasındaki kot farkı nedeniyle, kapı yırtığı hizasında zarif dairesel form verilmiş, mermerden, ikisi ikonastasis boyunca paralel devam eden üç basamak konulmuştur.



(fotoğraflar: H.Kaan KÖKSAL, 23.7.2014)
Son Bölüm Bema...
Papazların ve kilise kadrolarının kullandığı, kutsal kilise emanetlerinin, Ortodoks cemaatin evlenme, vaftiz ve ölüm bilgilerinin tutulduğu defterlerin saklandığı apsisler ile sonlanan bölümdür [şema lejandı 5]. Bemaya, güney cephesinde bir giriş kapısı ile girilir [şema lejandı 7].  Bugün müze giriş kapısı olarak kullanılmaktadır. Duvarlarında bulunan nişler dışında son derece sadedir. Bemada ayrıca, orta apsis önünde mermer bir altar masası vardır [şema lejandı 6].



(fotoğraflar: H.Kaan KÖKSAL, 23.7.2014)
Kadınlar Mahfili (Gynaikonitis)
Kilisenin güney cephesinden ahşap, kuzey cephesinden ise küçük bir çan kulesi ile tamamlanan kagir merdivenlerle gynaikonitise çıkılır. Ortodoks ibadethanelerinde kadınlar bu alanda ayine eşlik edebilirler. Narteksin üzerini örten ve "U" biçiminde olan bir alandır.

Bu güney merdiveni konusunda da ciddi şüphelerim var. Öncelikle bina cephe anlayışındaki boşluk doluluk oranlarıyla alakası yok ve sonradan eklendiğini sandığım Kato Panagia (Hayrettin Paşa Camii) merdiveni ile aynı akılla düşünülmüş. Büyük olasılıkla rölöve çalışmaları sırasında buna benzer bir üst kata çıkış merdiveni vardı. Ve bu merdiven yine büyük bir olasılıkla TEKEL deposu döneminde binaya eklendi. Zira kuzey merdiveni genişlik ve çıkış kolu bakımından yük taşımaya elverişli olmadığı için bu merdiven yapılmış olabilir. TEKEL deposu dönemine ait bulabildiğim iki eski resimde de en azından el gücüyle yük taşıyan bir vinç de gözükmemekte.

Bu şüphem ve varsayımlardan yola çıkarak, gynaikonitise kuzey cephesindeki merdiven eviyle ulaşılmaktaydı. Bu düşüncemi, arazinin kuzey doğu ucundaki istinat duvarı önü merdivenleri ve orada bulunan sonradan kapatılmış kapı güçlendirmekte. Arazinin de bir önceki bölümde açıkladığım gibi kuzeye doğru devam ettiği düşünülürse (bu tezimi güçlendiren en temel veri, mevcut imar adası numarası), o zaman kadınların kiliseye girişleri sadece kuzey merdiven evinden olmaktaydı.

Buna bağlı olarak ikinci tezim de, kilisenin "abidevi çan kulesi" aktarımının doğru olmadığı, bu kuzey girişi üstündeki ufak kubbe altının çan evi olduğudur. Girişte de bahsettiğim üzere, bugün için açıklayamayacağım kaynak fotoğraf, buraya ait olduğu söylenen ve resmedilen çan kulesinin bir başka kilisede olduğunu göstermekte. Kuzey merdiven evine ve o eklentinin yakın çevresine ait çektiğim bir kaç fotoğrafı aşağıda vererek ve tabi bu düşüncelerimi ileride tekrar tartışmak üzere konuyu burada kapatalım...





(fotoğraflar: H.Kaan KÖKSAL, 2.7.2014)
Evet, en "sıra zekalı" bahane olan, "tadilat var çıkamazsınız" duvarını aşamadığım için bu alandan fotoğraf çekemedim. Bu alanı çok güzel gösteren aşağıdaki iki fotoğrafı Çiler ÇAVUŞOĞLU'nun çalışmasından aldım.[7]




Son Olarak Müştemilatlar ve Çeşme
Kilise avlusunun güney kanadında bugün müze yönetim binası olarak kullanılan binalar, büyük olasılıkla 1844 sonrasında yapılmış müştemilatlardı. 



(fotoğraflar: H.Kaan KÖKSAL, 2.7.2014)
Sıra, buraya kadar bıkmadan gelen okura bir ödül vermeye geldi... Bu ödül, üç boyutlu çekimler yapan ve bunlarla sanal geziler hazırlayan bir firmanın web sayfası üzerinden Taxiarchis Kilisesini gezmek... Sunuma başlarken yapılan bilgilendirme anonsundaki "tarih hatasını" ihmal ederseniz mükemmel bir gezi olacak size... Geziyi başlatmak için lütfen tıklayın...

Kiliseye ait bu yazı dizisinde bir çok eksik olduğunu ve bunların başında ikonalar hakkında bilgilerin geldiğinin farkındayım. Bu alanda hiç bir uzmanlığım olmadığı ve yukarıda da değinmiştim çok kötü fotoğraflar çektiğim için, umarım sevgili dostum Selçuk sanat tarihi bilgisini ve sevgili dostum Nazım da usta fotoğraf sanatçılığını beni kırmazlar ve esirgemezler ise, birlikte hazırlayacağımız bölüm üçü de umarım yakında yayına alırım.

Dostluk ve saygılarımla,

----
DİPNOTLAR

ELENI, Mitsakou, Ayvalık (Cydoniae), Church of the Taxiarchs, http://www.ehw.gr/l.aspx?id=7115, [Ayvalık Dökümantasyonu Arşiv No. 00085, Arşiv Türü: pdf]

2 Bir önceki bölümde, bu çizim meselesine dair "şüphemi" bildiren bir "şerh" koymuştum. Bugün için bu "şerhime" dair yazabileceğim tek kanıt, bir kaç gün sonra yayına alacağım Kato Panagia Kilisesi (bugün: Hayrettin Paşa Camii) yazımda da vereceğim bir çizimdir. Hemen hemen belirtilen tarihle aynı zamanlı olan o çizim, bir "şema" niteliğindedir ve dolayısı ile o tarihten kalan kapsamlı bir mimari proje olabileceği şüpheli bir ihtimaldir. Ve yine ki; 1844 kitabesine göre kilise onarımını yapan Lanis Kalfa'dır ve ondan da bir mimari proje yapmasını beklemek, o yüz yıl için  çok fazladır.

Ayrıca bugün için kaynağımı açıklayamayacağım, ama çok yakında fotoğraf sahibinin yayınında göreceğimiz üzere, o "çan kulesi" çizimine uygun olan kilise Taxiarchis değildir.

3 Aslında her aksta altışar sütun bulunmaktadır. Altıncı sütun ikonastasis duvarı içinde gizlenmiştir.

4 UÇAR, Hatice, "Taksiarhis Kilisesi’nin Mimari Özellikleri", (Ege Mimarlık, İzmir), 2013,  s.61,    [Ayvalık Dökümantasyonu Arşiv No. 00035, Arşiv Türü: pdf]

5 Ayvalık kiliselerindeki ahşap konstrüksiyon teknikleri üzerine hazırlanmış oldukça doyurucu bir çalışmayı incelemek için bkz. GÜNEY, Yasemin; UÇAR, Hatice, "XIX. YÜZYIL AYVALIK KİLİSELERİNDE AHŞAP KONSTRÜKSİYON TEKNİKLERİ", (Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, Erzurum), 2010, s.165-183, [Ayvalık Dökümantasyonu Arşiv No. 00040, Arşiv Türü: pdf]

6 Despot (erkek: δεσπότης, despotēs, kadın: δέσποινα, despoina), yaklaşık olarak "efendi" (ing: lord) anlamına gelen Yunanca sözcüktür. XII. yüzyıldan itibaren Bizans sarayına mensup kişiler içindeki en yüksek makamın karşılığı olarak kullanılmaya başladı. XIX. yüzyıldan itibaren anlam kayması yaşayarak "tiran, baskıcı" kişilere ya da uygulamalara verilen isme dönüştü. 

Burada bahse konu olan despot ise; günlük Yunanca'da, piskoposu tanımlamak için kullanılan sözcüktür.

7 ÇAVUŞOĞLU, Çiler. "AYVALIK TAKSİARHİS KİLİSESİ ÜZERİNE BİR DENEME ", [Ayvalık Dökümantasyonu Arşiv No. 00329, Arşiv Türü: pdf]

8 Mayıs 2015 Cuma

TAXIARCHIS MAHALLESİ ve KİLİSESİ'ne GEZİ - I

 

Bilindiği üzere, Ayvalık şehrinin kurulması değil belki ama tanınması, ortaya çıkması 18. yüzyılın son çeyreğinde oldu. Midilli Adası'na göre daha fazla tarımsal ve mekansal olanak içeren Ayvalık, kısa bir süre içinde çok sayıda göçmen çekmeye başladı. G.Sakkari bu göç dalgasında, korsan saldırılarının da payından bahseder.

Şehrin gelişimi, büyük olasılıkla iki odakta ve aynı anda sürdü. Bunlardan ilki, 15. yüzyıldan bu yana yerleşim olduğu savunulan ve bugün İlk Kurşun Tepesi adı verilmiş, Prophiti Ilyas Tepesi'nin (Προφητης Ηλιας = İlyas Peygamber) veya Koryfi Trifylli (Κορυφή Τριφύλλι = Yonca Tepesi ??,çevirisinden emin değilim) -veya mübadele sonrası verilen adla Kurufitilya'nın- o günkü kıyı çizgisinden başlayan yerleşmeydi.

Diğeri ise; Demetrakellis'nin çiftliğine yakın bir mahalle olarak kurulduğunu düşündüğüm ve Aşağı Mahalle (Κάτω Χώρα, Káto̱ Hó̱ra) denilen Kato Panagia (Κάτω Παναγία, bugün ki Hayrettin Paşa) Mahallesiydi.













Bu iki mahallenin birlikte oluştuğuna dair okuduğum net bir metin olmasa da varsayımım: Taxiarchis ve Kato Panagia kiliselerinin mimari üslup, malzeme ve plan benzerlikleri ile iki kilise kompleksinde de benzer yapı bileşenlerinin bulunmasından yola çıkarak, "dönemdaş" olduklarıdır. Agios Triada Kilisesinin mimari tarzı bu iki kilise ile aynı olsa da, Agios Triada Mahallesi 19. yüzyılın sonlarında kuruldu.

Kurulduğu zaman "Yukarı Şehir" (Άνω Χώρα, Áno̱ Hó̱ra) de denilen ve bugünkü adı İsmet Paşa Mahallesi olan Taxiarchis Mahallesi, XVII.yüzyıl sonlarında Midilli kıyılarından göç edenler tarafından iskan edildi. Müslümanların, mahallenin geçmişinde yaşamış oldukları net olarak bilinmese de, sayıları yüzü geçen Müslüman kökenli de bu mahallede Rum-Ortodokslar'la birlikte yaşadı. Kısa süre içinde kent merkezi konumunu alan mahalle, 18. yüzyıl sonlarından başlayarak, bölgede mümessillik açan Avrupa devletlerinin konsolosluklarına ve belki de bankalarına da ev sahipliği yaptı.


Taxiarchis Kilisesi ve Yapılar Grubu
Adını Başmelek Cebrail (Michael, Gabriel)'den alan Taxiarchis (Ταξιάρχης, Taxiárchi̱s) kilisesi ve ona bağlı yapılar grubundan günümüze; batı girişi kapısı olarak kullanılan çan kulesinin kaidesi, kilise binası, müştemilatı ve Mareşal Çakmak Caddesi 9. Sokak'ta bulunan çeşmesi ulaşmıştır sadece.















Müze arazisi ve bugünkü kullanımı
1. Müze Girişi | 2. Kilise | 3. Müze Yönetimi | 4. Çeşme
(Çizen :H.Kaan KÖKSAL, 2015)


İbadete kapalı olan Taxiarchis bugün, müze olarak işlev vermekte ve ayrıca belli periyota bağlı olmaksızın Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi katılımcıları tarafından verilen klasik müzik konserlerine ev sahipliği yapmaktadır.

Müze içinde bulunan bilgi levhasına göre, 15. yüzyılda bu alanda küçük bir kilise bulunmaktaydı. (Bu bilgiye dair somut belgeyi edinemediğim için, yukarıdaki mahallenin kuruluşu bilgisine eklemedim. Ancak tutarlı bir belgeye dayanıyorsa bu bilgi, o zaman Ayvalık'ta kurulan "ilk mahalle" varsayımımız kesinleşecektir.) Kilise 1753 tarihinde kubbeli ve iki katlı bir bazilika olarak yeniden inşa edildi.



















20 N III pafta, 459 ada, 10-11 parsel olarak işlenmiş imar planı 
(alıntı: Çavuşoğlu, sf.15)

Bugünkü imar planına işlenmiş 459 numaralı ada incelendiğinde, kuzey yönüne doğru devam eden alan ve şu an konaklama işlevli binanın da kilise arazisine ait olabileceği düşünülebilir. O zaman, Yetimlerin Aziz Meryemi Kilisesi (Παναγίας τον Ορφανών) avlusunda olduğu gibi, okul yapılarının ve bu tür merkezi Ortodoks ibadethanelerde karşılaşılan, rahipler ve kilise görevlileri için yapılmış rahat odalardan oluşan idari binalarının da arazinin o bölgesinde inşa edildiği söylenebilir.

Araziye dair bir başka bilgi de kilise arazisinin zemin kotu konusudur. Bazı Yunan internet sitelerinde, 1844 yılında bina yeniden yapılırken hazırlanan projelerden bahsedilmekte (ki bu tartışılacak bir konudur) ve arazinin, önceki binanın bahçe duvarları koduna kadar yükseltildiği yazılmaktadır. Son restorasyon çalışmaları öncesinde bir zemin sondajı oldu mu öğrenemedim. Şayet oldu ve zemin doldurma işlemi yapıldığına dair bulgular elde edildiyse bir şey söyleyemem ama, doğal arazi yapısına bakıldığında doldurmadan çok, malzeme de elde edebilmek için hafriyat yapıldığı söylenebilir.

Mimar Psarros'a göre; Ayvalık kiliseleri Yunanistan ana karasındaki "Aeolian" kiliselerle benzerlik taşımakta ve onların buradaki yerel olanaklarla sürdürülmesi olmakla beraber, buradaki kilise mimarisinde uygulanan çatı örtülerinin karakteristik bir özgünlüğü de vardır. Bina yapım teknikleri ise, doğu ve kuzey Ege'de yaygın olarak uygulanan geleneksel tekniklerdir.

Bina, merkez mahallenin kilisesi olduğu için dekorasyonunda da çok çarpıcı ve lüks olması istenmiş, frescoların (fresk) yaptırılması için de yerli ve yabancı seçkin ressamlara iş verilmişti. Sakkaris, Kydoniae Tarihi kitabında; "Bunlar arasında Ayvalık'a gelen Agrafiotai ressamları vardı." demektedir. (sf.245-246) Agrafiotai üzerine çok araştırma yaptım ancak sonuca ulaşamadım. Agrafi (άγραφη) "yazısız, yazı yazamayan" anlamlarına gelmekte. -otai (οται, gram) ise anlamı pekiştirmemekte. Yani çok zorlama bir yorumla: "mikron özeninde işler yapan" gibi bir mana çıkartmaktayım. Ama bu mana da bana doğru gelmemekte. Bu nedenle, bu konu hakkında bilgi sahibi olan okurdan yararlanmayı çok isterim.


Kilisenin batı cephesinde (giriş) bulunan mermer kitabeye göre, tadilat ya da yıkıp yeniden yapım işi 5 Mayıs 1844 tarihinde tamamlanmıştır. Metni çözmek için çok uğraştım ancak şu ana kadar anlamlı bir sonuç üretemedim. Ama anladığım kadarıyla binanın yapımını Lanis Kalfa, 5 Mayıs 1844'te gerçekleştirmiş. Yine anladığım kadarıyla kitabe şu şekilde:

ΠΡΩ ΤΟ ΠΑΙΣ
ΤΟΡωΝ. ΜΑΣ
ΒΟΓΑΝΚΙ (????)
ΛΑΝΙσ ΚΑΛΦΑΣ
ΜιΤιΛΗΝΓΟ (????)
1844
Μαιου 5

Bina, mübadele sonrasında diğer kiliselerden farklı olarak camiye çevrilmedi ve bir süre boş kaldı. ... Ben bu yazıyı hazırlarken bu paragrafı şu şekilde sürdürüyordum: "Daha sonra TEKEL Tütün Deposu olarak kullanıldı. Bu kullanım döneminde yapılan eklemeler sonucunda bina mimari özelliklerini kaybetti." Yazıyı okuma nezaketi gösteren sevgili komşum Suat Bey (KAÇAK), hemen bina hakkındaki yanlış bilgilendirmeyi düzelterek şöyle bir mesaj attı:
"Kaan kardesim hazirlamis oldugun taksiryanis kilisesi yazisi mukemmel yalniz tutun deposu olarak kullanildigini bahsetmen yanlis olabilir orasi tekel olarak bakkalara raki bira sigara dagitim yeri olarak kullanildi bilginize"
Üstü çizili satırı onun iletisi ile değiştiriyor ve kendisine çok teşekkür ediyorum.

Bugünkü alanı içinde kalan bileşenleri ile birlikte kilise, GEEAYK'nın 12.4.1980 gün ve 11962 sayılı karar ile anıt bina olarak koruma altına alındı.


Tekel içki sigara deposu olarak kullanıldığı günlerde binaya çok fazla eklenti yapıldı. (Utanıyorum ama, bu fotoğrafın sahibini not almamışım. Kendisinden özür diliyorum.)

2012 yılında hazırlanan projelere göre restore edilmeye başlandı. Boyut Grup firması tarafından yüklenilen restorasyon işi 3.1 milyon TL'na mal oldu. Çalışmalar sırasında bulunan, "Pantokrator İsa"[1] adlı ikona ile birlikte 9 aziz ikonası Ayvalık'tan alınarak Ayasofya Müzesine gönderildi. (Bu konuda kesin olmayan bir başka bilgi de, bu ikonaların Bursa Müzesi depolarında olduğudur.) Restorasyon işini alt yüklenici olarak Art Restorasyon Firması'na hizmet veren; marangozluk işlerini usta Uygun SUER, taşçılık işlerini usta Hüseyin TANIŞIR ve boya işlerini de usta Paşa ÖZDEMİR'e bağlı ekipler yürüttü. Ayrıca Balıkesir Üniversitesi'de çalışmalara katkı verdi. (Sanırım şantiye şefi mimar Birol KOŞVAR)

8 Temmuz 2014 günü düzenlenen AIMA Konserine katılan bir bayan viyolonsel sanatçısı prova yaparken. (fotoğraf: H.Kaan KÖKSAL, 2014)

11 temmuz 2013 tarinde ziyarete açılan ve bugün müze olarak kullanılan bina, aynı zamanda Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi (AIMA) tarafından düzenlenen "masterclass" kamplarına katılan müzisyenlerin verdiği 3-4 gün süren etkinliklere de ev sahipliği yapmakta. Türkiye'nin ve dünyanın değişik müzik okullarından gelen öğrenciler burada verdikleri nitelikli konserlerine yoğun bir ilgi de olmakta.

7 Temmuz 2014 konserini, Umut'un bulduğu biletle ve ancak en arkadan izleyebilmiştim. Peki, Umut kim? birazdan... (Fotoğraf: H.Kaan KÖKSAL, 2014)

Beklediğimden fazla uzadı bu blog. O nedenle Kilisenin mimarisi üzerine yazacaklarımı ve geziyi yarına bırakıyorum. Okur, blog yazarının şimdi yapacağı "kaprisi" bağışlarsa bir de video paylaşmak istiyorum. Belki de şu ana kadar harcadığınız zamanı bu telafi edecek kim bilir...

İzleyeceğiniz video; 18 Eylül 2014 tarihinde, AIMA masterclass'ına katılan yeğenim viyolonsel öğrencisi Umut SAĞLAM'ın, Taxiarchis'de verdikleri konserin sonunda ve istek üzerine, viyolonsel ile çaldığı "hard rock" parçasıdır.


-----

DİPNOTLAR


[1] İsa'nın sol elinde kutsal kitabı tutarken, sağ eliyle de takdis işareti yaparak resmedilmiş tasvirleridir. Bu sahne ile, İsa’nın yüceliğini ve tanrısallığı anlatmakta ve “Kainatın Efendisi" olarak vurgulanmaktadır.