bu çalışma 1 Şubat 2022'de Gömeç Belediyesi'ne gönderilmiştir.
TARTIŞMAYA BAŞLARKEN...
Bizde, -aslında bizi andıran bir çok toplumda- ortak bir sorun var: “gerçekler” meselesine “mesafe” koymak. Gerçekler, bu toplumlarda eksikliği hiç de önemli olmayan, hatta “olmasa da olur” bir durum. Onun yerine “ikame edilen”, yaşanan reel alemden de onun fizik yasalarından da arındırılmış: rivayetler, söylenceler, gazavâtnâmeler -hadi diyelim ki- menkıbeler, bu toplumlar tarafından daha çok sevilmekte. Bu efsaneler eşliğinde şehirler kendini anlatmaya çalışmakta.
Kerameti kendinden menkul kişilerce uydurulan ve adına “yerel tarih araştırması” dedikleri, ama aslında, “kahvehane mavrasından” biraz ileride olan, tumturaklı metinler ile şehirler kendilerini anlatmaya çabalıyor. Öyle ki; “her yer kocaları ölmüş analarla doluydu” (Anadolu), “keçiler buradan düşüp, ölüp, kırılırdı” (Keçikıran) türünden yazılmış, -sözde- “toponomik çalışmalar” ile: yaklaşık 12.000 yıldan daha fazla zamandır, üzerinde insanların yerleşik yaşadığı bu güzel toprakların neredeyse tüm şehirleri bu fantastik öykülerle kendisini anlatıyor.
Bu -sözde- “toponomik çalışmalar” meselesi önemli. Zira Türkçeden başka dil bilmeyen bir çok kişi, ikincil kaynaklar üzerinden ve ancak konuştukları Türkçenin kendilerindeki sözcük hazinesi kadar genişlikte bir şeyler söylemeye çalışıyor ve insanlar, bunları “tarihi kitap” olarak kabul edip okuyor.
Bu çok tehlikeli bir durumdur. Türkçenin Anadolu'daki hakimiyeti XI. Yüzyıldan sonra başlar -ki devletin Arapça olan resmi dili ile düşünüldüğünde, bu da tartışmalıdır- ve bu topraklarda yaşayanlar, yaşadıkları yerlere konuştukları dillerle: Helence, Ermenice ve hatta Latince dilleriyle adlar vermişlerdir. Kaldı ki Anadolu şehirlerinin büyük bölümü “göçmen geçişi” ya da “tüccar kafileleri geçişi” roatalarıdır. Bu güzergahların kaotik trafiğinden kaynaklı, bir dilin “saf kalmasından” da bahsedilemez. Bir de, Hitit çağında Anadolu'da en uzun süre konuşulan kadim Luvi dilini ekleyince, bu topraklarda “toponomik çalışma” yapmanın zorluğu ortadadır.
Zeki Arıkan'ın, Gömeç Sempozyumu kitabında vurguladığı gibi (s.17), ülkemizdeki “yerel tarih” alanındaki çalışmalar, Cumhuriyet ile birlikte Halkevlerinin tarih, edebiyat ve müzecilik kolları tarafından başlatıldı. Bu çalışmalar yerel sicil kayıtlarına dayanan tarih araştırmaları ve yerel halkla yapılan söyleşilere dayanan folklor (halkbilim) çalışmaları olarak gerçekleştirildi. Çalışmalar, yerel Halkevi dergilerinde yayımlandı ve bu metodun yayılması konusunda çok yararlı oldu.
Ömer Lütfi Barkam, Halil İnalcık, Mustafa Aktağ gibi tarihçilerin yerel defterler üzerinden yürüttüğü çalışmalar ve Stefanos Yerasimos ve Suraiya Faroqhi gibi başka displinlerden gelmiş tarihçilerin, “yerel tarih” alanında yaptığı araştırmalar oldukça önemli eserler verdi.
Annales Okulu çevresinin etkisiyle değerlenen yerel tarih çalışmaları; şehir tarihi, sözlü tarih, sınıf tarihi gibi çok fazla alt alanın “hemhal olmuş” biçimi olarak karşımızda durmaktadır bugün kendine has metodolojisi ve sınırlılıkları ile çok yararlı bilgilerin gün yüzüne çıkmasına da öncülük etmektedir.
Geçen yüzyılın başından itibaren, tarihin iktidar katında yazılmış evraklardan ibaret olamayacağı, gündelik hayatın bugüne gelişte önemli ve hatta belirleyici bir yeri olduğu, bu gündelik hayatın da aslında şehir denilen bir mekanda geçtiği ve nihayet o mekandaki çatışma ya da uzlaşmaların tarih dediğimiz olguyu ortaya çıkarttığını savunanların sayısı giderek arttı.
Henri Lefebvre, David Harvey, Manuel Castells, Edward Soja, Michael Foucault, Doreen Massey, Martina Löw ve John Urry gibi değişik disiplinlerden çok sayıda düşünürün başını çektiği, şehri merkeze alan yaklaşım yüzyılın ikinci yarısında genel kabul gören bir tarih alanını, şehir tarihçiliği alanını yarattı. Sutchliffe, “tarihçilerin 1960’larda en anlamlı araştırma birimi olarak şehri keşfettiklerini” yazar bir makalesinde (Sutchliffe: 1984, s.125) ve Uğur bu belirlemeye şöyle bir ek yapar: “şehirler dönüşümlere sadece şahit olan değil aksine onları etkileyen ve yön veren birer güçtür” (Uğur: 2005, s.10).
Özetle şehir:karmaşık ve çoğu zaman çatışmalı kararlar ardından cisme dönüşmüş bir coğrafi mekandır. Bu coğrafi mekanı minhani eğrilerinden ibaret ölçekli bir teknik resimden farklı ve daha önemli kılan, onun, çok sayıda iktisadi - siyasi - sosyolojik ve ideolojik çatışmalar/uzlaşmalar ardından ortaya çıkmış ünitelerden oluşmasıdır. Her ünite ilk bakışta; binalardan, çeşmelerden, yollardan, meydanlardan, ve mesire peyzajlarından ibaretmiş gibi algılansa da aslında, iyi irdelendiğinde, bunları sağlayan beşeri ilişkiler ortaya çıkar.Yüzyılın başında düşünürlerin ve 60'lardan itibaren de tarihçilerin keşfettikleri şehir üzerine yapılan şehir tarihi çalışmaları: aslında birbirinden “bağımsız” ve “çok sayıda alakasız” parçacığı bir araya getirme faaliyetidir. Bu anlamda, bir şehir tarihi araştırmacısı için incelenen bir bina, yalnızca bir inşa sürecinden ibaret değildir. O, incelediği binanın bitişik parseliyle, bulunduğu sokakla, konumlandığı mahalleyle ve o mahallenin şehrin diğer bir bölümü ya da tümüyle olan teması/temasları ile de ilgilenmek zorundadır.
(resim.01) 8 Mayıs 1915 tarihinde Gömeç Postanesinden geçen
bir mektubun mührü (kaynak: www.balkanphila.com)
GÖMEÇ YEREL TARİH ÇALIŞMALARI İÇİN
HAZIRLANACAK PROGRAMA DAİR NOTLAR
"Gömeç okumalarından alınmış notlar"
GÖMEÇ YEREL TARİH ÇALIŞMALARI İÇİN
HAZIRLANACAK PROGRAMA DAİR BAŞLIKLAR
1. GÖMEÇ1 KONULU BELGELERİN BELİRLENMESİ, DİZİNLENMESİ ve DERMESİ
1.1. Gömeç Bibliyografyasının Hazırlanması
1.2. Osmanlı Arşiv Belgeleri Dizininin Hazırlanması
1.3. Cumhuriyet Arşivi Belgelerinin Hazırlanması
1.4. Yerel Gazeteler Dizinlemesi (Balıkesir, Burhaniye, Ayvalık, Edremit gazeteleri)
1.5. Belediye Meclis Kararlarının vb. Belgelerinin Derlenmesi
1.6. Ticaret Odası, Ziraat Odası vb Belgelerinin Derlenmesi
1.7. Veri tabanının ve internet ortamından erişim arayüzlerinin Hazırlanması
1.8. Basılı yayın haline getirilmesi
1.9. Gömeç Dermesinin Oluşturulması
2. GÖMEÇ ŞEHİR ATLASININ DERLENMESİ
2.1. Tarihi Kültürel Miras Envanterinin Hazırlanması
2.2. Tabiat Mirası Envanterinin Hazırlanması
2.3. Kültür Envanterine Alınmış Yapıların Belgelenmesi
2.4. Tabiat Envanterine Alınmış Nesnelerin/Yerlerin Belgelenmesi
2.5. Veri tabanının ve internet ortamından erişim arayüzlerinin Hazırlanması
2.6. Kültürel Mirası Tanıtacak Tabloların ve Karekod Uygulamasının Hazırlanması
2.7. Mobil Gömeç Aplikasyonunun Yazılması
2.8. Kültür Turizmi Şehir Haritasının (gezi rotaları) Hazırlanması
2.9. Kültür Turizmi Kitapçığının Hazırlanması
3. SÖZLÜ TARİH ATÖLYELERİNİN KURULMASI
3.1. GİDEN MÜBADİLLER
3.1.1. Mübadele Öncesi Tutulmuş Kayıtların Edinilmesi ve Tercümesi
3.1.2. Mübadele İle Giden (3. ya da 4. kuşak) Temsilcilerinin Belirlenmesi
3.1.3. Giden Mübadillerin Kalan Kültürel Mirasının Belirlenmesi
3.1.4. Veri tabanının ve internet ortamından erişim arayüzlerinin Hazırlanması
3.2. GELEN MÜBADİLLER
3.2.1. Gelen Mübadil Kayıtlarının Derlenmesi
3.2.2. Mübadele İle Gelen (3. ya da 4. kuşak) Temsilcilerinin Belirlenmesi
3.2.3. Mübadil Temsilcilerindeki Bilgilerin Kayıt Altına Alınması
3.2.4. Veri tabanının ve internet ortamından erişim arayüzlerinin Hazırlanması
3.3. GELEN MUHACİRLER ya da GAYRI MÜBADİLLER
3.2.'nin benzeridir
3.4. CUMHURİYET SONRASI GELEN GÖMEÇLİLER
3.4.1. Bu Kapsamdaki Kişilerin Belirlenmesi
3.4.2. Temsilcilerindeki Bilgilerin Kayıt Altına Alınması
3.4.3. Veri tabanının ve internet ortamından erişim arayüzlerinin Hazırlanması
3.5. ULUSAL SAVAŞ ve AYVALIK CEPHESİ
3.5.1. Bu Kapsamdaki Kişilerin Belirlenmesi
3.5.2. Temsilcilerindeki Bilgilerin Kayıt Altına Alınması
3.5.3. Veri tabanının ve internet ortamından erişim arayüzlerinin Hazırlanması
3.6. GÖMEÇ KÖYLERİ
3.6.1. Bu Kapsamdaki Kişilerin Belirlenmesi
3.6.2. Temsilcilerindeki Bilgilerin Kayıt Altına Alınması
3.6.3. Veri tabanının ve internet ortamından erişim arayüzlerinin Hazırlanması
3.7. YAZLIKÇILAR
3.7.1. Bu Kapsamdaki Kişilerin Belirlenmesi
3.7.2. Temsilcilerindeki Bilgilerin Kayıt Altına Alınması
3.7.3. Veri tabanının ve internet ortamından erişim arayüzlerinin Hazırlanması
4. GÖMEÇ BİANELi (iki yılda bir düzenlenecek çalıştay)
2023 yılı hedeflenerek başlanmalıdır ve ilk başlık MÜBADELENİN 100. YILI olmalıdır.
...