11 Ağustos 2015 Salı

1964 - Duvarların Ötesi

Yönetmen : Orhan Elmas
Senaryo : Turgut Özakman (öykü)
               Orhan Elmas
              Vedat Türkali
Yapımcı : Tanju Gürsu
Stüdyo : Anıt Film
Müzik : Nedim Otyam
Yapım : Anıt Film
Laboratuvar : Acar Film
Afiş Basım
Tür         : Dram, Polisiye
Film         : Siyah-Beyaz
Süre : 72 dakika
IMDB Puanı : 6.8/10 (9.0/10)

Filmin Geçtiği Mekanlar
    - Atatürk Bulvarı
    - Talat Paşa Caddesi
    - Avcılar kahvesi
    - Makarna fabrikaları ve içi
    - Sakarya Mahallesi


Oyuncular:
   Tanju Gürsu - (Erdoğan/Mektepli)
    Belgin Doruk - (Gül Targan)
    Erol Taş - (Babaç)
    Özden Çelik - (Kemal)
    Hayati Hamzaoğlu - (Sadık/Halıcı)
    Danyal Topatan - (Dede)
    Hasan Ceylan - (Ayı Mehmet)
    Feridun Çölgeçen- (Rahmi Targan)
    Atıf Kaptan - (Patron)
    Ali Şen - (Güpçüoğlu)
    Orhan Kaptan - (Sezai)
    Osman Türkoğlu - (Komiser)
    T. Fikret Uçak - (Rıdvan)
    Ersun Kazançel - (İpsiz)
    Özdemir Akın - (Kaymak)
    Reha Yurdakul - (Kaymakam)
    Alaattin Altınok - (Gazeteci)
    Ahmet Turgutlu - (Resul)
Konu
Atatürk Bulvarı daha genişletilmemiş. Tariş'in karşısında bulunan "avcılar kulübü".


Talat Paşa Caddesi sanırım. Kamera, Assos'da uyuma kararı veren beş kaçağı tek tek bize tanıtır ve harabelere açısını değiştirip kararır. Ardından bir kepenk açılır ve bu sokak görüntüsü ile Ayvalık'a geçiş yapılır. Mükemmel...


Ayaklı "gazete" İpsiz, kahvehanesini açmış çay dağıtıyor.





Bu filmin varlığını sayın Nazlı Çakın sayesinde öğrendim. Hem bu kataloglamaya bu filmi eklememe yardımcı olduğu ve hem de bu "mükemmel" filmi izlememi sağladığı için kendisine tekrar tekrar teşekkür ediyorum.

Film nasıl kötü olabilir ki? 
Turgut Özakman'ın senaryosunu yazdığı tiyatro eseri, Vedat Türkali'nin eli değerek sinemaya uyarlanmış. Müziklerini geçen gün kaybettiğimiz Fikret Otyan'ın ağabeyi Nedim Vasıf Otyam'ın yaptığı, her bir sahnesi fotoğraf karesi misali işlenmiş bir "kötü adamlar filmi" nasıl kötü olabilir ki?

Mutlu sonsuz, yapmacık nezaketten uzak, kaba, ama gerektiği yerlerde (kimi zaman gereksiz yerlerde) mizahı kullanmış bir film. Bugüne kadar izlemediğime çok üzüldüğüm bir film.

Belki de bir "Ayvalık belgeseli"... O anıtsal üç fabrikanın odak olduğu mükemmel bir belgesel. Hele o fabrikanın penceresinden kaydedilen Sakarya Mahallesi... Mükemmel... Mükemmel... 

Halk oyunları sahnesindeki uyduruk koreografiyi görmezden gelirsek, o develer ile yapılan kent içi taşımacılık ile şehrin değişik yerlerinde kurulmuş kahvehaneler ile hakikatten ortaya bir Ayvalık belgeseli çıkmış.

Film; beş mahkumun Burhaniye hapishanesinden kaçışları sahnesi ile başlar. Çok çarpıcı kaçış sahnesinin ardından mahkumlar Assos'a giderler ve harabelerde durum değerlendirmesi yaparlar. Ve eroinci Dede'nin ekibince tedarik edilmiş olanaklarla Ayvalık'a gelirler. Burada jandarmalar tarafından yerleri belirlenir ve şehrin dar sokaklarında kovalamaca başlar. Derken Eczacı Rahmi Bey'in kızı tiyatro oyuncusu Gül'ü kaçırarak Güpçüoğlu'nun deposuna saklanırlar (BoraJet tarafından kiralanarak otele dönüştürüleceği söylenen -tabi komşusu olan bina gibi bir oldu bitti ile başka bir şey yaşamazsak- olan iki yağ bir de makarna fabrikası binaları). Burada içeride birbirleriyle yaşadıkları çelişkiler, gerilimler, peş peşe ölümler dışarıda jandarma tarafından kuşatma ile geçen zamanın ardından kalanların teslim olmaları ile film biter.

İyi seyirler...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder