10 Mart 2014 Pazartesi

TARİHTEKİ İLK BOĞAZ KÖPRÜSÜ

Pers Kralı I. Dareios, İÖ 513 yılında İskitlere karşı bir sefer yapmayı planlar ve bu planın parçaları için egemenliği altındaki topraklardaki tiranlara ve kentlere görevler dağıtır. Asker, gemi ve erzak sağlamaya yönelik bu görevlerden biri de Bosporos'un üzerine bir köprü kurmaktır.

Halikarnassoslu Herodotus Tarih'inde bu görevin "Ionia, Aiolis ve Hellespontos sahillerinde yaşayan kentlere" verildiğini yazar. Belirtilen bölgede bulunan Byzantion'un tiranı Ariston'da görevlenmiş durumdadır. Bu görevin yerine getirilmesi için Ariston,  Samos'lu (Sisam Adalı) mimar Mandroklees'i seçer. Ve Mandroklees, 600 gemiyi yan yana bağlayarak boğaz üzerinden geçişi sağlayacak köprüyü çok kısa bir süre içinde inşa eder.

Dareios, bu başarı üzerine Mandroklees'e, ücreti olarak talep ettiği ayni ve nakti ödemelerin tümünün on katını öder. Mandrokees aldığı ödemenin bir bölümü ile Sisam Adası'ndaki Hera Tapınağı'na adak olarak asılmak üzere bir tablo yaptırttı. Bu tabloda, Dareios bir lahite oturmuş köprü üzerinden geçen askerlerini seyrederken betimlenmişti. 

Ve tablonun altında da:
Mandroklees, balığı bol Bosporos'ta bir köprü inşa etti.
Yaptığı bu işin anısını tanrıça Hera'ya sungu olarak ayırdı.
Kral Dareios'un planını başarıyla yerine getirerek,
Hem kendi onur tacı elde etti; hem de Samos'luların ününü artırdı.
yazdırmıştı.

Dareios'un orduları İÖ 512 yılında, bu köprüyü kullanarak Boğaz'ı geçti.

KURULAN KÖPRÜNÜN YERİ NERESİYDİ?


Köprünün, ne zaman ve nasıl inşa edildiği ayrıntılı olarak bilinmekle birlikte, hangi noktalar arasında kurulduğuna dair tarihi kaynaklarda tam olarak bir bilgi bulunmamaktadır. Biz şimdi; köprünün tam yerinin neresi olduğuna dair, Murat ARSLAN'ın, İstanbul'un Antikçağ Tarihi, Klasik ve Helenistik Dönemler (Odin Yayıncılık, 2010) kitabındaki dip notlarla bir tartışma yapacağız.
  • Plinius; Dareios kuvvetlerini, Bosporos'un 500 passus (yaklaşık 750 mt.) genişliğindeki bir bölgesinde kurulan köprü aracılığı ile geçirdiğini yazmıştır. Ancak boğazın uzunluğu ve kimi bölgelerdeki genişlikleri konusunda tutarlı bilgiler vermemiş olması; onun verdiği, genişliğin 500 passus olduğu bilgisinin güvenirliği konusunda bizi şüpheye düşürmektedir.
  • Herodotos'a göre, "Pers kralı İskit Seferi için gerekli hazırlıkları tamamladıktan sonra, İÖ. 512 yılının baharında ordusunun başında kraliyet başkenti Susa'dan yola çıktı. Üzerinde gemilerin bir araya getirilmesiyle inşa edilmiş köprünün kurulmuş olduğu Bosporos kenarındaki Kalkhedon'a (Kadıköy) geldi. Oradan gemiye bindi. Hellenler tarafından denizde yüzdüklerine/gezindiklerine inanılan Kyaneai adalarına doğru yelken açtı. Bosporos üzerinde, Pontos Eukseinos (Karadeniz) girişindeki yüksek bir burnun ucuna oturdu. Buradan Kyaneai istikametinde Pontos Eukseinos, görüş alanı dışındaki bir sınıra doğru, gözle algılanamayacak derecede açıklıkla gözler önüne serilirdi. Burnun batı ve kuzey eteklerinden ise, Pontos Eukseinos'e açılan, büyük ve açık denizi dar bir akıntı içine sıkıştıran boğaz başlardı. Dareios işte bu noktadan, bilinen bütün denizlerin en şaşırtıcısı olan Pontos Eukseinos'in görülmeye değer, doyulmaz güzelliklerini seyre daldı. Sonra tekrar gemiye binerek Samos'lu mimar Mandroklees tarafından gemilerin yan yana getirilmesiyle oluşturulmuş köprüye doğru yelken açtı." Bu anlatımdan, Dareios'un seyir yerinin, iskelesi de olması nedeniyle Dios Akra / Zeus-Poseidon Sunağı olması gerekmektedir ve dolayısı ile köprünün Anadolu yakası ayağının Kalkhedo'dan daha kuzeyde ve sunaktan ise daha güneyde olduğu anlaşılmaktadır.
  • Yine Herodotos'a göre, köprü Byzantion ile Pontos Eukseinos'in ağzındaki Zeus Ourios tapınağının orta yerinde kurulmuştu. Bu bilgi de geniş bir bölgeyi tanımlamakta ise de köprünün, Sarayburnu ile Yuşa Tepesi arasındaki mesafenin tam ortasında olduğunu bildirmektedir.
  • Tarihçiler ve coğrafyacılar arasında boğazı en iyi bilmekle övünen Tzetzes'e göre, Mandroklees köprüyü Khrysopolis'deki (Üsküdar) Damalis Burnu çevresi ile Zeus Ourios arasında kalan bir yerde kurmuştur.
  • Polybios'a göre köprünün Avrupa ayağının, Sarapis Tapınağı yakınlarında ve Pontos Eukseinos'in girişine doğru bir burun ile Byzantion arasındaydı. Ancak Polybios dışında başka hiçbir kaynak Avrupa yakasındaki ayakları sunağa göre röperlememiştir. 
  • Ama Polybios'un verdiği Asya'dan 5 stadia (1 stadia = 185 mt.) mesafede olup boğazın en dar yeriydi bilgisi bu noktanın Hestiai Burnu olmasını güçlendirir. Burası Asya'daki hisarın (Anadolu Hisarı) karşısındaki Neokastron (Rumeli Hisarı) adı verilen kale civarıdır ve Avrupa'dan Asya istikametine doğru uzanan kara parçası bir burun oluşturarak boğaza doğru fırlar. Boğazın en dar yerlerinden biri kabul edilen bu bölüme Byzantion'lular, Pyrrhias Kyon adını verirlerdi. 
  • Gyllius boğazdaki şiddetli akıntı nedeniyle, köprünün istenildiği yerler arasında olamadığını düşünerek köprünün - Hestiai Burnu ile Neokastron arasında olamadığını, Asya'daki bağlantının Kikonion'a (Çengelköy) doğru çapraz olarak gerçekleştiğini söyler. Ki; aşağıdaki akıntı şeması bunu doğrular.

Günümüze gelen belgeler Dareios'un bu köprünün yapılması görevini Byzantion tiranı Ariston'a verdiğinde birleştiğine göre o zaman köprü inşaatı Avrupa yakasından başlamış olmalı ve tam yeri, belirtilen kaynaklardaki yaklaşık mevki bilgilerine göre Bosporos'un en dar yeri olan Neokastron yakınlarındaki Hestiai Burnu olmalıdır.

600 geminin kullanılması bilgisi ise bize köprü mesafesi hakkında bilgi verecektir.

Yunanlılar tarafından hem savaş hem de ticarette en çok kullanılan dönemin gemileri bireme ve triremedir. Bunlar güvertelerindeki kürekçilerin oturdukları katların sayısı ile adlandırılır ki; bireme 2 katlı, trireme ise 3 katlıydı. Biremeler yaklaşık olarak 24 mt. uzunluğunda ve 3 mt. genişliğinde, triremeler ise yine yaklaşık 40 mt. uzunluğunda ve 6 mt. genişliğinde idi.

Geçilecek mesafe, bir deniz savaşına çıkılmıyor olması ve nihayet benzer bir köprünün bir süre sonra Tuna Nehri üzerinde de kurulduğu düşünüldüğünde o zaman kullanılan gemilerin bireme olması daha akla yatkın gelmektedir.

Bu varsayımdan yola çıkarak; kurulan köprünün uzunluğunun yaklaşık 1.800 mt. olduğu, aslında  925 mt. genişliğinde olan bugünkü Rumeli Hisarı ile Anadolu Hisarı arasında kurulması düşünüldüğü, ancak bağlı gemilerin Neokastron önlerindeki şiddetli akıntı nedeniyle güneye doğru yöneldikleri, Bebek-Kandilli arasında oluşan akıntı dönmesinin de yardımı ile kuzeye yönelerek, Kandilli-Anadolu Hisarı arasında bir noktadan ve planlanandan daha fazla gemi eklenmesi ile Asya'ya bağlandığı söylenebilir.


KÖPRÜ NASIL İNŞA EDİLDİ?
Yukarıdaki akıl yürütmesinde ortaya çıkan olası durum gemilerin biremelerden oluştuğudur.

Olimpia Müzesi'nde sergilenen bireme rekonstrüksiyonu.
Mandroklees, daha sonraki dönemlerde birçok defa uygulanacak bu köprü kurma işimin tekniğini şöyle belirlemişti: önce, Hestiai Burnu'nda yaklaşık birer metre ara ile birbirine bağlanmış gemileri karaya bağlayan halatları tutacak ve işlemin sonunda gerilmelerini sağlayacak çıkrıkları olan kazıklar karşılıklı olarak yere çakıldı.

Gemileri birbirine bağlamak için kullanılan halat, Herodotos'un aktardığına göre, aynı kesit kalınlığına sahip keten-kenevir lifleri ile papirüslerden yapılmıştı. Böylece halatların direnimi güçlendirildi.

Verilen komutla, tüm tekneler akıntı yönünde yüzmeye bırakıldı. Böylece akıntı şiddetinin en düşük olduğu yere kadar sürüklendiler. Ardından bir kürekli tekne onları köprünün kurulması istenen yere doğru yönlendirmeye başladı. Ve gemiler, planlanan yerlerine geldiğinde çapalarını atarak, belli aralıklarla dizilmeye başladılar. Ve her gemide ayrı bulunan, içleri kaya doldurulmuş piramit biçimindeki sepetler, akıntıya karşı koymak için suya indirildi. Akıntı, gemilere paralel olduğu için bu kaya yüklü sepetler, kuzey-güney yönündeki gemi harekelerini durduruyor böylece, aralarında bağlantıyı sağlayacak halatlara binen yatay yük, tek yönlü olduğundan azaltılıyordu.

Avrupa ve Asya yakalarındaki kazıklar arasına halatlar çekilerek, çıkrıkları olan kazıklar ile gerdirildi. Bu halatlar üzerlerine dizilecek tomruklar için kiriş görevini görüyorlardı. Halatlar üzerine ve dik istikamette ağaç tomrukları yerleştirilip bu halatlara bağlandı. Tomrukların üzerine önce kaba üzerine de ince dolgu malzemesi serilerek sıkıştırıldı. Böylece düzgün bir zemin sağlanmış oldu. Geçen hayvanların ve askerlerin güvenliği için de yan taraflarına boylu boyunca çift taraflı korkuluk yapıldı.

Araştırma yaparken bu tür köprülerin kurulması ile ilgili bir flash canlandırma buldum. Butonlarına tıklayarak ilerleyen ve son derece güzel bu animasyonu da izlemenizi önereceğim. (animasyon için tıklayın)

Yine Bu makaleyi hazırlarken, internette Persler üzerine de okuma yaparken, History Channel'da yayınlanmış Engineering an Empire - The Persians adlı bir belgesel buldum. Youtube'daki bu videoda, köprünün yapımına dair hazırlanmış canlandırmalar bulunan 3. bölümünü video formatında sizlere sunmak istedim.


Bu köprünün yapımından yaklaşık 30 yıl sonra, İÖ. 482 yılında Dareios'un oğlu Kserkses de, Hellas'a düzenlediği sefer sırasında, Çanakkale Boğazı üzerinde gemilerin bir araya getirilerek benzer bir köprü kurmuştu.