Ayazmend etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ayazmend etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Eylül 2021 Perşembe

BİR KISMI DAĞDA BİR KISMI SAHİLDE KURULMUŞ BÜYÜK BİR KÖY: Kidomas


GİRİŞ
Bir önceki blogda; Kudüs Patrikhanesi adına bağış toplayan Hagiotaphite Kardeşliği tarikatı üyesi rahipler tarafından tutulan ve Patrikhane kütüphanesinde 509 sayılı Kudüs Kodeksi adıyla kaydedilmiş bir bağış defterini tanıtmış, bu defterin 10 Eylül 1653 tarihli kaydında yer alan, 127 Ayvalıklı'nın adlarından oluşmuş bir listeyi okurlarla paylaşmıştım.

Bu bilgileri, Helen araştırmacı Patrinélis'in yazıp 1993 yılında yayımladığı Πρώιμη ιστορική μαρτυρία για τις Κυδωνίες (1653) adlı makalesinden aktarmıştım.

Bugün ise; rahiplerin ziyaretinden yaklaşık 13 yıl sonra, 1668 yılında yazılmış bir seyahat mektubunun birkaç satırında yer alan Ayvalık'ı (belgedeki adıyla Kidomas'ı) okura tanıtmaya çalışacağım.

Fransız gezgin André de Mouceaux [1] tarafından, haziran 1668-mart 1669 tarihleri arasında yazılmış olması gereken bu belge, seyyahın ölümünden yaklaşık 60 yıl sonra, 1730 yılında, Felemenk Cornelis de Bruijn [2] tarafından yayımlandı. 

Bu seyahat mektubude Bruijn'in 1698 yılında satışa çıkan Reizen van Cornelis de Bruyn (Cornelis de Bruyn'un Seyahatleri) adlı eserinin, Voyage au Levant (Akdeniz'in doğu sahillerine yolculuk) (1714) adıyla yayımlanan Fransızca tercümesinin5. cildinin 1732 yılında yapılan 2. baskısı giriş sayfasında: "Yazara bu konuda yazılmış bir mektupla, Bay des Moueaux'nun henüz basılmamış olan bir yolculuğundan alıntı," vurgusu yapılarak yer aldı.

Anılan bu seyahat notları ve çizimler, seyyahın ölümünden sonra yeğeni Kont de Bonneval [3]'de bulunmaktaydı. Kont'taki bu notlar özetlenerek Voyage au Levant'ın 5. cildinin basımı öncesinde kitabın editörüne yollandı ve yayınlandı.

Ben bu çok değerli belgenin varlığını, Helen mimar ve Ayvalık araştırmacısı Dimitros E. Psarros (Δημητρός Ε. Ψαρρός)'un [4] ölümü sonrasında, 2017 yılında yayımlanan, Το Aϊβαλι και η Mικρασιατική Aιολιδα (Ayvalık ve Küçük Asya Eolyası) adlı Ayvalık monografisinden öğrendim (Psarros,2017:491-492).

Psarros; Voyage au Levant'ın 1732 yılında yapılan 2. baskısı; Taki Papontsani (Τάκη Παπουτσάνη) (1932-1987) adında bir Helen koleksiyonerin, kitabı bir sahaftan satın alması ve okuması sonucunda, ancak 1980 yılında gün yüzüne çıktığını yazar (Psarros,2017:491). Belgeye dair yapılan tek Türkçe “atıf”, Bizim Ayvalık tarafından yapılmıştır (Bizim Ayvalık,2016:15). 


MR. ***'dan EDİTÖRE MEKTUP
Efendim, işte benden istediğiniz mösyö des Monceaux'nun yolculuğuna dair alıntı. Bunu çok aceleyle yaptım, çünkü El Yazmasını ödünç veren Mösyö le Comte de Bonneval yola çıkmak üzereydi. Yolculuğa ait bu alıntı aracılığıyla çok ilginç ayrıntıları göreceksiniz ve size şunu söyleyebilirim ki, yazılışı beni son derece mutlu etti. Monsieur des Mouceaux’nun ailesi onu bastırsaydı, halk tarafından çok iyi karşılanacağından hiç şüphem yok; ancak bu durumda kendisinin çizdiği ve mimarlığın zevkini ve zekasını gördüğü ve ilişkisi boyunca kanıtladığı planların ve görünüşlerin aslını tam olarak bulmak gerekecektir. Bugün kesinlikle bilinmeyen çok sayıda antik anıtı biliyorlar. Onun Sina Dağı'ndan Mısır’a, Arabistan Çölü'nden Kudüs'e ve Kutsal Toprakların bir kısmına yaptığı yolculuğu içeren ilk Defterler kaybolmuştur; bu defterler 384 sayfa bilgi içeriyorlardı. Yolculuk 1668 yılı civarında yapıldı. Hiç basılmadı, bu yolculuk alıntısını basmanın halka hizmet olacağına inandık. (ss.381-382)

 

... Daha sonra iki küçük nehir ve dört dere geçtim; denizden biraz uzaklaşıp, karaya girmek için, 27 mil uzaklıktaki Bergama’yı geçiyorum ve önce dağları, sonra da deniz suyu gölü yakınından üç saat daha yürüyerek, bir kısmı dağda bir kısmı ise kıyıda kurulmuş, büyük bir köy olan Kidomas’a vardım. Önünde, kuzeyinde dört adanın eşlik ettiği üçgen şeklinde bir ada var, eğer denizin daha fazla derinliği olsaydı burası oldukça iyi bir liman oluşturacaktı.

Yazar, antik çağlardan kalma birçok kalıntının bulunduğu bu yerin antik Kistina olduğuna inanmaktadır. Yunanlılar bu şehrin eski adını bilmiyorlar. Ötesinde, kuzey tarafında inişi çok güzel olan bir dağa giriyoruz. Dağın eteğinde bulunan ova çok güzel; yazarın Antandrus olduğuna inandığı Comara adında büyük bir köy var. (Atarnea'yı kastetmiyor mu?) Eski bir mezarlıkta Cimetiere'de Colomnes & Epitaphs'ın çok sayıda parçası vardır. Çok güzel iki ovadan sonra, çok hoş, Adramiticus Körfezine adını veren Adramit'e varıyoruz. ... (ss.455)

Türk okurlarınca bilinmeyen bu değerli belgenin tercümesini, sevgili arkadaşım avukat Deniz Torunoğlu yaptı. 

Bugüne kadar belirleyebildiğim kadarıyla, içinde Ayvalık geçen bu en eski ikinci belgeyi okumak için ayırdığınız zamana teşekkür eder, bir sonraki blogda görüşmek umuduyla dostluk ve saygılarımı sunarım.

---
DİPNOTLAR
[1] André de Mouceaux (1640[?] - 1671[?]), Fransız soylusu ve yaşamı gizemlerle dolu bir  gezgindir. Diğer seyyahların aksine gerçekleştirdiği gezilerini hiç yayımlamadı. Büyük olasılıkla gizli bir “devlet görevlisi” olan de Mouceaux, 1663-1664 yılları arasında Fransız deniz kuvvetlerinin Akdeniz birliklerinde askerlik yaptı. 12 Aralık 1665 tarihinde Fransa'nın Caen şehrine sayman olarak atandı. 1667'de; Yunanca, Farsça ve diğer Orta Doğu dillerinde çoğaltılmış el yazması kitaplar ile el darbı olması koşulu ile antika madalya ve değerli oyma taşları, Académie des Inscriptions et Belles-Lettres'in koleksiyonuna kazandırmak için Akdeniz bölgesine gönderildi (Meynel, 1993 : ss.11-15). Bugün Fransa Milli Kütüphanesi (BNF)'nde bulunan 157 el yazması eser bu görevin sonucunda elde edilmiş olmalıdır. 1668 yılında yeniden doğuya doğru yeni bir seyahate çıktı. Haziran 1668'de Halep'ten İstanbul'a geldi ve 5 Mart 1669'a kadar burada kaldı. Seyyah, 1668 yılındaki bu seyahati sırasında tuttuğu notlarında, Ayvalık'a dair gözlemlerini de birkaç satır ile kaydetmiştir. 

[2] Cornelis de Bruijn (1652–1726[?]), Hollandalı ressam ve gezgin. de Bruijn 1677'de Yakın Doğu'ya yolculuk yaparak Türkiye'yi, birkaç Yunan adasını, Mısır'ı, Filistin'i, Suriye'yi ve Kıbrıs'ı ziyaret etti. 1701'de ikinci yolculuğuna çıktı. Hollanda'dan Rusya'ya yelken açtı ve yolculuğuna İran'a ve daha sonra Hint Adaları'na giderek devam etti. 1708'de, Lahey'e döndü. 1698 yılında Reizen van Cornelis de Bruyn, door de vermaardste Deelen van Klein Azië (Cornelis de Bruyn'in Küçük Asya'nın meşhur yerlerine gezileri) adlı eserini Flemenkçe olarak yayımladı. Bu eserini, 1700 yılında Voyages au Levant (Akdeniz'in doğu sahillerine yolculuk) adıyla Fransızca ve 1702 yılında A Voyage to the Levant: or Travels in the Principal Parts of Asia Minor (Levant'a bir yolculuk: veya Küçük Asya'nın meşhur yerlerine geziler) adıyla İngilizce olarak yayımladı. 1711'de Reizen over Moskovie, door Persie en Indie (İran ve Hindistan üzerinden Moskova'ya seyahat) adlı kitabını yayımladı.

[3] Claude-Aleksandre Comte de Bonneval [Humbaracı Ahmed Paşa] (14.7.1675-23.5.1747),  Osmanlı Ordusu'nun ıslahı için çalışmalar yapan Fransız asker. André de Mouceaux'nun yeğenidir. İspanya, Fransa'ya ve Osmanlı ordularında görev yaptı. 1729'da  müslüman olarak Ahmed adını aldı. Sadrazam Topal Osman Paşa tarafından Humbaracı Ocağı'nı düzene sokmakla görevlendirildi. 1729'da Osmanlı hizmetine girmiş ve ilk topçu okulunu kurmuştur. Zamanın topçu subaylarına matematik dersleri veren Ahmed Paşa, Sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa zamanında Beylerbeyi rütbesini aldı. Asıl görevi humbaracıları Batı usullerine göre yetiştirmek olmasına rağmen devletin dış münasebetleri ile görevlendirildi. Katıldığı 1736 Seferi'nde Yeğen Mehmed Paşa'yla birlikte Avusturya'ya karşı savaştı. Sefer dönüşü gözden düştü ve Kastamonu'ya sürgün edildi (1738). 1747'de İstanbul'da öldü. Ölümünden sonra kurduğu askerî mühendislik okulu tutucu yeniçerilerin muhalefeti nedeniyle kapatıldı. Galata Mevlevihane'si avlusundaki mezarlıkta gömülüdür.

[4] Dimitros E. Psarros (12.8.1939-3.5.2008), Attika Bölgesi'nde bulunan Kallithea'da doğdu. Atina Ulusal Teknik Üniversitesi'nde 1963 yılında makine mühendisliği, 1968 yılında da mimarlık okudu. Ölümüne kadar; mimari, statik ve elektromekanik projeler tasarlayan ofisini 1967 yılında kurdu. 1984 ve 1987 yıllarında, Yunanistan Çevre, Mekânsal Planlama ve Bayındırlık Bakanlığı (Υπουργείο Περιβάλλοντος, Χωροταξίας και Δημοσίων Έργων) tarafından verilen Uygulamalı Mimarlık Ödülü (Βραβείο Εφαρμοσμένης Αρχιτεκτονικής)”nü iki kez aldı. 1985-1987 yılları arasında Yunanistan Mülteci Dernekleri Federasyonu genel sekreterliği ile 1999 yılından ölümüne kadar ICOMOS'un yönetim kurulu üyeliğini yaptı. 1969 yılında başladığı ve ölümüne kadar sürdürdüğü, Ayvalık ve Küçük Asya Eolyası çalışmaları, onun için bir “yaşam gayesi” idi. Çoğu kendisi tarafından yapılan çizimleri ve çektiği fotoğrafları sayesinde Ayvalık'ın yaklaşık 40 yılı zamanında belgelenmiştir. 2017 yılında, Kostoúla Sklaveníti (Κωστούλα Σκλαβενίτη) tarafından yayına hazırlanan Ayvalık ve Küçük Asya Eolyası (Το Aϊβαλι και η Mικρασιατική Aιολιδα) adlı kitap Yunanistan Ulusal Banka Eğitim Vakfı (Μορφωτικό Ίδρυμα Εθνικής Τραπέζης)'nca yayımlandı.

---
KAYNAKÇA
--,-- (2016).
(Parantez İçinden) Tarifsiz Cümleler, Bizim Ayvalık : Aylık Siyasi, Tarih, Kültür ve Haber Dergisi, 7(9), s.15.

de Bruijn, C. (1732).
Voyages de Comeille Le Bruyn par la Moscovie, en Perse, et aux Indes orientales (5. baskı). Lahey : Gossey, P. &  Neaulme, J.

Meynell, G. (1993).
André de Monceaux, F.R.S. 1670. The Royal Society Notes Rec. R. Soc. Londra, 47(1), ss.11-15.

Psarros, D.E. (2017).
Το Aϊβαλι και η Mικρασιατική Aιολιδα (Ayvalık ve Küçük Asya Eolyası). Sklaveníti, K. (Ed.). Atina : Μορφωτικό Ίδρυμα Εθνικής Τραπέζης (Yunanistan Ulusal Banka Eğitim Vakfı).



9 Eylül 2019 Pazartesi

XV. YÜZYILDAN İTİBAREN AYVALIK ve YAKIN ÇEVRESİNİN İSKÂNI - III

Takriben VIII. yüzyıl Osmanlı Devleti'nde tarım hayatını gösteren bir gravür.
(kaynak: dailysabah.com)

III. BÖLÜME BAŞLARKEN
Ayvalık ve yakın çevresinin iskânı sürecini irdelediğimiz bu makale serisinin üçüncü bölümünde; 1573 yılı belgelerini esas alarak yerleşmelerin birbirleriyle olan fiziki ilişkilerini ayrı ayrı ele almaya ve tımar özelindeki mülkiyet ile tımar sahasında yaşayan, reaya ve diğer tebaanın nicel durumlarını bulmaya çalışacağım.

Güzergah Belirlemede İzlenen Yöntem
Yerleşmeler arasındaki varsayımsal fiziki ilişkiyi belirlemeye çalışırken şu metodu kullandım: 
  1. Google haritalar aplikasyonunun "arazi modu" arayüzü üzerinde Ayazmend ile ele aldığım karyenin olası merkezlerinin yerlerini belirledim. 
  2. Aplikasyon arayüzü üzerinden bu iki nokta arasındaki olası yolu belirlemeye çalıştım. Bu belirleme çalışmasını yaparken, şüphesiz birden fazla yol olasılığı oluştu. Bu olası yolların sayısını azaltabilmek ve mümkünse tek olabilmesini sağlamak için, aplikasyon ölçeğini büyüterek, yol ağının kesintiye uğramış bölümlerini bulmaya ve bunları tesviye eğrilerine uygun olarak birleştirmeye çalıştım. Ayrıca bir diğer varsayımım da olası yolun fazla sayıda karyeden geçmesi gerektiği idi. 
  3. Ortaya çıkan olası yolu, ana yol çizgilerini içermesine ve daha yeni tarihli olmasına karşın, 1884/1885 (H.1302) Anadolu Haritası ile karşılaştırdım (harita.1[1]
  4. Ayrıca 2014 yılında yayımlanan Roman Roads and Milestones of  Asia Minor c.3'de verilen krokilerden de yararlandım (harita.2)  [2].
  5. Pazar ve cami yerlerini belirlerken 1573 tahririnde kullanılan "pazarı vardur" ve "cuma namazu kılunur" cümlelerinden yararlandım. Ancak caminin (ya da namazgahın) ve pazar yerinin varlığı üzerinde, sahasında bir araştırma yapmadım. 
  6. Yapılan ziraat türü ile hamam, değirmen, derbent, maden yeri vb. bilgileri Erdem çalışmasından (Erdem, 1999, ss. 24-39) aldım ve tahkik yapmadan kullandım.
(harita.1) 1884/85 (H.1302) tarihli Anadolu haritası.

(harita.2Roman Roads and Milestones of  Asia Minor c.3, s.25.
Sonuç olarak; aşağıdaki çalışma için çok özen göstermiş olsam da; Ayvalık ve yakın çevresine dair, bu konu özelinde yapılan ilk kapsamlı harita denemesi olduğu için eksiklik ya da yanlışlık içerebilir. Bu anlamda okurlardan, böylesi bir yanlışı belirledikleri durumda, uyarılarını hemen bildirmelerini rica ediyorum.

Haritalarda kullanılan lejant (resim.1)'de gösterilmiştir.
(resim.1) Haritalarda kullanılan lejand.
AYAZMEND KAZASI'na BAĞLI YERLEŞMELERİN 
XVI. YÜZYILIN SON ÇEYREĞİNDE COĞRAFİ, İKTİSADİ ve BEŞERİ DURUMLARI
1530 yılında; 8 mahalle, 58 karye, 2 mezra'a, 1 koru ve 1 malikhâneden oluşan Ayazmend kazası [3], yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde, yerleşim yerlerinin büyük bölümünü koruduğunu 1573 yılı tahririnden öğrenmekteyiz [4]. Kaza merkezi ve bu yerleşmeler arasındaki "olası yol güzergahı" (harita.3)'de sunulmaktadır.

(harita.3) Ayazmend kazasının 1573 yılına göre hazırlanmış olası yol güzergahı haritası.
(hazırlayan: H. Kaan KÖKSAL, 2019)
Şimdi, Ayvalık yakın çevresine göre, bir dizi Ayazmend karyesini ayrı ayrı irdelemeye başlayalım.

Kâdî karyesi:

(harita.4) Kâdî karyesi için belirlenen olası yer ve köy hakkında bilgi içeren harita.
(hazırlayan: H. Kaan KÖKSAL, 2019)
Ayazmend kazası kadısının ikamet ettiği Kâdî karyesinde (harita.4), 1573 yılında, "5 emsalî formülüne göre" (Barkan, 1953, s.12) 170 kişinin yaşadığını varsayılabilir. Karyede; buğday, arpa, susam, palamut ve bostan sebzeleri yetiştirmekte ayrıca mahlût [5] ekilmekteydi. Bağcılık ve bahçecilik dışında yerleşmede arıcılık da yapılmaktaydı. Ağnam vergisinden yola çıkarak, karyede 760 adet koyun beslendiğini söyleyebiliriz [6]. Kâdî karyesinin 1573 yılında üründen kaynaklı vergi toplamı 4.966 akçe idi [7][8]

'Alemü'd-din karyesi:
Karyeye ait kesin yer bilgisi bulunmamakta (harita.5). Ancak Erdem'in çalışmasında, hem 1530 ve hem de 1573 tahrirlerinde 'Alemü'd-din karyesinin, "Avşar köyü ile birlikte yazıldığından tam olarak, hangi ürünlerin ne kadar yetiştirildiği ve vergi hasılının" (Erdem, 1999, s.25) bulunamadığını yazmış olması bilgisinden hareketle, karyelerin komşu olması gerektiğini düşündüm. Avşar karyesi için yazdığı bölümde ise "bugün Altınovalıların Boğazbahçe dedikleri yerin ve Karakoç çayının yanında kurulmuş" olduğunu belirtmesinden hareketle, önce Avşar karyesinin olası yerini ardından 'Alemü'd-din karyesinin olası yerini belirledim.

Karyenin yerinin belirlenmesinde yine Erdem çalışmasında geçen bir diğer veri de şuydu: "Bu köylerden birinde defterde Hassa Çiftlik ibaresi ile geçen" bir çiftlik bulunuyordu. (Erdem, 1999, s.25) Buradan yola çıkarak, bugün adı Sural Çiftliği olan bir yere yakın olması gerektiğine karar verdim.

(harita.5) 'Alemü'd-din karyesi için belirlenen olası yer ve köy hakkında bilgi içeren harita.
(hazırlayan: H. Kaan KÖKSAL, 2019)
1573 yılında  'Alemü'd-din karyesinde; 8 çift, 6 nim-çift ve 1 bennak arazi tasarruf edilmiş ve Avşar karyesi ile birlikte 8.776 akçe vergi hasılı doğmuştur [9].

Avşar karyesi:
1573 yılında  Avşar karyesinde (harita.6); 1 çift, 3 nim-çift ve 5 bennak arazi tasarruf edilmiştir [10].

(harita.6) Avşar karyesi için belirlenen olası yer ve köy hakkında bilgi içeren harita.
(hazırlayan: H. Kaan KÖKSAL, 2019)
Çâşnîgîr karyesi:
1530 tahririnde "hâli ez-raiyyet" (gayrimeskun) olarak işlenmiş olan karye, 1573 tahririnde Kocalar ve Kocaklar karyeleri ile birlikte işlenmiş. 1573'de karyede sipahiden, 1 çift, 2 nim-çift ve 2 bennak arazi tasarruf edilmiş [11] (harita.7).

(harita.7) Çâşnîgîr karyesi için belirlenen olası yer ve köy hakkında bilgi içeren harita.
(hazırlayan: H. Kaan KÖKSAL, 2019)
Kocalar ve Koçaklar karyeleri:
1573 tahririnde birlikte yazılan bu iki karyede 4 nim-çift ve 1 bennak arazi tasarruf edilmişti. Bu çiftliklerde buğday, arpa ve mahlût ekilmekteydi. Ayrıca 114 koyun ve bunların barındığı ağıl mevcuttu. Karyelerin toplam vergileri 2.257 akçe idi [12] (harita.8).

(harita.8) Kocalar ve Koçaklar karyeleri için belirlenen olası yer ve köy hakkında bilgi içeren harita.
(hazırlayan: H. Kaan KÖKSAL, 2019)
Benekşek (Bağkesügü) karyesi:
Hem 1530 ve hem de 1573 tahrirlerinde "hâli ez-raiyyet" olan karye, Ayazmend kazasının en fazla pamuk üretimi yapılan yeriydi. Pamuk dışında, arpa, mahlût, susam ve bahçecilik ile bağcılık da yapılmaktaydı. Bu üretimi karye dışından gelen reaya yapıyordu. 1573'de bu ekim alanı için 5.360 akçe vergi oluşmuştu  (Erdem, 1999, s.34) (harita.9).

(harita.8) Benekşek karyesi için belirlenen olası yer ve köy hakkında bilgi içeren harita.
(hazırlayan: H. Kaan KÖKSAL, 2019)
Ebu Cahme karyesi
Bu karyenin adı TT.d 166'da Ebu Cahme olarak yazılmıştır. Ancak Erdem çalışmasında karyenin adını Ebu Hacem olarak belirtmektedir. 1573 yılında karyede 1 çift, 5 bennak arazi tasarrufu vardır. Buğday, arpa, mahlût ve pamuk ekilmekte, bağcılık ve arıcılık yapılmaktadır. Ayrıca 232 koyunu olan karyenin ağılı da mevcuttur. 1573 tahririnde Onac (Mutluköy) ve Yaylacılar karyeleri ile birlikte yazılan karyenin vergisi 4.559 akçe olarak belirlenmiştir [13] (harita.9)

(harita.9) Ebu Cahme karyesi için belirlenen olası yer ve köy hakkında bilgi içeren harita.
(hazırlayan: H. Kaan KÖKSAL, 2019)
Onac karyesi
Bugünkü Mutluköy olan Onac karyesi 1530 tahririnde boş gözükmekteydi. 1573 tahririnde ise Ebu Cahme ve Yaylacılar karyeleri ile birlikte yazılmış ve 2 çift, 3 adet de bennak arazi tasarrufunun yapıldığı belirtilmiş. İncelediğimiz karyeler içinde "zeytin üretimi" yapıldığı belirtilen Onac ayrıca, buğday, arpa, mahlût, palamut, badem ve pamuk yetiştirmekte idi. Bağcılık ve arıcılık yapılmakta ayrıca 264 adet koyun beslenmekteydi. Bir de ağıl bulunuyordu. Karyenin diğer iki karye ile birlikte 1573 vergisi 4.559 akçe olarak belirtilmiş [14] (harita.10).

(harita.10) Onac karyesi için belirlenen olası yer ve köy hakkında bilgi içeren harita.
(hazırlayan: H. Kaan KÖKSAL, 2019)
Beşik-depe karyesi
1573 tahririnde 8 nim-çift, 1 bennak arazi tasarrufu görülen karye, Kara-ağaç (Kaba-Osman) ve Çakırlar karyeleri ile birlikte yazılmıştır. Karyede tımar arazisi dışında Emir Sultan vakfına bağlı bir hane de bulunmaktadır (Erdem, 1999, s.34) (harita.11).

(harita.11) Beşik-depe karyesi için belirlenen olası yer ve köy hakkında bilgi içeren harita.
(hazırlayan: H. Kaan KÖKSAL, 2019)
Kaba-ağaç nd Kaba-Osman karyesi
Bu bölümde son olarak irdeleyeceğimiz karye hem 1530 ve hem de 1573 tahrirlerinde boştur. 1573'de 345 akçe vergi hasılı belirlendiğine göre konar-göçerlerin geçici iskân oldukları bir sahadır (harita.12).

(harita.11) Kaba-ağaç karyesi için belirlenen olası yer ve köy hakkında bilgi içeren harita.
(hazırlayan: H. Kaan KÖKSAL, 2019)
III. BÖLÜM İÇİN SONUÇ
Ayvalık yakın çevresinin XV. yüzyıl sonrası iskanı özelinde sürdürdüğümüz seri makalenin bu bölümünde, bir dizi yerleşmenin 1573 yılı tahririne yansımış bilgilerinden hareketle ve Erdem çalışmasının desteği ile yerlerini belirlemeye çalıştım. Bu yerleşmeler arasındaki fiziki ilişkiyi ise "olası yol güzergahı" çalışmam ile ilişkilendirdim.

Gelecek bölümde yeniden yaklaşık bir yüzyıl öncesine dönerek, Nişancı Mehmed Paşa Vakfı ve ölümünden yaklaşık 2 ay önce yaptığı terkin ile oluşturduğu Münevera-i Şerefeyn vakfı arazisini irdeleyeceğiz.

DEVAM EDECEK...
---
DİPNOTLAR
[1] Anadolu Haritası, p.1.
[2] Roman Roads and Milestones of  Asia Minor c.3, s.25.
[3] TT.d. 166.
[4] TKGM KKA. 568.
[5] Mahlût, buğday ya da yulaf ile çavdarın eşit miktarlar halinde karışımından meydana gelen ve birlikte ekilen tohumdur.
[6] Karası Kânunnâmesi, (Sezer, 1993, ss.362-363).
[7] TKGM KKA. 568, s.79-a (aktaran Erdem, 1999).
[8] 1572-1584 yılları arasında 1 akçenin gümüş ağırlığı karşılığı 0.682 gr. idi (TDVİA, c.2, s.226). 9 Eylül 2019 günü itibariyle, 1 gr gümüş 3.35 TL olduğuna göre Kâdî karyesinin, 1573 yılı vergi ödemesi 11.345,82‬ TL olduğunu hesaplayabiliriz.
[9] TKGM KKA. 568, s.64-a (aktaran Erdem, 1999).
[10] TKGM KKA. 568, s.88-a (aktaran Erdem, 1999).
[11] TKGM KKA. 568, s.65-a (aktaran Erdem, 1999).
[12] TKGM KKA. 568, s.65-a (aktaran Erdem, 1999).
[13] TKGM KKA. 568, s.71-a ve 91-a (aktaran Erdem, 1999).
[14] TKGM KKA. 568, s.71-a (aktaran Erdem, 1999).

---
KAYNAKÇA
    166 numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri (937/1530) : Hudâvendigâr, Biga, 
    Karesi, Saruhân, Aydın, Menteşe, Teke ve Alâiye Livâları Dizin ve Tıpkıbasım, yayına
    hazırlayan: Ahmet Özkılıç vd., Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara,
    1995.

    568 numaralı Karesi Sancağı Evkâf  Defteri, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-u
    Kadime Arşivi, Ankara.

    Anadolu Haritası, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye, İstanbul, H. 1302 (1884/1885).

BarkanÖmer Lütfi (1903 - 1979),
    "Tarihi Demografi Araştırmaları ve Osmanlı Tarihi”, İstanbul Üniversitesi Türkiyat
    Mecmuası, c.10, ss.1-26, İstanbul, 1953.

Erdem, Ömer ( - ),
    Dünden Bugüne Altınova, Altınova Belediyesi Yayını, 1999.

French David H., ( - ),
    Roman Roads and Milestones of  Asia Minor c.3, British Institute at Ankara, Ankara, 2014.

Sevim, Sezai ( - ),
    XVI. yüzyılda Karasi Sancağı (Tahrir Defterlerine göre), danışman: Prof. Dr. Muzaffer 
    Arıkan, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilimdalı Doktora Tezi, 
    Ankara, 1993.

5 Eylül 2019 Perşembe

XV. YÜZYILDAN İTİBAREN AYVALIK ve YAKIN ÇEVRESİNİN İSKÂNI - II


(harita.1) 1530 yılındaki Karasi Sancağı yerleşmeleri.
(kaynak: 166 numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri s. 188)

II. BÖLÜME BAŞLARKEN...
Bir önceki bölümde okurla; XV. yüzyılın ilk çeyreğinde kurulan Sultan Murad vakfı özelinde yaptığım bölge araştırmalarını paylaşmıştım. Ve yaklaşık yüz elli yıllık bir dönemi, dört değerli çalışma eşliğinde irdelemiştim. Yazının sonunda Ayazmend özelinde iskân alanlarını belirlemiş ve buradaki heterojen nüfus yapısına dikkat çekerek makaleyi tamamlamıştım. 

Bu bölümde ise, yine Ayazmend'e ait bilgiler içeren 1530 ve 1573 yıllarına ait tahrirler üzerinden yerleşmenin coğrafi, iktisadi ve beşeri bilgilerini irdelemeye çalışacağım. Yine ayrıca, Ayazmend'i, bir askeri/vergi birimi birleşimi olan "nahiye" ve bir idare birimi olan "kaza" taksimatları ile ayrı ayrı ele alıp, oluşan vergiyi tahsil eden diğer kişi ve kurumları belirleyip, Osmanlı rejiminin en azından Ayazmend özelindeki yaklaşık elli yıllık işleyişini anlamaya çalışacağım.

1573 yılı aynı zamanda Osmanlı'nın klasik iktisadi sisteminden ayrılması manasına da gelen "son arazi sayım"larının da tarihidir. "Selânikî’ye göre (Târih, I, 176) Ferhad Paşa ilk sadrazamlığı sırasında (1591-1592) vilâyet tahririni yasaklamış ve gerekirse otuz yılda bir yapılması usulünü getirmiştir(TDVİA, c.39, s.426).

Rejim XVI. yüzyılın bu son çeyreğinden başlayarak büyük bir hızla "tımar" sisteminden ayrılarak, verginin toplanması işini kendisine daha fazla gelir getirecek "mukataa" sistemine yöneldi. Böylece, tımar sisteminin bir sonucu olan "arazi tahrirleri" yerini, bir tür vergi mükellefi olarak düşünebileceğimiz "ahali tahririne" bıraktı.

"XVI. yüzyıl sonlarında iki cepheli savaşlar ve içeride Celâlî isyanlarının patlak vermesiyle yaşanan karmaşa ortamında halkın ve timar sahiplerinin düştüğü kötü durum köylülerin yerlerini yurtlarını terkedip daha korunaklı yerlere kaçmaları, ateşli silâh kullanan askerlerin devreye sokuluşu, merkezî hazine gelirlerinin arttırılması ihtiyacı vb. sebeplerle timar sistemi eski önemini kaybedince klasik tahrir usulü de terkedilmiştir. Avârız vergisinin merkezî maliye açısından giderek ön plana çıktığı ve olağan duruma geldiği, timar olarak tasarruf edilen mîrî arazinin mukātaa haline geldiği bu süreçte avârız vergisinin toplanması bakımından önem arzeden avârız tahrirleri yapılmaya başlanmıştır. Esasen XVI. yüzyılda avârız sayımları yapılmış, ancak genelde avârız ve cizye yükümlüleri birlikte kaydedilmişti" (TDVİA, c.39, s.428).

Bölüme geçmeden önce, Osmanlı'nın 1300-1600 yılları arasında uyguladığı iktisadi rejimin, mekansal örgütlenmesinin karşılığı olan; "nahiye" ve "kaza" adını verdiği, askeri ve bürokratik idare birimlerinin açıklamasında yarar bulunuyor.

OSMANLI'nın ASKERİ ve İDARİ ÖRGÜTLENMESİNİN MEKANSAL KARŞILIKLARI
Osmanlı Devleti kuruluşundan, ele aldığımız XVI. yüzyılın sonuna kadar, tarihsel döneme koşut olarak ve devraldığı gibi, "tarım üretim ilişkileri" üzerinde kurulu fizyokrat bir iktisadi rejimi sürdürmekteydi. Devletin tüm meselesi, toprağını genişletmek, dolayısı ile üretim sağlayacağı araziyi ve bu üretimi yapacak insan gücünü arttırmaktı. Ne kadar fazla arazi zamanında ekilir ve biçilir ise rejim yaşamını sürdürebilirdi. Bir diğer konu ise, ürünün nakdi değere hızla çevrilmesi ve bu işlemler sonunda oluşan gelirden alacağı verginin de, kendisine hiç bir maliyet yaratmadan toplanmasıydı.

Bu anlamda Osmanlı; "üretim", "vergi" ve "ordu" arasında bir fonksiyon geliştirerek "vergi birimi" olan bir sistem kurdu: tımar. Osmanlı'nın kurduğunu söylesem de aslında tımar, İslam ülkelerinde görülen ikta'nın, Bizans'ta görülen pronoid'in gelişmiş bir devamı idi ve sistemin kökeni eski Pers imparatorluğuna kadar da götürülebilir.

(resim.1) XVI. yüzyıl sonuna kadar tımar sisteminin üretim ilişkileri
(hazırlayan: Hayri Kaan Köksal, 2019)

Sistem şöyle çalışmaktaydı: iktidar, kendi hasında bulunmayan arazisinin üzerinde, üretim miktarına göre belirlenmiş bir bölümünü, bu alanda yaşayan reayası ile birlikte sipahisine, ömrü hayat koşulu ile kiralıyordu. Sipahinin görevi: üretimi denetlemek ve sürekliliğini sağlamak, oluşan ayni geliri nakde çevirmek ve sözleşmesi gereği alacağı miktarı kendisine ayırarak, diğer bırakılmış vergileri de tahsil edip oluşacak nakdi değeri saraya göndermekti.

Reaya -ki bunlar özgür köylüler idi-, üretim yapacak ve iktidar ile yaptıkları sözleşmeye göre artık ürünü ayni olarak sipahisi ile paylaşacak idi. İktidar ise, nakit toplama maliyetine girmeden, vergisini tahsil edecek idi. Vergi birimi, karye ya da mezra'a olarak adlandırılan kırsal üretim alanlarında bulunan çiftlikler idi. Bu kurulan sistemin bir diğer adı ise çift-hane sistemidir..

Başkentte bulunan merkez bürokrasi ve paralı askerler de benzer bir ücretlendirme/vergi toplama sistemine göre çalışmaktaydılar. Bir farkla ki; onların vergiyi tahsil ve nakde çevirme süreci bir sipahi marifetiyle değil, yerel bir ayan ya da tarafınca görevlendirilmiş bir voyvoda marifetiyle yerine getiriliyordu.

Bu kırsal üretim mekanları olan tımarlar aynı zamanda Osmanlı yerel ordusunu da meydana getirmekteydi. Bu tımarlar, belirli iktisadi büyüklüklere göre bir araya getirilerek "nahiyeleri" oluşturuyordu. Nahiye aynı zamanda, belirli sayıdaki sipahiyi ve andıran bir tımar örgütlenmesi ile yerleştirilen piyadeyi (yaya) içeren bir tür askeri garnizondu.

Bu askerler dışında üretim ilişkisi içinde olan köylüler de bulunmaktaydı. Yukarıda kısaca reaya (raiyye, çoğulu: raiyyet) dediğimiz özgür köylüler dışında başka üreticiler de bulunmaktaydı. Bunlar, has ve vakıf arazilerinde çalışan "ortakçılar", bir tür köle üretim ilişkisine tabi olan "ortakçı kullar" ve özellikle incelediğimiz coğrafyada çok yaygın olan çeltiklerde (pirinç tarlaları) çalışan "çeltikçiler" idi.

Bunların üretimden kaynaklı ödemeleri gereken vergi dışında da ödeme yükümlülükleri bulunmaktaydı. Ayrıca sipahi ile reaya, reaya ile başka bir reaya arasında oluşan bir dizi sorunun çözümlenmesi ve nihayet, yine incelediğimiz bölgede çok yaygın olan çok mekanlı yaşayan, konar-göçer Türkmen aşiretlerinin de yönetilebilmesi için bir başka idari yapıya daha ihtiyaç duyulmuştu. Bir kadı tarafından yönetilen bu idari coğrafya alanının adı ise "kaza" idi.

Bu açıklamaları yaptıktan sonra artık konumuza dönebiliriz.

1530 TAHRİRİNE GÖRE AYAZMEND NAHİYESİ ve KAZASI
XVI. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu, egemenliğini üç kıtaya genişletmiş ve idare ettiği bu coğrafyayı 34 vilayete ayırmıştı. Bu vilayetlerden 25 tanesi üzerinde tımar sistemi kurmuş, 9 tanesini ise salyane sistemi ile idare etmeye başlamıştı. Bu vilayetlerden biri olan Anadolu vilayeti, belirtilen yüzyılda, yerel askeri bir örgütlenme olarak 17 sancağa ayrılmış ve bu sancaklardan bir tanesi olan Karası ise, 14 nahiyeye bölünmüştü [1].

Bu nahiyeler şunlardı (harita.2):
  1. Balıkesri nahiyesi (TT.d. 166, ss. 249-257),
  2. Ayazmend nahiyesi (TT.d. 166, ss. 278-286),
  3. Baş-girdek nahiyesi (TT.d. 166, ss. 252-257),
  4. Bigadiç nahiyesi (TT.d. 166, ss. 259-268),
  5. Boğaz-hisâr nahiyesi (TT.d. 166, ss. 282-286),
  6. Edremid nahiyesi (TT.d. 166, ss. 272-279),
  7. Fart nahiyesi (TT.d. 166, ss. 289-293),
  8. Giresin nahiyesi (TT.d. 166, ss. 270-272),
  9. Haydarlar nahiyesi (TT.d. 166, ss. 296-297),
  10. İvrindi nahiyesi (TT.d. 166, ss. 268-272),
  11. Manyas nahiyesi (TT.d. 166, ss. 286-293),
  12. Sındırgı nahiyesi (TT.d. 166, ss. 262-268),
  13. Temrezler nahiyesi (TT.d. 166, ss. 293-297),
  14. Yorma nahiyesi (TT.d. 166, ss. 260-268),
(harita.2) 1530 yılında Karasi Sancağını oluşturan nahiyeler.
(kaynak: Sezai, 1993, s.58 | geliştiren: Hayri Kaan Köksal, 2019)

1530 yılında Ayazmend, vilayetin üç limanından birisine (diğerleri Boğaz-hisar ve Kemer) sahip olan bir nahiyedir. Güneyinde Boğaz-hisar, kuzeyinde Edremid, doğusunda Hüdâvendigâr vilayetine bağlı Bergama ve Nevahi-i Bergama nahiyeleri yer almaktdır ve batısında da Adalar Denizi bulunur (Sezai, 1993, s. 61).

(harita.2), 1530 yılı Karası vilayetinin 14 nahiyeye ayrılmış "tımartaksimatını vermektedir. Bir başka deyiş ile bu, vilayetin "askeri taksimatı"dır. Ayrıca vilayet sınırları içinde "çiftlik (ocak)" olarak adlandırılan birimlerin oluşturduğu bir de piyade sancağı bulunmaktaydı. Fatih döneminden itibaren başlayan ve yerel piyade (yaya) askerleri için oluşturulan bu taksimat, yerel sipahi askerleri için oluşturulan nahiye sınırlarından bağımsızdı. Örneğin 1571 tarihli bir belgeye göre [2], Ayazmend, Edremid ve İvrindi toplam 37 "çiftlik (ocak)" içeren bölge, bir yayabaşının idaresi altındaydı.

Osmanlı'nın, bu askeri "tımartaksimatı aynı zamanda, devletin vergi gelirini toplayan bir örgütlenmesi de olduğu için, iktisadi coğrafyasına karşılık gelir.

Devletin, kendisinden önceki dönemlerde kullanılmamış, idari/hukuki bir örgütlenmesi daha bulunmaktaydı. Bu örgütlenme kadının başkanlığında kurulmuştu ve "sancağın timar sistemiyle ilgili bir idarî bölümü olan ve aynı zamanda coğrafî bir bütünlüğü bulunan nahiye / vilâyetlerin hukukî işleri(ni) görecek" [3] bir idari yapı olarak tanımlanmıştı. Böylece XVI. yüzyıldan itibaren biri hukukî, diğeri askerî iki idarî tanımlama kullanılmaya başlandı. "Özellikle XVII. yüzyıldan itibaren timar sisteminin önemini kaybetmesiyle kaza idarî birim olarak ön plana çıkmış, sayıları artmış ve nahiyeler kazanın bir alt birimi haline gelmiştir. Daha sonra giderek kadının yetki alanına dahil bir veya birkaç nahiye kaza şeklinde belirli bir coğrafî esasa kavuşmuştur."[4]

Bu idari coğrafyanın Karası vilayeti için hazırlanmış haritası (harita.3)'te sunulmuştur.

(harita.3) 1530 yılında Karasi Sancağını oluşturan kazalar.
(kaynak: Sezai, 1993, s.74 | geliştiren: Hayri Kaan Köksal, 2019)

(harita.2) ve (harita.3) birlikte irdelendiğinde, bir kaç açıklama yapmaya ihtiyaç duyulmakta. Öncelikle Edremit kazası dışında kalan tüm kazalar birkaç nahiyenin birleşimi ile oluşturulmuştur. Şöyle ki: Ayazmend kazası, Ayazmend ve Boğazhisar nahiyeleri, İvrindi kazası, İvrindi ve Giresun nahiyeleri, Manyas kazası, Manyas ve Fart nahiyelerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuştur. Bigadiç kazası, Bigadiç, Sındırgı ve Yorma nahiyelerinin birleşimi ile oluşturulmuştur. Karası vilayetinin merkez kazası olan Balıkesri, Balıkesri ve Başgerdek nahiyelerinden oluşturulmuş ayrıca konar-göçer Karacalar cemaatinin idari işlemleri ile de görevlendirilmiştir. Vilayet sınırları içinde bulunan Temrezler ve Haydarlar nahiyeleri ise adli/idari bakımdan Hüdâvendigâr vilayetine bağlı bulunan Mihaliç kazasına bağlanmıştır.

1530 yılında Ayazmend kazası; 8 mahalle, 58 karye, 2 mezra'a, 1 koru, 1 cami, 1 zaviye, 1 iskele ve 1 de mâlikânden oluşmaktaydı (TT.d. 166, 1530/H.936, ss. 278-286).

MAHALLELER
  1. Ahmed-Paşa,
  2. Câmi'-i Şerif,
  3. Hisâr,
  4. Kara-Mûsâ,
  5. Kethudâ,
  6. Koca-Kâdî,
  7. Na'lban (Na'llar),
  8. Şeyhler.
KARYELER
  1. Adil-ili,
  2. Ahi (Kaplan),
  3. Ahmed-Bey,
  4. Ahmed-ili (Turnacı),
  5. Akça-köy,
  6. 'Alemü'd-din,
  7. Avşar,
  8. Azizlü,
  9. Bağ-yüzü,
  10. Balaban (Kazzâz-oğlu),
  11. Ballu,
  12. Bâyezid,
  13. Bayramiç,
  14. Bâzergânlu (Kızıklar),
  15. Beküş,
  16. Beleñ-viran,
  17. Benekşek,
  18. Beşik-depe,
  19. Bölücek,
  20. Bölücek-kozak,
  21. Çakırlar,
  22. Çâşnîgîr,
  23. Çavdar,
  24. Dere,
  25. Dere-köy,
  26. Ebu-Cahme,
  27. Göbekler (Kaya-beyi),
  28. Gömeç,
  29. Hâcî-Osman,
  30. Hamîd,
  31. Kaba-ağaç (Kaba-'Osmân),
  32. Kâdî,
  33. Kara-ağaç,
  34. Kara-hisârlu,
  35. Kara-köy,
  36. Kargalu (Kılıç-biler),
  37. Kaya-pıñarı,
  38. Kayı,
  39. Kaykucular,
  40. Kocalar (Koçaklar)
  41. Köprü-başı,
  42. Kösrelik,
  43. Köyceğiz,
  44. Kuzulu,
  45. Küreci,
  46. Murâd-ili (Şeyhcelü),
  47. Mustafâca,
  48. Oğul-beyi,
  49. Okçular,
  50. Onac,
  51. Saçılar,
  52. Sepedci,
  53. Sunkurlar,
  54. Temür-ılıcası,
  55. Tıfıllar,
  56. Turnacı,
  57. Yayalar,
  58. Yaycılar.
MEZRA'A
  1. Eşek-adası,
  2. Yörgüç.
KORU
  1. Eğri-bucak.
MÂLİKÂNE
  1. Hâcî-Mehmed ve Selâmet-Ağa mülkü.
1530 yılı kayıtlarında bulunan yerleşim birimleri (harita.4)'te incelenebilir. Ancak, 58 karye, 2 mezra'a, 1 koru ve 1 malikâneden, 18'inin yeri bugün için belirlenememiştir. Bu nedenle (harita.4) eksik bilgi içermektedir. 

(harita.4) 1530 yılında Ayazmend kazasını oluşturan belirlenebilen 
yerleşmeler. (hazırlayan: Hayri Kaan Köksal, 2019)

AYAZMEND KAZASI KARYELERİNİN NÜFUS YAPILARI
Bir önceki makalemde, Kaplanoğlu (2015) ve Erdem (1999) çalışmalarından yola çıkarak, 1530 ve 1573 tarihli tahrirlere göre Ayazmend kazası içinde bulunan yerleşmelerin nüfus dağılımları hakkında bir inceleme tablosu vermiştim. Bu makalede verilecek bilgiler ise, 1530 tarih ve 166 numaralı tapu tahrir defteri ile bu defterle ilintili belgeleri irdeleyen Erdem (1999) çalışmasından yararlanılarak hazırlanmıştır.

Nüfus bilgilerinin bulunmasında, Barkan'ın “5 Emsali” formülü (Barkan, 1953, s.12) kullanılmıştır. Bu genel kullanım ile hane sayıları 5 ile çarpılmış, çıkan sonuca mücerred (bekar) sayısı eklenmiştir.

Tablolarda kullanılan kısaltmalar şöyledir: k. karye, nd. nâm-ı diger (diğer adı)


















































DEVAM EDECEK...
---
DİPNOTLAR
[1] Devlet arşivleri: 1530/H.936, tarihli TT.d.166, Bursa, Aydın, Saruhan, Biga, Alaiye İzmir livaları kazalarındaki nüfus, hasılat, tımar, evkaf, cebelu ve Aydın Kanunnamesini Mübeyyin Mufassal Tahrir Defteri. ( ss.278-286)

[2] 10 Haziran 1571 (16 Muharrem 979)  | A.{DVNSMHM.d.../15/20 (fon/kutu/gömlek)
Karesi Piyadeleri Sancağı Beyi Mahmut mektup gönderip liva-ı mezburda otuzyedi ocak Ayazmende, Edremid, İvrindi yayabaşılığına mutasarrıf olan Recep kulluğa gelmeyip yaya götürmeyip eda-yı hizmet eylemez deyu, otuzyedi ocak yayabaşılığından mazul olan Recep'e arzetmeğin buyruldu. (Aynen) 

[3] ve [4] TDVİA, c. 25, ss. 119-120

[5] Kassâmİslâm hukuk literatüründe ganimet, şirket ve miras gibi konularda her türlü menkul ve gayrimenkul malı bölerek şâyi hisseleri belirli hale getiren kişi ya da resmî görevliye verilen ad. (TDVİA, c.24, s. 579)

---
KAYNAKÇA

--
166 numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri (937/1530) : Hudâvendigâr, Biga, Karesi, Saruhân, Aydın, Menteşe, Teke ve Alâiye Livâları Dizin ve Tıpkıbasım, yayına hazırlayan: Ahmet Özkılıç vd., Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara, 1995.

Barkan, Ömer Lütfi (1903 - 1979),
    "Tarihi Demografi Araştırmaları ve Osmanlı Tarihi”, İstanbul Üniversitesi             Türkiyat Mecmuası, c.10, ss.1-26, İstanbul, 1953.

Erdem, Ömer ( - ),
    Dünden Bugüne Altınova, Altınova Belediyesi Yayını, 1999.

Kaplanoğlu, Raif (1958- ),
    Tahrir Defterlerine Göre Sultan II. Murad'ın Bursa Vakfı Köyleri, yayına             hazırlayan: İsmail Yaşayanlar, Orhangazi Belediyesi Yayınları, ss. 499-539,             Bursa, 2015.

Köç, Ahmet ( - ),
    "Sultan II. Murad Vakfı’nın Edremit Mukataaları (1530-1641)", Ankara                     Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, 30 (Güz),         ss.41-71, Ankara, 2011.

Öden, Zerrin Günal ( - ),
    Karası Beyliği, Atatürk Kültür, Dil Ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu        Yayınları, Ankara, 1999.

Sevim, Sezai ( - ),
    XVI. yüzyılda Karasi Sancağı (Tahrir Defterlerine göre), danışman: Prof. Dr. Muzaffer Arıkan, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilimdalı Doktora Tezi, Ankara, 1993.