1 Aralık 2014 Pazartesi

AYVALIK'tan KENT DÜŞLERİ

Mehmet Ağabey'in anısına...
Bu kentin sakinleri ile sahipleri arasındaki farkı ortaya çıkaran bir etkinlikteydim dün.

Bu kentte yalnız olmadığım konusunda beni umutlandıran bir gündü, dün. Çok değişik sınıfsal konumlara ve bir o kadar da siyasi çeşitliliğe sahip yaklaşık elli kişi, bir pazar günü saat on dörtte, Ayvalık Ticaret Odası toplantı salonunda yerlerini alıp otururlarken göz göze geldiğim bir kaç tanıdık simaya baş selamı verirken, kendime de hayıflanmıyor değildim: “tamam eski arkadaşlarımla karşılaşacağım ama, yahu şimdi buraya gelmenin ne gereği vardı ki? Hayatımda ilk defa yağmur yağan bir Ayvalık'ın sokakları beni beklerken üstelik!”
...

Ayrılırken salondan, iki saat önceki bu düşüncelerimi düşünmek bile beni utandırıyordu. Zira, “Ayvalık'tan kent düşleri” içinde dolanmış ve yeniden “umutlanmıştım” bu ülkeye dair. Konuşan her kişinin bir düşü dökülüveriyordu dilinden... Yapmaya çalıştıklarım ve yaptıklarımın benzerleri ile uğraşan ve belki de benim erişemeyeceğim bir mesafede gerçekleştiren güzel insanlar ile birlikte olmanın sarhoşluğu idi o an yaşadıklarım.

Eski dostlarımla kucaklaşmak ne kadar mutlu ettiyse beni, aynı kenti yaşayıp bu tanımadığım insanlarla da kucaklaşmanın sarhoşluğu ile etkinlikten ayrılıyordum.

TMMOB Mimarlar Odası Balıkesir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ali ÖZERK açılış konuşmasını yaparken
Etkinlik, Mimarlar Odası Balıkesir Şubesi ile Ayvalık Temsilciliğinin ortaklaşa düzenlediği “AYVALIK DEĞİŞEBİLİR Mİ?” adıyla, 30 Kasım 2014 günü saat 14:00'de, Ayvalık Ticaret Odası toplantı salonunda gerçekleştirildi.

TMMOB Mimarlar Odası Ayvalık Temsilciliği Yönetim Kurulu Başkanı Gündüz İŞGÜDER açılış konuşmasını yaparken
Etkinliğin özeti; Mimar Vedat TOKYAY'ın yakalandığı Ayvalık “hastalığı” sonrasında kendisine dert edindiği iki ayrı mekana, Cumhuriyet Meydanı ve Kırlangıç Yağ Fabrikası mekanlarına dair, bürosunda gerçekleştirdiği “bir çabalar demetinin” sunumu özelinde gelişen “kent tartışmaları” idi.

Mimar Vedat TOKYAY sunumunu yaparken

Tasarımlarının eleştirilen yanları bile - ki eksik donelere karşın Ayvalık için kafa yorması ve onu bir ürüne çevirebilmesi nedeniyle yapacağımız eleştiriler, sayın Tokyay'a verebileceğimiz tek mütevazı katkı olabilir - bu özverili çalışmaya dair hırpalayıcı olmayan bir dille yapılıyor ve her katılımcı, öncelikle onun emeğine teşekkür ederek, kendi kafasındaki “bir Ayvalık düşünü” diğerlerimiz ile paylaşıyordu. Sunum kadar süre tutan “üzerine konuşmalarımız” bir diğerimize eklemlenerek gelişiyor ve sonunda benim yıllardır üzerinde durduğum nihayi cümle ile tamamlanıyordu: “bu kent düşlerimizi ifade edebilecek tek örgüt” Mimarlar Odası'dır.

“Memleketçi” bir işadamı veya İşçi Partisi belediye başkanı adyı ya da bir dernekte örgütlenmiş bir kişi de ve hatta kentte iş yapan bir mimarı da aynı parantez içinde buluşuyor ve “bu kente dair düşlerin” bir diğerine eklemlenmesi sonucunda ulaşılacak başarıyı işaret ediyordu. Bu, yıllarca bir diğerimizi “hırpalayan” rekabetçi söylemin -en azından- Ayvalık'ta tükenmek üzere olduğunu bizlere müjdeliyordu.

Etkinliğin konu odağı sayın TOKYAY'ın “düşleri” ve o düşlerin tasarıma bürünmüş sunumu da olsa, en az onun kadar değerli, bir sunumu da katılımcılar gerçekleştirdi, özetle.

mimar TOKYAY, Kırlangıç Yağ Fabrikası yerine düşündüğü kent odağı olacak kültür merkezi kompleksini anlatırken

Benim son beş aydır üzerinde durduğum, “Ayvalık Dostları Bilgi ve Belge Ağı” nın da artık temel gereksinim olduğunu ortaya çıkaran konuşmalar beni “umutlandırdı”. Şimdi sırada, bu umudun geniş bir katılımcı gurup ile, her türlü “rekabetçilikten” arındırılmış bir işbirliğine dönüştürülmesine kafa yormaya geldi. Ve tabi, bunun için yapılabilecek çağrıyı da Oda'nın üstlenmesine... Oda'nın bu odak olma hali, hem toplumdaki “mimar-oda karşıtlığını” dindirecek ve hem de “rekabetçilikten” arınmış derli toplu bir sesi kamuoyuna duyuracaktır. Bu anlanda ilk yapılması gereken, daha önce “mekan” özelinde düşündüğümüz kent envanteri çalışmasına, “düşler” özelinde ve yeni paralel bir aks daha eklemek zorunluluğudur.

Sanırım “burada kimse var!”