bir zamanlar Ayvalık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bir zamanlar Ayvalık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ocak 2024 Pazartesi

bir zamanlar Ayvalık VIII. AYVALIK'ta ZEYTİNYAĞI ÜRETİMİ

resim: bbcgoodfood.com


Bir süre önceye kadar, "bir zamanlar Ayvalık" adlı bir yazı dizisi ile, Ayvalık'ın değişik üretimlerini ve olaylarını, "asiaminor.ehw.gr" üzerinden çevirmeye çalışıyor ve yayımlıyordum. Bu çeviriler, 2013 - 2016 yılları arasında, "Ayvalık için birlikte yürüyeceğimize inandığım" kişilerin "manevi güçleri" ile yapılmıştı. Unuttuğum bir taşınabilir HDD'de, aşağıdaki metin çıktı.

--- ( * ) ---


AYVALIK'ta ZEYTİNYAĞI ÜRETİMİ

1. Giriş
Ayvalık ve çevresi antik çağlardan beri yabani zeytin ağaçlarından oluşan yoğun ormanların varlığıyla ünlüydü. Çıplak tepelerin yamaçları bile, başka bir ürün yerine zeytinliklere uygun araziye sahipti. Zaten 18. yüzyıldan beri, sistematik zeytin yetiştiriciliği yerel halkın ana mesleği olmuştu. Hem yabani ağaçların evcilleştirilmesi hem de Müslüman mülklerinin Hıristiyanlara satılması ve açık arazide [yeni] genç ağaçların dikimi [ile elde edilen] yağ üretimi bölgedeki Yunanlılar için çok önemli bir geçim yolu yaratmıştı. Böylece, 20. yüzyılın başlarında, zeytin bahçeleri şehrin çevresindeki alanda 60.000 dönümlük bir alanı ve komşu bölgelerde 20.000 dönümlük bir alanı kapladı. Ayvalık yönetimine ait tarlaların çoğu, esas olarak şehrin kuzeydoğu bölgesini kaplamıştır. Aynı zamanda (20. yüzyılın başlarında), ailelerin yaklaşık yarısı zeytin ağaçlarının kapladığı daha küçük veya daha geniş alanlara sahipti.

2. Mülkiyet ve [tarlanın] işletilmesi
Mülk sahibi, kendi mülkünün ürününü denetliyor ya da gözetmenliğini kendisinin güvendiği adamına ustabaşı olarak devrediyordu. Zeytinin hasadı için işçileri işe alamayan pek çok mal sahibi, yıllar içinde bu mülklerini kiraladıklarını söylediler. Kiracılar mülkiyeti kiralamadan önce, zeytinlik sahibi ile kararlaştırılmış olan belirli bir miktar yağı vererek, zeytin üretimi için araziyi kiralıyorlardı. 19. yüzyılın sonlarına doğru zeytin verme sistemi de uygulandı. Mal sahipleri, belli bir miktar para karşılığında bu zeytini "toplayıcılara" (αποκοπτσήδες) yağ yapmaları için satıyordu. Fiyatın değeri, meyvenin kalitesi ve miktarı, değirmenlerden değirmene ve fabrikanın yerine (nakliye maliyetleri vb) göre değişiyordu. "Toplayıcılar" sadece iç pazarda değil, yurt dışında da yağ satışı yapan büyük ölçekli tüccarlardı. 1900'den itibaren arazi sahipleri ve kiracıları veya zeytin ve yağ alıcıları ve ek olarak tarım işçilerinin aldıkları ücret, genellikle tatmin edici olduğundan, yağ üretiminde bu yöntemden faydalandı. 

Bu durum, ücretlerin artması, dolayısıyla ticaret ve zanaatların artmasıyla  birlikte Ayvalık'ın ekonomik ve sosyal hayatı üzerinde genellikle olumlu bir etkiye sahip olmuştur. Aynı zamanda, öncelikli olarak topluluk okullarına karşı hayırsever faaliyetler ve faydalar artmıştır.

3. Tarımsal çalışma
Çiftçilik her yıl yapıldı, her zaman üretim ikiye katlandı ve bazen üç katına çıktı. İlki, ağaçların Mart ayında ve ikinci mayıs ayında temizlendikten sonra gerçekleştirildi. Bu, çiftlerin gelirlerini arttırmak için hayvanlarını kullanmaları ve toprağın ürününü toplandığı zamandır. Bu, zeytinlerin yetiştirilmesi ile yakından ilgilidir. Bir çift öküzle sürdükleri, genellikle geçimlerini sağlayan 16 ila 20 zeytin ağacından oluşan iki dönümlük bir alandır. Sulama genellikle ilkbahar ve yaz aylarında, özellikle genç zeytin ağaçlarına yapılırdı. Çalışmanın bu aşamasında birçok mevsimlik ücretli emekçi çalışıyordu.

Budama ve temizleyiciler ağaçların budama ve temizlenmesi için hasat ederlerdi. Gerçekten de, Ayvalıklı toplayıcılar, geniş bölgede "en iyi" olarak kabul edildi. Onlar, işe yaramaz olan, çok besin tüketen, meyve vermeyen dalları kesiyorlardı. Toplayıcılar dalları usulca kesiyor, böylece ağaç havalanıyor ve güneş tüm noktalarına [işleyebiliyordu]. Öte yandan, toplayıcılar, ölü noktalarını temizlemek için gövdenin kuru ve çürümüş kısımlarını, dalların ve kuru kısımlarını temizler ve koparırlardı. Böylece ağaç açık bir şemsiye biçimini alırdı.

Zeytin ağaçlarının ortaya çıkarılması da tarlada önemli bir işti. Birçok işçi ağaçların etrafına çukurlar açardı, böylece ağaç yağmur suyunu çok emer ve mineralleri çözen nemi muhafaza ederdi. Aynı zamanda, toprağın havalandırılmasını ve güneşlenmesini kolaylaştırır, bu da köklere faydalı olmasını sağlardı. Ağaçların gübrelenmesi her üç ila dört yılda bir gerçekleşirdi. 

Çalışmanın bu aşamasında ağaçların etrafına, saçılan hayvan gübresi kullanırdı. Bu nedenle, Ayvalık bölgesinin gübre ihtiyacını karşılamak için gerekli miktarlar çok büyüktü ve diğer bölgelerden gübre getirilmişti. Batı Anadolu'daki Yunan işgali sonrası kimyasal gübreler kullanıldı. Fakat 1922'deki olaylar bunu durdurdu.

4. Zeytin Hasadı
Önce, her gün değiştirilen suyla dolu kaplara konan yeşil zeytinleri toplarlar, sonra onları tuzlarlardı. Sonra kırmızılaşan zeytin toplanır, son olarak da, nüfusun en fakir kesimleri tarafından tüketilmek üzere bekletilen, "kazınmış siyah zeytin"ler toplanırdı.

Zeytin toplama süreci, Osmanlı Türkçesinde, bir grup, kabile veya topluluk anlamına gelen "tayfalar" tarafından gerçekleştirilirdi. Bu çalışma aşamasında çoğunlukla kadınlar istihdam edilirdi. Yerel işçiler yeterli olmadığında; Midilli (Λέσβος), Gökçeada (Ίμβρος :: İmroz), Limni (Λήμνος :: Ilımlı) ve Trakya'dan "tayfa" toplanırdı. Zeytinlik sahipleri, uzun yolculuklarından kaçınmak için, bunların yatmaları ve yemek yemeleri için evlerinden yeterince uzakta, malikanelerdeki "hasomeri" (χασομέρι) dedikleri kulübeler sağlarlardı. 

Yabancı işçiler dışında, yerel halk da bu kulübelerde yaşardı. Aynı kulübelerde, topladıkları zeytini şehre transfer edene kadar saklarlardı. Hasat aşamasında çocuklar da çalışırdı. Çocuklar genellikle geçici depolama yerlerinde zeytin sepetlerini boşaltırlar ve zeytin yüklenen hayvanları şehre götürürlerdi. Bu çocuklar çoğunlukla küçük çiftçi ailelerinden gelirler ve ailelerinin çalışmalarından edindikleri tecrübe nedeniyle, işverenler tarafından tercih edilirdi.

Hasat tamamlandığında, geniş bölgedeki nüfusun daha fakir kesimlerinden insanların çeşitli arazilere girmelerine ve kalan meyveleri toplamalarına izin verildi. Bu işleme "başaki" (μπασάκι) hasattan sonra yerinde bırakılan meyve anlamına gelen Türkçe başak kelimesinden gelir) ve son ürünü toplayanlar da "başakçı" (μπασακτσήδες) adı verilirdi.

5. Zeytinin şehre aktarımı
Çalışmanın son aşaması, zeytinin Ayvalık'a taşınması idi. Arabalar ve hayvanlar, atlar, katırlar, eşekler ve hatta develer ulaşım için kullanılırdı. Gerçekten de, kentteki mevcut develer yeterli olmadığından, komşu bölgelerden ve köylerden ya Hristiyan ya da Müslümanlardan hayvan sağlanırdı. Zeytinler, sahiplerinin depolarına taşınır ve buradan da öğütmek için değirmene çok hızlı bir şekilde nakledilirdi. Sonra yeni zeytinyağı sahibinin boşalan bu depolarına geri transfer edilirdi. 

Zeytini kırsal alandan şehre taşımak için kullanılan ana yollar şunlardı: 
a) Kentin kuzeyindeki Agios Spyridon (Αγίου Σπυρίδωνος) yolu,
b) Şehrin ortasından [geçen] Ajiganaria (Ατζιγκανάρια) ve Lagoumi (Λαγούμι)'ye giden yol,
c) Yine şehrin ortasından başlayan Paliobakhtse (Παλιομπαχτσέ) yolu,
d) Ayvalık'ın güneydoğusundan başlayan ve Yeniçeriköyü'ne (Γενιτσαροχώρι) devam eden Agios Antonios (Αγίου Αντωνίου) yolu [2].

Yolculuk boyunca insanlar ve hayvanlar, taş basamaklardan inildiği için "basamak" (ασκαλωτά) adı verilen çeşme ve kuyularda susuzluklarını giderirlerdi. Hükümet yolu olan Agios Spyridonos (Αγίου Σπυρίδωνοςdışındaki çeşmeler ve kuyular genellikle özel kişiler tarafından yapılırdı yollar ise, vergilerden yapılmıştır. 

6. Zeytinyağı üretimi
Zeytin hasatından sonra, yağ üretimine geçilirdi. Bunun ilk aşaması, zeytinlerin öğütülmesi ve yağın çıkartılmasıydı. 19. yüzyılın sonlarına kadar çoğu toprak sahipleri, zeytinleri büyük çaplı ahşap depolardan, bahçeden taşıdıktan sonra tuzlamışlardır. Bu yönteme, mevcut zeytin değirmenlerinin kısa sürede öğütülmeye yeterli olmadıkları için gerekli görülmüştür. Bu yöntem genellikle büyük toprak sahipleri ve zeytin değirmeni sahipleri tarafından uygulandı. Bunun bir nedeni, üreticinin veya zeytin değirmenleri sahiplerinin öğütecekleri çok miktarda zeytin elde ettikleri içindi. İkinci nedeni de, bu miktarda zeytinin, yağ çıkarılmadan "çürümemesi" için tuzlanırdı.

Ayrıca, tuzlu zeytinden elde edilen yağ hem yemek hem de yakıt için uygundu. Üstelik, İstanbul'daki camilerinin yanı sıra, avizeler asılı Rusya kiliselerinin ihtiyaçlarını karşılamak için büyük miktarlarda satılırdı. Rusya'da olgunlaşmamış meyvelerden üretilmiş veya soğuğun yaktığı ya da bir hastalığa sahip olan yağlar da gönderilirdir. Bu yağlar, kaynatılarak rafine edilirdi bu yüzden besinlerini kaybederdi ama yakıt olarak çok uygunlardı.

Sıkımhane işlerinin ikinci aşaması, yağın temizlenmesi ile ilgili çalışmaydı. 19. yüzyılın sonlarına doğru, yağ üretimi hızla artmış iken, temizlik de yapılmalıydı. Bu nedenle, pamuk ve özel kumaşlardan oluşan temizlik makineleri kullanılmaya başlandı. 

7. 19. Yüzyılın "Zeytin Krizleri"
İki büyük kriz, Ayvalık yağ sektörünü önemli ölçüde etkilemiştir. Bunlardan birincisi, 1850 Ocak'ında meydana geldi ve uzun vadeli yağışlara ve sıcaklıktaki keskin ve büyük düşüşe bağlıydı. Sonuç olarak, zeytin ağaçlarının yaklaşık yarısı köklerinden kurudu, diğer yarısı ise büyük zarar görmüşlerdir [3]. 

Zeytin üretiminde meydana gelen azalma, kent nüfusunun büyük bir kısmının bu işle uğraşması nedeniyle, yıllar süren ciddi ekonomik sorunlara neden oldu. İkinci kriz ise 1887 kışında meydana geldi ve 1850'lere kıyasla daha küçük olmasına rağmen, büyük sorunlara da neden oldu. Bu tahribata, Pindas'ın (Madara Dağı) karla kaplı tepelerinden gelen soğuk hava neden oldu. Zeytin ağaçlarının büyük bir kısmının "yanmasına" neden olan üretimdeki azalma, gelirlerin azalmasına, nüfusun önemli bir kısmının tüketiminin azalmasına ve işsizliğe yol açmıştır. Kentin ekonomik yaşamı 1850 krizine oranla daha hızlı düzeldi.

8. Sanayi ve İhracat
19. yüzyılın sonuna kadar Ayvalık'ın yağ üretimi at ve elle çalışan sıkımhanelere dayanıyordu. 20. yüzyılın başlarından itibaren, 1922 yılına kadar buharlı değirmenler faaliyete geçti. Buharla çalışan fabrikaların ilk kurucuları Stephanos ve Michalis Sevastos kardeşlerdi. Modern öğütme makineleri ve geleneksel zeytin değirmenleri, sadece yerel üreticilere değil aynı zamanda, Edremit'e kadar komşu bölgelerdeki üreticilere de hizmet etmek için yeterliydi.. Zeytinyağı üretiminde modern makinelerin ve iyileştirme yöntemlerinin uygulamaya konulması, yağ artışının yanı sıra kalitenin iyileştirilmesine de katkıda bulunmuştur. Bu nedenle, 20. yüzyılın ilk yirmi yılı boyunca yağ ihracatı yükseldi. Bununla birlikte, belirli yağ ihracat istatistiklerine sahip değiliz, ancak bazı kaynaklara göre, 1910'dan beri zeytinyağı ihracatı, işlenmiş derilerin ve sabunların ihracatından elde edilen kardan çok daha fazla kar getirmiştir [4].

Ayvalık zeytinyağını alan başlıca yabancı tüketim merkezleri şunlardı: Amerika, İtalya ve Fransa. Daha sonra yukarıdaki ülkelere Almanya ve Avusturya da eklenmiştir.

Yazan: Xourianos Manolis (05.08.2002)

1. 1 m3 = 6.25 okka (οκάδες)
2. Küçük Asya Çalışmaları Merkezi, ph. A7, Ayvalık.
3. Sakkaris, G., Ayvalık Tarihi (Atina 1920), s. 170.
4. Sakkaris, G., Ayvalık Tarihi (Atina 1920), s. 172.


2 Temmuz 2023 Pazar

bir zamanlar Ayvalık VII... AYVALIK YUNAN SİYASET DERNEĞİ


1. Kulübün kuruluşu ve işleyişi
"Ayvalık Yunan Siyaset Derneği", Jön Türk Devriminin ve Anayasa restorasyonunun yarattığı politik eşitlilere yönelik hoşgörünün oluştuğu bir ortamda, 1908 Eylül'ünde Ayvalık'ta (Cydoniae) kuruldu. Kuruluş tüzüğünde, “Yunan toplumunun haklarını net ve kesin bir şekilde öğrenmesine yönelik rehberlik etmek”, “devletin [bu yeni] anayasal formunun ruhuna” uygun olarak “Ulusumuzun gelişimi ve yükselmesi için her iradenin ve eylemin oluşturulması ve desteklenmesi” derneğin amaçları olarak öngörülmüştür [1].

Anayasal eşitlik ortamında, Rum Ortodoks ulusunun oluşumu ve politik bağımsızlığı, büyük olasılıkla Atina'dan birçok Yunanlı katılımcının da katıldığı kulübün, başlıca hedeflerindendir. Kulüp belgelerinin birinde, "Türkiye'deki Yunan ulusuna her zaman tanınan bağımsızlığını korumak için halka açık ve iyi organize edilmiş eylemlerde kullanılmasının yanı sıra İmparatorluk [sınırları] içinde Osmanlı'nın eşitlik konusundaki Yunanlıların peşinde koştuğu" da belirtilmektedir" [2]. Bu hedeflere ulaşmak için, tarih, toplum ve ideoloji üzerine bir dizi konferanslar düzenlenmiş ve halkın okuma yazma bilmeyen çocuklarının ilköğretim eğitimi alabilmeleir için bir gece okulu kurulması planlanmıştır” [3]. Kulübün ilk yönetim kurulu aynı yılın Kasım ayında seçildi ve üyeleri arasında; G. Sakkaris, I. Zervos (avukat), I. Apostolakis (hekim), D. Odysseos (firma tesilcis), D. Kontis (tüccar), M. Tsougas (hekim), M. Kartsaklis (avukat), A. Saltas (tüccar), A. Pantagis ve E. Gialandelis [gibi] tanınmış bilim adamı ve öğretmenlerden oluşuyordu.
 
 2. “Siyasi Ant"
Kulübün amaçlarına katılmak ve çalışmak isteyenler, - başka bir deyişle "damarlarında dolaşan Yunan kanının farkında olanlar" [4] vatanlarının gelişimine duydukları sevgiyi ve dinlerini savunmak zorundaydı. Bu nedenle, "siyasi ant" olarak adlandırılan özel bir yemini hazırladıkları ve [bu andı] içtikleri belgelenmiştir. Kulüp kısa ömürlüdür: 1909 yazında, Ayvalık'taki sıkı yönetimin yürürlüğe girmesinden sonra hızla çözülmüştür.
---
DİPNOTLAR
[1]
Mamóni, K.
(1983)  “Küçük Asya Helenizminin Somateiaki Organizasyonu”, Tarihi ve Etnoloji Derneği Dergisi, 26, s. 83.
[2] Panagiotaréa, Á. (1994), “Burjuvazi mülteci oldu", Selanik, s. 87.
[3] ve [4] Mamóni, K. (1983), “Küçük Asya Helenizminin Somateiaki Organizasyonu”, Tarihi ve Etnoloji Derneği Dergisi, 26, s. 83.

(çeviri: Hayri Kaan Köksal)


1 Temmuz 2023 Cumartesi

bir zamanlar Ayvalık VI... AYVALIK HAYIRSEVERLER DERNEĞİ








Ayvalık Hayırseverler Derneği
1. Kuruluşu 
Ayvalık Hayırseverler Derneği (Agathoergos Adelfotis Kydonion) 1871 yılında Ayvalık'ta (Kidonya) kuruldu [1]. Kurucu üyeleri: D. Gonatas, D. Malelis, G. Oikonomidis, I. Gouttas, G. Strongylis, A. Stavridis gibi gençlerden oluşuyordu.  

Amaçları: 
Ayvalık'taki tüm kamu eğitim kurumlarının bağımsız çalışmalarını sağlamak ve mülklerinin yönetimi, bir kız okulunun işleyişini sürdürmek ve özellikle kıtlık, yangın veya salgın hastalıklarda muhtaç bireylerin bakımını sağlamak gibi eğitim ve hayır işleri idi. 

2. Faaliyetleri 
Dernek, 1873 yılında Agios Dimitrios mahallesindeki Hayırseverler Kız Okulu'nda (ya da Yukarı mahalle Kız Okulu) kurdu. Bu Ayvalık'taki ikinci kız okuluydu ve Ayvalık'ın ünlü okulu, Eski Akademi'nin batı tarafında inşa edilmişti. 

Ancak, Derneğin eğitim alanındaki en büyük başarısı, 1890 yılında, yoğun anlaşmazlıkların sürdüğü [bir dönemde] toplumun karşıt taraflarını ikna ederek, tarafsız bir kurum olarak okulların denetimini üstlenmesi oldu. Böylece öğretmenlerin, profesörlerin ve yöneticilerin [atanması] sorunlarının aşılması ve eğitimin önünde duran birkaç sorunun daha aşılması mümkün oldu. Derneğin, eğitimin örgütlenmesi ile ilgilendiği dönemde, Akademi tam anlamıyla bir gymnasium'a dönüştü (1884) ve Yunan devleti tarafından da denkliği tanındı. On yıl sonra ceamaat ihtiyarlar meclisi (dimogerontia) okulların yönetimini [geri aldı]. 

Derneğin bundan sonraki faaliyetleri ve fesih tarihi bilinmemektedir. 
---
DİPNOTLAR
[1] Atina Keresteci'ye göre, 1873 yılında kuruldu. Bkz. Keresteci, A., Ayvalık (1832-1922). Hatırlar, Doktor John Kerestetzis'in notdefterleri (Atina, 1981), s.33

(çeviri: Hayri Kaan Köksal)


30 Haziran 2023 Cuma

bir zamanlar Ayvalık V... AYVALIK'TA KAÇAKÇILAR VE KAÇAKÇILIK


Ayvalık'ta Kaçakçılar ve Kaçakçılık Ticareti
1. Giriş 
19. yüzyılda Ayvalık'ta (Kidonia) tütün üretimi yoktu. Çoğunlukla Batı Anadolu'nun geniş alanlarında ve imparatorluğun doğu vilayetlerinde üretilen tütün, şehirdeki tüketicinin ihtiyacını karşılardı. İmparatorluğun tütün [üretimi] belirgin olarak yüzyılın sonlarına doğru, Fransız Regie des tabacs şirketinin tekeline tabi kılındı. Bunun üzerine, “contrabbando” (İtalyanca kaçakçı) adı verilen tütün kaçakçılığı, bilhassa Kidonya bölgesinde gelişti. Aynı zamanlarda “kontrabantzides” adı verilen bu kaçakçılar, silah ve barut tedariği gibi faaliyetlerle de uğraştılar. Şüphesiz onların ana faaliyeti yasadışı tütün tedariği ve ucuza satılması ile ilişkiliydi. Fransız şirketi, bu tedarik faaliyetlerini engellemek ve [kendi] mali kayıplarını azaltmak amacıyla silahlı bir koruma kuvveti kurdu: "kourtzidis" (κουρτζιδης). Bu kuvvetin kurulması, devlet otoriteleri ile yapılan bir anlaşma sonrasında oldu [ve] böylece ordu ya da polis, kaçakçılığı bastırmaya çalışmak zorunda kalmadı. Doğrusu koultzides'in kurulmasından önce devletin çok [başlı] güvenlik güçlerinin kaçakçılıkla uğraşması çok zor ve uğraş gerektiriyordu. Fransız şirketi, çoğunlukla, [karşıyla gücünü] dengeleyebilmek için bölgelerindeki kaçakçılık faaliyetleri içinde bulunmuş genç erkekleri, yukarıda bahsedilen koruma kuvvetinin altında toparladı [1].

2. Kaçakçılar ve faaliyetleri
[Bu] caydırıcı kuvvetin, kaçakçı grupları üyelerini [deşifre ederek] onları takip etmesi ve [onları] yakalaması (tutuklaması), Ayvalık halk sınıfların içinde kaçakçılara [dair], yenilmez ve boyun eğmez kahraman-kaçakçı imajının yaratılmasına katkıda bulundu. Nitekim, 1821 Devrimi sırasında, Kidonya'dan Yunanistan'a gelen silah ve savaşçı transferinin, kaçakçıların faaliyeti olduğununa [dair] bölgede rivayetler [bulunmaktadır]. Kaçakçıların merkezi Palapahçe'deki Agios Nikolaos kilisesi ve Aşağı Mahalle (Κάτω Χώρα) çarşısı idi. Tütün satışı ve satın alma anlaşmaları katsirmas (κατσίρμας, κατσί = keçi) denilen bu belirli alanda gerçekleşirdi. Resmi makamlar onları yakalamaya çalıştığında, onlar, kaçakçılarca hazırlanmış kaçış yolları olan bu bölgeleyi çok iyi biliyorlardı. 

3. Kaçakçılığın farklı yolları
Tütün, kaçakçılara genellikle iki yolla teslim edilirdi: ya küçük gruplar [halinde] sapa, dağlık yolları takip ederek doğu [yönünden] gelip – kaçakçıların kullandığı [deşifre olmamış] yolları kullanarak şehre girerler, böylece yasa güçleri ile bir çatışma çıktığında gizlenebilmenin avantajını kullanırlar ya da şehre [malı sokabilmek için] Müslüman kaçakçıları beklerlerdi. İkinci durumda, çok sık [olarak], kaçak tütün yerel Hıristiyan kaçakçılar ile Müslümanlar arasında bir görüşme [yapıldıktan] sonra, belli olmayacak biçimde [paketlenerek] taşınır, Ayvalık halkı da evlerinin bodrum katlarında [tütünü] transfer ederlerdi. Daha sonra, tütün değişik evlere dağıtılırdı böylece diğer kaçakçılar ya da koultzides ler tarafından [bulunması] çok zor olurdu. Bu durum, sık sık yerel kaçakçı grupları ile diğer kaçakçılar arasında [ciddi] düşmanlıklara [da] yol açmıştır [2]

4. Meşhur kaçakçılar 
Ayvalık'ın en önemli kaçakçılarının eylemleri hala belleklerde canlıdır. Midilli'den tütün kaçırırken [yakalanan] teslim olmayı reddeden [bu nedenle] koultzidesler tarafından öldürülen Kapounkoglou olayı karakteristiktir. [Ölümünden sonra], Ayvalık kaçakçılarının [geride kalan] eşi ve çocukları için, kaçakçılar arasında yardımlaşma ve dayanışma ağı olduğunu kanıtlayan veriler bulunuyor.

Bu [kaçakçılık] faaliyetlerine dair bir örnek de, efsanevi Nikos Pagidas'a [aittir]. Olay şöyledir: 20. yüzyılın başlarında o, koultzides [teşkilatının] içine girdi ve liderlik rolü oynamayı başardı. Verdiği hizmetlerin başında, yerel kaçakçıların çıkarlarını korumak, birliklerin harekete geçmeye hazır oldukları anlarda [da] onları (kaçakçıları) uyarımaktı. Kimi zamanlarda koultzides birliklerinin bünyesine katılan Pagidas ve kaçakçılar [daha sonra], Ayvalık halkının [verdiği adla] kleftes (yasadışı ordu güçleri)'e karşı [mücadele veren] armatoloi'ye (kleftes eylemlerini bastırması için cemaat tarafından desteklenen silahlı birlikler) dönüştüler [3]

5. Osmanlı makamlarının tutumu 
Koultzides [teşkilatının] oluşumundan sonra, Osmanlı makamlarının kaçakçıların faaliyetine dair tutumu [kayıtsız] idi. Biz bu durumu, onun kaçakçılık faaliyetlerini sınırlandırma isteğinin gerçekleşiyor olmasından dolayı olduğunu düşünebiliriz. Karakteristik bir olay, kesin tarihi bilinemese de, bir sözlü tarih tanığının belirttiği gibi, Sultan Abdülhamit II. döneminde gerçekleşti: silahlı kaçakçılardan bir grup, atlarla şehre tütün sokmaya çalışıyordu. Fransız şirketi, onları yakalamak için kourtzidis gönderdi, ancak [başarılı olamadılar]. Bunun üzerine şirket, onları bertaraf etmek için Osmanlı ordusu yetkililerine rüşvet verdi. Çatışma sırasında, [kaçakçı] grubunda yer alan bir üyenin yaşlı babası öldürüldü. Hemen adamlar, cesedi alarak şehrin merkezine gidip spontan bir eylem düzenlediler. Ardından, ordunun [cinayetteki] rolü hakkında sultana da bir telgraf gönderip onu bilgilendirdiler. Bunun üzerine Abdülhamit II'nin tavrı ilginçtir: operasyonda yer alan komutan ve askerleri [daha] uzak bölgelere tayin ettiyse de protestoları önleyemeyince, rüşvet aldığı öne sürülen subayın bir askeri mahkeme tarafından yargılanmasını emretti [4]
---
DİP NOTLAR
[1], [2], [3] ve [4] Anadolu Çalışmaları Merkezi, klasör. Α7 (Ayvalık), Sosyal yaşam sorunları

(çeviri: Hayri Kaan Köksal)

29 Haziran 2023 Perşembe

bir zamanlar Ayvalık IV... AYVALIK BOTANİK BAHÇESİ








Ayvalık Botanik Bahçesi ve Tarım Derneği 
1. “Botanik Bahçesi” 
1905 yılında, Ayvalık (Kidonya) toplumu ilkokul ve liselerinin müfredatlarına, çok yoğun yer verilerek tarımsal konular eklendi. Verilen eğitimdeki bu gelişme, yağ ve kuru üzüm gibi temel ticari ürünlerin ekimi ile ilgili yeni yöntem ve tekniklere duyulan ihtiyaç nedeniyle oldu. Bu yeni yöntem ve teknikler: 1870'lerde Avrupa'da yapılan keşifler sonucunda, asma biti, ekin küfü gibi bitki hastalıklarıyla mücadelede kimyasal kullanımı ya da, bağcılık gibi ziraat kollarında yeni tarım araçlarının kullanılmaya başlaması sonucunda gelişmişti [1].

Ayvalık şehrindeki yukarıda belirtilen eğitim hareketinin mimarları, cemaat okullarının yönetim kurulu başkanı doktor Ioannes Kerestetzis ile öğretmen ve ilköğretim okulları müfettişi Dimitrios Liapis idi. Kerestetzis ve cemaat okullarının yönetim kurulu üyesi olan Ioannis Gonatas, aslen Dikili'li olan Pantazopoulos ailesinin bazı üyelerinden okullara yakın bir bölgede 6.7 acres [*] (= 27.1149 dönüm) bir bahçeyi bağışlamalarını isterler.

Bahçe için bağışlanan yer, St. Constantine küçük kilisesinin yakınında, şehir hastanesinin üzerinde olduğu arazidir. Cemaat okulları yönetim kurulu, tarımsal konularda [verilen] teorik öğretimin yanı sıra uygulamalı öğretimin de verilmesini amaçlayan bahçesinin yapımı için yukarıdaki alanı kullanılır.

[Kurulan] yeni eğitim alanının düzgün çalışabilmesi için iki bahçıvanın istihdam edilmesi dışında Dimitrios Liapis ile Ayvalık kökenli bir Yunan yurttaşı olan tarımcı P.Lagidis, [burada] öğretmen olarak görev yaptı. Birkaç ay sonra, İtalya'ya yerleşmiş olan Theodoros ve Ilias Iliopoulos kardeşler, mevcut araziyi çevreleyen 4.4 acres (= 17.8068 dönüm) bir alanı bağışlayınca bahçe arazisi genişlemiştir. Bu, bahçe alanının 11.1 acres (= 44.9217 dönüm) genişlemesinin yanı sıra, incir, armut, zeytin şeftali gibi ağaçlar ile üzüm bağının da oluşması anlamına gelmektedir. Buna ek olarak, Iliopoulos'lerin [bağışladıkları] gayrimenkul içinde bulunan iki katlı bir bina da, kötü hava koşullarında öğrencilerin kullanabileceği bir dersliklere dönüştürüldü. [Bu] derslikler, ipek börekçiliği dersleri için kız öğrenciler tarafından kullanılmıştır. Genel olarak eğitim süreci içindeki öğrenciler, aşılama, fidancılık, pratik bitki (meyve ağaçları, asma, zeytin vb) hastalıkları ve tarım bilimindeki yeni gelişmeler doğrultusunda, yeni [tarımsal] işletme metotlarını öğrendiler ve uyguladılar. Kız öğrencilere [yönelik] ağırlıklı olarak ipek börekçiliği ve çiçekçilik uygulamaları [öğretildi].

2. “Tarım Derneği”

Ayvalık'taki Tarım Derneği 1907 yılında kuruldu. Derneğin kurucusu Ioannis Kerestetzis iken yönetim kurulunun belirlenmesi için yapılan seçimlerde en çok oyu alan M. Alexiou sekreter üye ve Α. Moraitelis ile S. Krystallidis sayman üye oldular. Derneğin teknik danışmanlıklarına ziraatçi P. Lagidis ve D. Liapis getirilirken, Pantazopoulos ve Iliopoulos ailelerinden bağış yapanlara da onursal üyelikler verildi.

Dernek 1914 yılına kadar yedi yıl faaliyet gösterdi. Tarım Derneğinin kurucu üyeleri tarafından belirlenen hedefleri (tüzüğü) şunlardı:

a) Okul bahçesine ekonomik destek sağlanması böylece faaliyetleri sırasında, okul yönetimlerine mali yük yaratmamasının sağlanması. Faaliyetlerinin ilk yılında derneğe katılan 180 üye, yıllık aidat olarak 6 mecidiye verecekti;
b) bahçenin üst kotunda bir eğitim kuruluşu ve kar getirici bir emlak oluşturulması;
c) yerel çiftçiler tarafından verilecek derslere [katılacak] pratik ziraat bilgileri zayıf olan çiftçilerin [yapacakları] danışmanlık ödemeleri;
d) öğrenciler, bahçıvanlar ve ormancıların yardımı ile şehir etrafındaki tepelerin ağaçlandırması;
e) Yunan devletinin standartlarına göre bir Ziraat Okulu'nun kurulması. Dernek üyeleri, arazinin ağırlıklı olarak bağcılığa yönelik olmasını desteklediler.

O günlerde yurt dışından büyük talep gören, iyi nitelikli üzüm çeşitlerini yetiştirmek için dernek üyeleri, ziraat okullarındaki Yunan ve yabancı öğretmenler ile sürekli temas halinde oldular, bu öğretmenlerden tarım ve [tarımsal] üretimdeki modern yöntemlerle ilgili danışma raporları aldıklar. Tek tek tüm dernek üyeleri uygulamada da faallerdi. Onların, Fransa'daki Montpellier'den asma bitine karşı güçlendirilmiş asmaları Ayvalık'a getirilmesinde görev üstlendiklerini burada belirtmek gerekir. Bu asmalar, bahçede özel olarak hazırlanan bağa dikilmiştir [2]. Bu yolla, özel fidelikte yetiştirilen 10-12.000 asmayı, yerel bağcılar çok ucuz fiyatlarla satın almışlardır. Dernek yönetim kurulu, şehri çevreleyen tepelerin tapulandırılmasında da çok büyük yardımlarda bulundu. Bu tepeler, Agios Konstantinos, Agios Antonios, Paramythia ve Anemomylos tepeleridir. Böylece bu tepeler çok mütevazı ücretlerle hastanenin ve şehir okullarının birer mülkü haline geldi. Bu durum, Yunanca da konuşan kaymakam Yanyalı İbrahim Hakkı'nın müdahalesiyle sonlandı. Yukarıdaki tepeler onun öğrencileri tarafından bahçe ağaçları ile ağaçlandırıldı. 1914'te, çok geniş bir bölge, sık ağaçla ile kaplanmıştı.

---
DİPNOTLAR
[1] Kallivretakis, Av. (1990), 19. Yüzyılda Yunanistan Tarımsal Modernleşmesinin Dinamikleri, Atina, s. 253, 331-332.
[2] 19. yüzyılda filoksera, kuru üzüm üretimini çok düşük seviyelere indirerek doğrudan şarap sektörünü etkilemiş üzüm bağlarında en sık rastlanan hastalıktı. Fransız üzüm bağları 1880 yılında büyük bir kriz yaşadı; bkz. Gennadios II., Filokseranın Zararları (Atina 1889), ss 15-16 ve Pizanias, S., Yunan Üzüm Ekonomisi Tarihi 1851- 1912 (1988 Atina), s. 109.

[*] 1 acre = 4.047 m2 (= 0,4047 hektar)

(çeviri: Hayri Kaan Köksal)

 

28 Haziran 2023 Çarşamba

bir zamanlar Ayvalık III... AYVALIK'ta BAĞCILIK

resim: Hayri Kaan Köksal, 2019.

 AYVALIK'TA BAĞCILIK

1. Bağcılık Alanları
En fazla üzüm bağı arazisi Tatlı su idi. Burası şehrin güneyince uzanıyordu ve bol su kaynaklarından dolayı üzüm için uygun bir yerdi. Tatlı su dan başka, Agios Ioannis Prinos, Agios Georgios Ambatzis ve Karazer'in kıyı bölümlerinde de bağlar vardı [1].

Bağ bölgesi, 100-200 ailenin bağcılık yapmasına [olanak verecek] biçimde, ‘pallages’ adı verilen bölümlere ayrılmıştı. Ayvalık sakinlerinin büyük çoğunluğunun, küçük ya da büyük bir bağı vardı. Şüphesiz bağ için ayrılmış arazi, daha yaygın olan zeytin üreticiliğine ayrılmış arazilerden daha fazla değildi.

2. Üretim ve Şarap İhracatı
Üzüm bağları ekili arazilerin önemli bir yüzdesini oluşturmasalar da, yerel talep ve yerel içki üretim atölyeleri için yeterliydi. Evlerde bulunan asmalarda ve üzüm bağlarından elde edilen enfes yemeklik üzümlerin yanı sıra, şaraplık üzümler de tanınmıştı ve yerli ve yabancı şarapçılık firmaları tarafından aranırdı. Ayvalık üzüm bağlarından elde edilen [üzümlerin] damıtılmasından [elde edilen] en meşhur içki mastika idi ki o; yerelde tüketildiği gibi yakın pazarlarda da aranırdı. [Bu] yerel şarap az miktarda, değişik Avrupa bölgelerine ve Yunanistan'a da ihraç edildi;[şayet] geniş alanlar zeytin ağaçlarının ekimine ayrılmamış, bağcılığa ayrılmış olsaydı bu miktarlar önemli ölçüde daha büyük olabilirdi. Bununla birlikte, Avrupa içki üretiminin krize girdiği [kimi] dönemlerde şarap ihracatı belirgin miktarda arttı. 

Buna tipik bir örnek,1880'lerin sonunda, Fransız üzüm bağlarını filoksera salgını (asma biti) vurduğunda, Fransa'ya yapılan ihracat yükselmişti. Bu özel piyasa ile [gelişen] ticari ilişki, Ayvalıklı bir gümrük komisyoncusunun rol oynadığı finansal skandal olmasaydı çok daha uzun sürerdi.

3. Filoksera Salgını ve Şarap Üretimine Etkileri
Üretimde bir anda azalmaya ve yerel talebi karşılamada zorluklar [yaşanmasına] neden olan 1903 yılındaki filoksera salgını, bölge bağlarını vurdu. Bu nedenle üzümcülük, Ayvalık'ın doğu bölgelerindeki bir alana, Kozak'a doğru [kaydı].

Bu kriz sırasında, Ayvalık sakinleri üzümleri kökünden sökmüş ve şehrin Tarım Derneği'nin [2] teşviki ile, bunların yerine Amerikan türünün [ekimini yapmıştır]. Bundan ayrı olarak, 20. yüzyılın başlarında 
1. Bağ alanları 
2. Şarap üretimi ve ihracatı 
3. Filoksera salgını ve çağdaş şarap yapım teknikleri 
gibi bazı Dernek üyelerinin kararlılığı sonucunda, filokseraya dirençli farklı tür üzüm asmaları da Fransa2dan ithal edildi. Th. Iliopoulos bu eylemlerde önemli bir rol oynadı; O, Montpellier Tarım Okulu'nda öğrenim görmüştü.

---
DİPNOTLAR
[1] Anadolu Çalışmaları Merkezi (Κεντρο Μικρασιατικων Σπουδων), Geleneksel Sözlü Tarih Arşivi klasör A7, Ayvalık
[2] Soldatos, Ch.(1944), Batı Anadolu'daki (Ionia, Aiolis, Mysia, Bithynia, Lidya ve Karia) Yunanlıların Ekonomik Yaşamı 1880-1922, Atina, s.136

(çeviri: Hayri Kaan Köksal)


27 Haziran 2023 Salı

bir zamanlar Ayvalık II... EĞİTİM TEŞVİK DERNEĞİ








"EĞİTİM TEŞVİK DERNEĞİ", Ayvalık
1. Kuruluşu ve Amaçları
"Eğitim Teşvik Derneği" kulübü, 1882'de Ayvalık'ta (Cydoniae) "genç bilim insanları, tüccarlar ve çalışanlar" tarafından kuruldu [1]Kurucu üyeler arasından, o günlerde bir hukuk öğrencisi olan Ν. Ammanitis kulübün ilk başkanı, avukat Ν. Kartsaklis yönetim kurulu üyesi ve zengin bir tüccar olan G. Christodoulou da sayman üye oldu. Kulübün eğitimsel ve hayırsever amaçları vardı ve tüzüğünde, "yoksul sosyal sınıfların eğitim alabilmesinin desteklenmesi ve geliştirilmesi" amaç olarak belirtilmişti [2].

2. Faaliyetleri
Kulübün faaliyetleri arasında, bir kütüphane ve okuma odasının kurulması, fakir öğrencilere kitapların ücretsiz dağıtılması ve bunlara akademisyenler ve öğretmenlerin ders verdiği akşam okullarının açılması gibi amaçları bulunuyordu. Öğretmenler arasında, daha sonra lise müdürü olacak Α. Ζakkas, Erythrai başpiskoposu Neilos ve doktor D. Simos bulunuyordu. Kulübün eğlenceli aktiviteleri arasında danslar, geziler ve tiyatro gösterileri yer alıyordu. Kulübün koyduğu en önemli tiyatro oyunlarından ikisi 1884-1885'te Suzanne Imbert ve 1886'da Johanna Gray'dir. Toplanan paranın profesyonel aktörlerin ücretleri ödedikten sonra kalan kısmı cemaat okullarına gönderildi.

Kulübün dağılış tarihi bilinmiyor.
---
DİPNOTLAR
[1], [2] Mamóni, K. (1983), “Küçük Asya Helenizminin Somateiaki Organizasyonu”, Tarihi ve Etnoloji Derneği Dergisi, 26, s.82.

(çeviri: Hayri Kaan Köksal)



26 Haziran 2023 Pazartesi

bir zamanlar Ayvalık I... AYVALIK'ta SABUNCULUK

resim: zeytinozu.com


Bu yazıdan başlayarak, "bir zamanlar Ayvalık" adlı bir yazı dizisine başlayacağım. Bu yazı dizisi, bazı sayfalarının web yayımına ara veren "asiaminor.ehw.gr" (Δικτυακή εγκυκλοπαίδεια για την Ελληνική ιστορία και τον πολιτισμό στη Μικρά Ασία) üzerindeki Ayvalık bölümü çevirileri olacak. Çeviriler, 2013 - 2016 yılları arasında ve o günlerde "Ayvalık için birlikte yürüyeceğimize inandığım" kişilerin "manevi güçleri" ile yapılmıştı.

--  ( * ) --

SABUN YAPIMCILIĞI, AYVALIK

1. Zeytinyağı Üretimi ve Sabun yapımcılığı
Ayvalık'ın ihraç ettiği yerel ürünler içinde sabun, zeytin yağı ve işlenmiş derinin arkasından üçüncü sırada [gelirdi] ve hem üreticiler hem de sabun ticareti yapanlar için [ciddi] bir gelir kaynağı idi. [Bu] sanayi üretiminin gelişimi, ürünün hammaddesi olarak kullanılan zeytinyağının bulunduğu bu bölgedeki yağ üretiminin gelişimi ile doğrudan bağlantılıydı [1].

Daha spesifik olarak sabun imalatında, kentin özel fabrikalarında üretilen zeytinyağı işledikten sonra artan ya da yağ preslerinden çıkan artık kalitesiz yağlar kullanılıyordu. İkinci durum, manuel veya buharlı hidrolik yağ preslerinde kalan zeytin kalıntılarıydı. Bu kalıntılar, bir kez [daha] ezildikten sonra, son ürün az miktarda ekstrakte edilmeden önce fabrikalarda kimyasallar veya buhar ile karıştırılırdı. Bu şekilde elde edilen yağ sınırlıydı, çünkü zeytinden ilk önce ana ürün olan zeytinyağı elde edilirdi. Buna karşın, geniş alanlarda çok fazla zeytin üretildiği için, zeytinyağlarının en küçük miktarları bile artan sabun ihtiyacına karşılık geliyordu. Buna ek olarak, az miktarda kalan zeytin çekirdeği bile, özel fırınlarda [işleme tabi tutularak] ucuz yakıt olarak kullanılmaya da kafi geliyordu.

2. Sabun Üreticiliği ve Ticareti
19. yy sonları ile 20. yy başlarında, Ayvalık'ta köhneleşmiş sabun yapımcılığı, büyük ve modern fabrikaların inşa edilmesinden sonra özellikle gelişti. 1920'de sabun üretimi için gerekli gelişmiş teknik imkanları ile 15 büyük sabun fabrikası çalışmaktaydı ve onları 30 civarında da daha az sofistike ekipmanlarla çalışan daha küçük imalathaneler izlemekteydi [2]. Doğu'nun en tanınmış fabrikalarından birisinin sahibi Nikolaidis idi ve o, zeytin çekirdeklerinden elde ettiği yağı sabuna dönüştürüyordu. Bu spesifik fabrika, ürün talebine bağlı olarak 1.000-2.000 işçi istihdam etmiştir. Dahası, bahsedilen işletmenin, esasen Rusya'ya sabun ve tahıl taşıyan iki de gemisi vardı.

Hem iç hem de dış pazarda ürüne olan talebin artması, Ayvalık'taki zengin varlıklı bazı insanların spesifik alanlarda harekete geçip endüstriyel işletmeler kurmalarını sağladı. Bu nedenle, burada kullanılan modern üretim yöntemleri konusunda tecrübe ve eğitim almak için aileler veya ortaklıklar çalışanlarını sık sık Marsilya'ya gönderdiler. Gidenlerin çoğu, bu şehirde bulunan Rum Zafeiropoulos'un işletmesinde eğitim almıştır.

Yurtdışında kullanılan özellikle ünlü lüks beyaz sabunlar için, atık yağlar yerine taze zeytin yağı kullanıldı. Bu sabunların Rusya pazarında aranır olması önemli bir unsurdu [ve] ürünler, başta tüm uluslararası piyasalara dağıtım ve iletim merkezi olan Konstantinopolis olmak üzere çeşitli limanlardan ihraç edildiler. Son olarak, çekirdekten çıkartılan yağdan elde edilen sabunlar, ucuz olduklarından iç pazar ihtiyaçlarının karşıladıkları için üretimi yaygındı; aynı zamanda Bulgaristan'dan da çok talep edilirdi.
---
DİPNOTLAR
[1] Trakákis, G. (1920), Yunan Küçük Asyası ve Smyrna Endüstrisi, Smyrna (İzmir), ss.13-214. 
[2] Soldátos, CH. (1994), Küçük Asya Rumlarının Ekonomik Ömrü, Atina, s.192.

(çeviri: Hayri Kaan Köksal)