Psarros etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Psarros etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Eylül 2023 Cuma

AYVALIK'ta KURULAMAYAN 12. MAHALLE: Panagia Portaitissa (1890)

[resim.1] Hiç kurulamayan "tabacaria" mahallesi.
(kaynak: Psarros,2017:146)
GİRİŞ
Aslında, Ágios Dimítrios (Άγιου Δημητplου) mahallesinin/cemaatinin bir parçası olan Tabakhane (Ταμπακαριά), Helen ülkesi -genelike Midilli- ve Anadolu'dan gelen yoksul Rumların yaşadığı bir bölgeydi (Psarros,2017:157). 

Bugün "asker alma merkezi" olan mezarlıktan (Τα Μιζαδια) başlayan bölge, büyük olasılıkla Türk mahallesi olarak doğuya doğru devam ederdi. Ve ne yazık ki; bölgenin "asker alma merkezi" olmasından yola çıkarak yaptığım tüm araştırmalara karşın, bugüne kadar "bilgi sahibi olan" bir askerle tanışamadım [resim.2].

[resim.2] Mezarlık (Τα Μιζαδια) (askerlik şubesi) ve Prebedourai ailesinin evleri
(kaynak: Psrros,2017:117)
Ancak kısa süre sonra bu bölge gelişti ve bölgedeki birçok fabrikadan, özellikle büyüyen sanayi kuruluşları tarafından aranan, Osmanlı Devletin'in ünlü okullarından mezun olan büyük bir işçi ve yönetici nüfusunu bu bölgeye topladı. Giannis Papoutsidakis (Γιάννης Παπουτσιδάκης)'in ifadelerine göre; Tabakhane bölgesi, 1914'ten kısa bir süre önce Ayvalık'ın on ikinci mahallesi olan yeni bir yerleşmeyi oluşturmak için ayrıldı. Fontis Kontoğlou, biraz belirsiz de olsa "Ayvalık'ın on iki mahallesine" atıfta bulunur. Ancak, Ayvalık hakkında yazan tüm diğer yazarlar ve var olan tüm resmi veriler, 1922'ye kadar sadece on bir mahalleden bahseder. Belki de 1914'te başlayan ve nihayet Eylül 1922'de şehrin son tahliyesi nedeniyle bu on ikinci cemaat/mahalle fiilen kurulmadı.

Ben bu blogda, "acaba Ayvalık'ın on ikinci mahallesi kurulmak istendi mi?" sorusunu, Osmanlı arşivlerinde bulunan belgeler eşliğinde tartışmaya çalışacağım. Yeni bir "kent odağı", ama "Türk ve Müslüman bir kent odağı" kurmak mı isteniyordu konusunu, "bir daha tartışmaya açmaya" çalışacağım.

Bölüm 1.
Ágios Dimítrios mahallesinin/cemaatinin kuruluşu
Psrros'a göre: 
Ágios Dimítrios kilisesi, kanıtlara göre şehirdeki en eski ikinci kilise [1] olan agoradaki -çarşıdaki- Agios Yannis ('Άγιο Γιάννη της Άγοpας) (Çınarlı Cami)'den kısa bir süre sonra yapıldı. Yerleşimindeki evlerin inşa edildiği taşların çıkartıldığı tepenin yamacındaki eski bir taş ocağının platosu, kilisenin inşa edildiği alan olmuştu. Şehrin sürekli gelişmesinin duyduğu taş ihtiyacı için, kuzeydeki daha uzak yerlerde, daha sonra da Georgala Han (Χάνι του Γεωpγαλα) ve Minareli Cami'nin yakınında ve yerleşimin doğusunda, Paliobahçe (Παλιομπαχτσε) mahallesinin arkasında yeni taş ocakları oluşturuldu. Orijinal kilise, eski Taksiarkhis (Ταξιάρχης) kilisesine benzer, ahşap çatılı küçük bir bazilika olmalıydı. Bu bina yaklaşık yüz yıl kullanıldı. Bu süre zarfında yerleşim genişledi ve cemaat evleri kilise avlusunu çevreledi. Ancak, yaklaşık 200 metre daha kuzeyde bulunan ve yağmur suyunu tepelerin yamaçlarından alan küçük vadiyi geçmedi. "Mizaria" (Μιζαδια) [Mezarlık] denilen yerleşimde, Müslüman sakinlerine ait anılar bulunur. Mizaria, XVIII. yüzyılın o günlerinde, yerleşimin dışında kurulmuş olmalıdır. Bu anılardan bazıları hala burada korunmaktadır ve XIX. yüzyılın son on yıllarına ait evlerle çevrilidir  

Agios Dimitrios cemaati, 20. yüzyılın başında Tabakhane ile birlikte 800 haneye sahipti. Yaklaşık 4.000 kişilik nüfuslu ve Ayvalık'ın zengin bölgesiydi. Demogontia (Δημογεροντlα) [2] için beş temsilci seçilirdi. Agios Spyridona (Άγίου Σπυρίδωνα) mezarlığı da Agios Dimitrios cemaatine aitti (Karalamplias,1949:49). Şehrin hemen dışında, Georgala Han'nın ve Minareli Camii'nin ötesindeydi. Mezarlığa giden Arnavut kaldırımlı sokağın ortasında yoldan geçenler için bir çeşme vardı.

Plati Sokağı'ndan (bugünkü Cumhuriyet caddesi, Macaron) sahilin o zamanki çizgisine kadar olan düz alanda, şehrin en zengin toprak sahiplerinin evleri, depoları ve atölyeleri vardı. Körfezin sığ ağzının dışında demirleyen gemilere yüklenmek üzere teknelerle taşınan zeytinyağı ürünleri ve diğer ürünler burada toplanmıştı. Bu yüzden her zengin evinin kendi iskelesi vardı. Bu dönemin, kocabaşı Ionnes Demetrakelis-Oikonomos (Ιωάννης Δημητρακέλης-Oἰκονόμος) ve halefleri dönemine, 1821'e kadar kadar sürdüğü söylenebilir (Psarros,2017:139-163)(çeviri ve özet: Hayri Kaan Köksal)[resim.3].

Denizin devamlı doldurulması ve yeni binalar yapılması konusunda, Dr. Hasan Sercan Sağlam'ın makaleleri izlenmelidir. 

Eski taş ocağının sınırlarını takip eden geniş avlusunda, yardımcı binalar ve hücreler vardı. Diğer tüm cemaat kiliselerinde olduğu gibi papaz ikametgahı ve cemaatin çocukları için eğitim yerleri yapılmıştı (Clogg,1972:666). 6 Haziran 1830'da Ayvalık'ı ziyaret eden Arundell'in anlattıklarından anlaşılacağı gibi, sakinlerinin dönüşünden hemen sonra kilise, cemaatin ihtiyaçlarını karşılamak için geçici olarak onarıldı ve papazlar "tapınağın yakınında bir yeri olan okul öğretmeni eğitim vermeyi üstlendi" (Arundell,1834:322; Köksal,2023.a). 

[resim.3] Agios Dimitrios cemaati/mahallesi planı.
(kaynak: Psarros,2017:138) 
(çeviri: Hayri Kaan Köksal).
1. Plati Sokak
2. Kışla
3. Minareli Cami
4. Yorgala Han
5. Panagia Portaitissa Kilisesi
6. Dere (sel yolu) 
7. Stroiti Leontari'nin Evi
8. Mezarlık 
9. Çınar ve Prevedouraíon'un Evleri
10. Dere (sel yolu) 
11. Kaldi'nin un değirmeni 
12. N. Gonata'nın Evi (Rusya Konsolosluğu) [Rusya konsolosluğu tartışmalı bir bilgi-hkk]
13. Despina Para'nın Evi
14. Köşe çeşmesi
15. Gravali'nin Evi
16. Penelope Psarrou'nun Evi [Psarros'un babanesi-hkk]
17. Halvatzi'nin Evi
18. Konaka'nın Evi
19. Yukarı mahalle çarşısı
20. Üçgen alınlık ve kartal resmi olan ahşap kafe [bugün sadece pencereleri duruyor-hkk]
21. “Louka Karra marangoz olmasına rağmen” 1847'de açtığı kafe
22. Athanasiadis'in un değirmeni
23. Georgala'nın zeytin sıkımhanesi
24. Agios Dimitrios kilisesinin ana girişi ve çeşmesi
25. Agios Dimitrios Kilisesi
26. Agios Dimitrios semtinin güney girişindeki çeşme
27. Tasos Moumtzis'in Evi
28. Yukarı mahalle kız okulu
29. Yukarı mahalle erkek okulu
30. Kidonya Gimnasyumu [Akademisi-hkk]
31. Jimnastik sahası
32. Avukat Oikonomía'nın Evi
33. Hacı Athanasis'in Evi
34. Hacı Athanasis'in bahçesi ve çeşmesi
35. Yunan konsolosluğu
36. I. Goúta'nın Evi (İtalyan konsolosluğu)
37. K. Gonata'nın Evi
38. Agios Spyridon kilisesi mezarlığı

Agios Dimitrios kilisesi, basamaklı bir bahçe içinde batıya doğru inen geniş bir avlu ile çevrilidir. Kompleksin ana girişi batı tarafında Plati Sokak üzerindedir. Sağında bir çeşme bulunan dar bir merdiven, yoldan daha yüksek olan büyük kapıya çıkar. Kapıdan bahçeyi geçen ve tapınağın platosunda biten Arnavut kaldırımlı bir yokuş yol başlar. Orada, 1860 civarında, koridorun sol tarafında, Yukarı Mahalle'ye hakim olan Agios Dimitrios'in yüksek çan kulesi inşa edildi. Sağda daha sonra şehrin velinimeti ve Büyük Parti olarak anılan hareketin lideri olan ünlü Hacı Athanassiou'nun oğlu Hacı Georgiou'un oğlu Dimitrios Hacı Athanassiou'nun mermer anıtı dikildi [3]

1954'te fotoğraflar Manolis Kavouras (Μανιλης Κάβουρας) tarafından yayınlandı. Ve bu mermer anıt, hakkında fikir sahibi olduk. Lahit 1974'te kurtarıldı ve Agios Dimitrios kilisesinin avlusuna konuldu. 

Şuan evi ve kızına ait Ayvalık'ın ilk "kız ortaokulu" müze olurken, ona ait mermer mezar lahitleri 2008 yılından "çalındı" ve o günden bu yana hiçbir yerde görünmüyor [resim 4a], [resim.4b] ve [resim.4c].



[resim.4a], [resim.4b] ve [resim.4c]
2008 yılında Agios Dimitrios kilisesi bahçesinden "çalınan" 
Hacı Athanassiou'nun mermer lahiti.
(kaynak: Psarros.2017:143)

Bölüm 2.
Hiç kurulamayan Panagía Portaitissais (Παναγίας Πορταίτισσας) cemaati/mahallesi
Kilise hakkında ilk bilgiyi, 1991 yılında basımı yapılan, Ahmet Yorulmaz'ın "Ayvalık'ı gezerken" kitabı ile edinmiştim. Kitap Ayvalık'taki kitaplığımda olduğu için detaylı bilgi veremediğim için okur beni bağışlasın. Orada ve sonraki baskılarında Yorulmaz, kiliseyi "bir kır kilisesi" olarak adlandırmaktaydı ve ilk gidişimde de, binayı bulamadığımı anımsıyorum. 

Daha sonra, "Ayvalık Bibliyografyası" çalışmalarım sırasında Gülay Gündoğmaz İpek'in tezi ile karşılaştım. Kilise hakkında ilk "mimari fikirleri" bu tez ile öğrendim.

[resim.5] Panagía Portaitissais'den Tabahane'ye bakış,
(ka
ynak: Psarros.2017:155)
Tezde;
" ... 5.4.3.1. Portaitissa Kilisesi
Portaitissa Kilisesi, Ayvalık Uygulama İmar paftasında, 25 pafta, 93 ada ve 5 nolu parselde yer almaktadır ... . Adresi ise Sakarya Mahallesi, 2. Fethiye Caddesi, 27.Sokak, 8 Numaradır.

Ayvalık kent merkezinin kuzey kesiminde yer almaktadır. Kilise, kıyıya yaklaşık 150 m. uzaklıkta yapılmıştır. Kıyıya paralel, ana yol eksenlerine tali yollarla dolaylı olarak bağlanmaktadır. Kilise az eğimli bir arazide, ızgara planlı dokuda konumlanmıştır.

Arsa alanı 1,163 m2, zemin oturum alanı 135 m2'dir. Kentin taban alanı en küçük kilisesidir. En büyük taban alana sahip Kato Panayia Kilisesi, Portaitissa Kilisesi'nin beş katı büyüklüğündedir. Portaitissa Kilisesi'nin yüksekliği 8 m. olup kentin en az yüksekliğe sahip kilisesidir. Çevre yapılarla yaklaşık aynı yüksekte olduğundan konutlar arasında sıkışıp kalmış kent içinde varlığını hissettirememiştir.

Kilise, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda dikdörtgen formda uzanmakta, güneybatıdaki narteks bölümü dışa doğru çıkıntı yaparak tabanda dikdörtgen forma bozmaktadır. Dıştan boyu 13.05 m., eni 7.35 m. ve narteksle eni ise 10.50 m.'dir. Kilisede tek nef ve tek apsis bulunmaktadır. Naosa altı pencere ve bir kapı açılmaktadır. Pencereler dıştan içe doğru daralmaktadır ve bemaya açılan pencere hariç tüm pencereler, üstü üçgen formda dikdörtgen açıklıklardır. Naosun kuzeybatı duvarına üç pencere, güneybatı duvarına ana giriş kapısı, yanına bir pencere ... ve bemayı aydınlatan yuvarlak kemerli, kemerin üzeri doldurulmuş dikdörtgen formda bir pencere açılmıştır ... .

Naosa açılan tek girişin, üstü üçgen formda sabit pencere, altı ahşap çift kapıdır. Diğer kiliselerden farklı olarak ana giriş apsisin karşından verilmemiştir. Kuzeydoğuda giriş karşında bir pencere ... ve bema bölümünde yuvarlak kemerli bir niş bulunmaktadır ... .

Naosun güneydoğu duvarında, eksende içte ve dışta yarım yuvarlak çıkıntı yapan apsis bulunmaktadır. Apsisin ortasında dikdörtgen bir pencere, iki yanında yuvarlak kemerli yuvarlak kesitli birer niş vardır ... .

Naostan güneydoğu duvarının yaklaşık 4 m. önünden üç basamakla yaklaşık 0.70 m. yükseltilerek bir platform oluşturulmuştur. Güneydoğu duvarının 3-3.5 m. önünde ikonostasis duvarı yapılmıştır. İkonostasis sekiz dikdörtgen pilasterle yedi parçaya bölünmüştür. Ortada kemerli geniş dikdörtgen bir kapı ve duvarların yanındaki ilk açıklıklarda daha dar ve yine kemerli dikdörtgen şeklinde iki kapıyla apsis bölümüne geçilmektedir. Kapıların arasındaki bölümlerde ise günümüzde mevcut olmayan ikonlar bulunmaktaydı. Duvarın üst kısmında on beş adet dar uzun, kemerli dikdörtgen pano vardır. Kapının üzerindeki üst kısım dışa doğru bombe yapmakta üç adet pano bu bölümde yer almaktadır. Panoların içindeki ikonların hiçbirisi günümüzde mevcut değildir ... .

[resim.6] Panagía Portaitissais kilisesi
(
kaynak: Psarros.2017:156)
Zeminden 0.25 m. yükseltilen platformla narteks bölümüne ulaşılmaktadır. Güneybatı yönünden beş kare kesitli sütunla dört adet eşit genişlikte açıklıklara bölünen nartekste açıklıkların arası basık kemerlerle geçilmiştir. Naos, tek açıklık olarak geçilmiş, üst örtüsü içte beşik tonoz dışta beşik çatı olarak düzenlenmiştir. Narteksin örtüsü içte çatı eğiminde devam etmekte ve ahşap çatı konstrüksiyonu görülmekte ... , dışta kırma çatıyla örtülmektedir. Çatıların üstü kiremitle kaplanmıştır.

Diğer kiliselere göre küçük ve alçak olan cepheler sade ve basit düzenlemelerle oluşturulmuştur. Kapı ve pencere açıklıklarıyla hareket kazandırılan cephelerde süslemeye yer verilmemiştir.

Güneybatı cephesinde sağda beş kare kesitli kolon basık kemerlerle geçilmiş çatı altında düz ve basit bir silme dolanarak naostan yaklaşık iki metre aşağıda narteks bölümü bitirilmiştir. Bu bölüm tuğladan yapılmış üzeri sıvayla kapatılmıştır ... . Naosun cephesinde narteksin arka kısmına gelen bölümde ise yanları düz, üstü üçgen şeklinde söveyle çevrelenmiş üstü sabit üçgen pencere, altı çift kanatlı ahşap masif bir kapı vardır. Kapının yanında etrafı altta ve yanlarda düz söveyle üstte sivrilerek üçgen şeklinde söveyle geçilmiş dikdörtgen bir pencere bulunmaktadır ... . Naosun sonunda ise yine yuvarlak kemerli etrafi düz söveyle geçilmiş dikdörtgen küçük bir pencere ve pencerenin önünde dikdörtgenlere bölünmüş demir parmaklıklar mevcuttur. Çatı altındaki iki kademeli silme tüm cepheleri dolanmaktadır.

Kuzeybatı cephesinde, üç adet pencerenin etrafı altta ve yanlarda düz söveyle, üstte sivrilerek üçgen şeklinde sonlanmaktadır ... . Ortadan bir kayıtla bölünen iki adet çift kanatlı pencerelerin önünde karelere bölünmüş demir parmaklıklar bulunmaktadır ... .

Cephenin sağına narteksin yandan görüntüsü eklenmektedir. Tüm cepheleri dolanan iki kademeli silmenin üzerine bir sıra kiremit yerleştirilerek cephe üçgen alınlık ve alınlığın üzerindeki silmeyle bitirilmektedir.

Güneydoğu cephesi, kilisenin tek sağır cephesidir. Dışa doğru yuvarlak çıkıntı yapan apsis tüm cepheyi dolanan silme hizasında biterek üzeri yarım konik çatıyla örtülmüştür. Kuzeybatı cephesindeki üçgen alınlık uygulaması bu cephede tekrarlanmıştır ... .

Kuzeydoğu cephesinde, bir adet pencere ve pencere sövesi görülmektedir ... . Pencereler genellikle karşılıklı açıldığından ve bu sövenin karşısında pencere bulunduğundan, burada pencere olduğu ve sonradan kapatıldığı düşünülmektedir. Sağdaki pencere kuzeybatı cephesindeki pencerelerle aynı olup üstü ve altı bir sıra tuğlayla geçilerek üzeri yine bir sıra tuğlayla üçgen şeklinde örülüp pencereyle aynı formda yapılmıştır.

Geniş bir parsel üzerine yapılan kilisenin kuzeybatı cephesinin paralelinden yol geçmektedir. Yolla tabii taşlardan yapılmış bahçe duvarıyla ayrılan Portaitissa Kilisesi'nin bahçesine dört basamakla ulaşılmaktadır. Yola bakan bahçe duvarında kilise çeşmesi bulunmaktadır ... ." (Ipek,2003:145-164) [resim.7] 

[resim.7] Kilisenin planı.
(kaynak: İpek,2003:159)
Psarros'a göre; 
"... Agios Dimitrios kilisesinin üzerinde, Yukarı Mahalle'nin karmaşık kentsel merkezinin gelişimine paralel olarak, aynı adı taşıyan cemaatin sayısı da arttı. Daha 1850 civarında, alanın eski kuzey sınırlarını, yani Mezarlık ile birlikte vadiyi aşmış olmalıydı. Yerleşim alanı esas olarak Plati Sokak'ın doğusundaki yamaçlarda uzanıyordu. Buradaki sakinlerin çoğu toprak sahipleri, dükkan sahipleri ve tüccarlardı ... . Gravalis, Moumtzis, Kalpaka, Konaka, Para, Eklektou, Halvatzi, Leontari, Koutsantoni, Psarrou ve diğer ailelerin adlarından söz edilmektedir (bu ailelerin yaşadıkları yerler [resim.3]'te gösterilmiştir-hkk). 

Plati Sokak'ın batısı ve Gymnasium'un güneyi, depoları ve deniz üzerinde rıhtımları olan geniş zengin evlerinin bulunduğu sahil bölgesiydi. Bu kıyı bölgesi, 1821 olaylarından sonra, kıyı parselleri lehine sakinlerin dönüşünden sonra dolgularla önemli ölçüde genişletildi ve o alanlara denize ulaşan, güzel bahçelere sahip yeni evler inşa edildi. Bazıları Yunanistan'ın da aralarında bulunduğu "yabancı ülkelerin" konsolosluğuydu.

Gymnasium'un kuzeyinde, Plati Sokak ile plaj arasındaki bölge, 1821 olaylarından önce olduğu gibi, ağırlıklı olarak profesyonel tesislerin yeri olmaya devam etti. Ancak gelişimi, esas olarak sanayi alanına dönüştüğü 1870'ten sonra hızlandı. Yerleşimin en modern fabrikaları o dönemde burada kurulmuştur: buharla çalışan yağ fabrikaları, sabun fabrikaları, un fabrikaları ve tabakhaneler. Uzaktan görülebilen yüksek bacaları, yerin endüstriyel gelişiminin ivmesini yansıtıyordu. Bütün bu işyerleri aile şirketi olduğu için fabrikalar, bürolar ve sanayicilerin yeni evleri de burada inşa edildi. Hacı Athanassiou ailesi dışında, Athanasiadis (daha sonra Atina gazeteleri Vradyni ve Apogevmatini'nin yayıncısı oldu), Georgala, Gouta (İtalyan Konsolosluğu), Sheni, Di Gonato, Aloichi (Rus) ailelerinin isimleri burada geçiyor ... .

1890-1900 yılları arasında, gymnasimun yanında bulunan, şehrin en zengin sanayicilerinden Dimitrios Georgalas, bu alana cesur bir yatırım yaptı. Balıkesir'den Ayvalık'a demiryolu hattını genişletme planları olduğunu bilerek, yerleşimin son evlerinin yanına, şehrin tren istasyonunun yapılması planlanan denize yakın, büyük ve lüks bir han yaptırdı (Karamplias,1949:54). Osmanlı makamlarının rızasını almak için aynı zamanda hanın tam karşısına muhafızlar için bir kışla ve askerlerin ihtiyaçları için bir cami inşa etmeyi taahhüt etti. Böylece, bu üç önemli neoklasik mülk hızla inşa edildi. Halk hemen camiye ve hana "Gegoralas camisi ve hanı" adını verirken, bu bölge Türkçe adı olan "Kışla" olarak tanındı.

Demiryolu hiçbir zaman şehre ulaşmadı, ancak bu binalar şehrin bu tarafında uzun yıllar egemen oldu [4]. Kışla, muhtemelen depremlerden zarar gördüğü için 1950 civarında yıkılmıştır. Cami bugün hala açıktır ve Sakarya Camisi olarak adlandırılmaktadır. Han da sağlam duruyor ve bugün vergi dairesinin olarak kullanılıyor (yazının yazıldığı zamanlar vergi dairesi olan bu bina, kısa bir dönem halk eğitim merkezi oldu. Daha sonra bina, Ayvalık Belediyesi hizmet binası oldu).

Yeni cemaatin merkezi, Athos Dağı'ndaki Iveron manastırının bir parçası olan Panagia Portaitissa kilisesiydi. İveron Manastırı'ının Ayvalık'taki mülkleri konusu ilk kez Athos Dağı'ndaki Metochi manastırı arşivine ait, 1764 tarihli bir belgede bahsedilir (Stratis,2002:196).

Bir kilise inşa etmek için birçok girişimde bulunuldu. Ancak bazen sorumlu "cemaat yöneticilerinin" kötü yönetimi nedeniyle bazen de Agios Dimitrios papazlarından bazılarının statü kaybedeceklerinden korkmaları nedeniyle gösterdikleri tepkilerden kaynaklı başarısız oldular. Tepkilere rağmen, Portaitissa kilisesi 1899'da inşa edildi, ancak resmi izin alınmadan kilise girişinin çatı penceresindeki tarih hala duruyor. Bina nihayet 1906'da Iveron Manastırı arşivinin 26 numaralı belgesinden de görüldüğü gibi yasallaştırıldı. Ancak kilisenin pazar günleri normal işleyişine gösterilen tepkiler 1910'a kadar devam etti (aynı belge).

Sonuç olarak, Iveron Manastırı'nın bir bölümü ile Portaitissa kilisesinin 1922'ye kadar çalışma durumu hakkında bizi aydınlatan başka hiçbir belge bulunamadı." (Psarros.2017:139-163).(çeviri ve özet: Hayri Kaan Köksal).

Bölüm 3.
Bina ile ilgili Osmanlı belgeleri
Psarros, "hiçbir belge bulunamadı" şeklinde yazsa da, devlet arşivlerinde bina ile ilgili belge bulunmaktadır. 

Bu belge: "Aynaroz'da Ayveren Manastırı'yla Ayvalık dahilinde ruhsat alınmadan inşa olunan kilisenin ruhsat-ı resmiyeye rabtı" açıklaması ile kayıtlı olan, DAB. 5 Cemaziyelevvel 1327 (25 Mayıs 1909) tarih ve İ.AZN. 85-24 sayılı belgedir [resim.8] ve [resim.9].

[resim.8] Kilisenin Osmanlı arşivlerindeki planı.
(kaynak: DAB.
İ.AZN. 85-24 sayılı belge)

[resim.9] Kilisenin Osmanlı arşivlerindeki planı ve görünüşü.
(kaynak: DAB.
İ.AZN. 85-24 sayılı belge)

Saray'ın çok istendiği belli olan bu mahalle "hiç" kurulmadı. Bunun bir nedeni, 1918'de Osmanlı'nın yenilmesi ile başlayan işgal dönemiydi veya 1923'te başlayan "mübadele" idi. Hatta daha gerilere gidersek, II. Abdülhamit'in iktidar döneminin Dünya Savaşı öncesi tamamlanmasıydı. 

Oldukça yeni olan bu dönemi, "bizim tarihçilerimiz" çalışmadığı için bilemiyoruz. Sanırım, bir "blog" daha götürecek bu konuyu önümüzdeki günlerde yeniden açacağım. 

---

DİPNOT
[1] Kasaba'nın "en eski" kilisesi konusuna itirazımı geçen "blog"umda yapmıştım.

[2] Yaşlılar Heyeti. Ayvalık'ı oluşturan cemaatler/mahalleler, her yıl yenilenen seçimlerle yaşlılar heyetlerini belirlerdi. Bu heyetler, toplumun ileri gelenleri arasından oluşturulan 12 kişilik Konsey ile işbirliği içinde çalışır, bağışlar toplar, hayır işleri yapar, “beledi” manada yönetimi üstlenirdi.

[3] O zamanlar, bir sonraki kuşağın soyadı olarak bildiği, baba adının kullanımı yaygındı.

[4] "Şaşaalı tarihçilerimiz" bu konuya da çalışmadı. Çanakkale-İzmir demiryolu hakkında benim belirlemelerimle iki çalışmaya ulaştım. Bunlardan ilki sayın M. Mustafa Kulu'nun çalışmasıdır diğeri ise sayın Elif Kutbay Yenercioğlu'nun çalışmasıdır (Kulu,2010; Yenercioğlu,2012). 

---
KAYNAKÇA
DAB. 5 Cemaziyelevvel 1327 (25 Mayıs 1909) tarih ve İ.AZN. 85-24 sayılı belge.

ArundellF.V.J. (1834).
Discoveries in Asia Minor : inculuding a descriptic of the ruins of several ancient cities and especially antioch of Pisidia, c:2, Richard Benettey, Londra.

Clogg, R. (1972).
Two accounts of the academy of Ayvalik in 1818-1819, Académie des Sciences Sociales et Politiques Institut d'études sud-est européennes, Revue Des Études Sud-Est Europeenes, (10)4, s.:633-667, Bükreş.

Kavouras, M. (1954).
Το Άιβαλή. Πως ειναι σήμερα - Τα κτίρια - Τα σχολεία - Οί έκκλησίες - Ή κοινωνικη και έμπορική του ζωή", Αιολικός Κήρvξ, 22.8.1954-17.4.1955.

Köksal, H.K. (2023.a).
ARUNDELL'in AYVALIK'ta GEÇİRDİĞİ 3 GÜN: 5-7 Haziran 1834, 28 Ağustos 2023, pazartesi, son erişim tarihi: 31 Ağustos 2023. 

Köksal, H.K. (2023.b).
XVII. YÜZYILA AİT BELGELER ÜZERİNDEN "kent merkezini" YENİDEN DÜŞÜNMEK... 30 Ağustos 2023, çarşamba, son erişim tarihi: 31 Ağustos 2023.

Kulu, M.M. (2010).
Gerçekleşmeyen bir Fransız teşebbüsü: Çanakkale-İzmir demiryolu, Onsekiz Mart Üniversitesi Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, (-)8-9, s.:111-124, Çanakkale.

Kutbay Yenercioğlu, E. (2012).
Batı Anadolu'da hayata geçirilemeyen bir proje: İzmir-Çanakkale demir yolu, Ege Üniversitesi Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi, (3)1, s.:195-116, İzmir.

Psarros, D.E. (2017).
Το Αιβαλι kαι η Μικρασιατικη Αιολιδα, (εκδ.Κωστουλα Σκλαβενιτη, Μορφωτικό Ιδρυμα Εθνικης ΤραπεζηςΑθηνα.

İpek Gündoğmaz, G. (2003).
Ayvalık tarihi kent merkezindeki kiliselerin incelenmesi, (Tez no.:138779) [Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi].

YorulmazA. (1991).
Ayvalık'ı gezerken : geliştirilmiş 3. basım, Geylan Kitabevi, İzmir. 



30 Ağustos 2023 Çarşamba

XVII. YÜZYILA AİT BELGELER ÜZERİNDEN "kent merkezini" YENİDEN DÜŞÜNMEK...

(fotoğraf: serifyenen.com.tr)
GİRİŞ
Bu blogda; XVII. yüzyılın son çeyreği ile XVIII. yüzyılın hemen başı arasında geçen yaklaşık otuz yıllık bir dönem içinde yazılmış, dört farklı nitelikteki belge arasında bir bağıntı kurarak, Ayvalık kasabasının fiziki-mekânsal yapısı üzerine kavramsal bir şema geliştirmeye çalışacağım.

Böylece kasabanın; "Taxiarchis (Ταξιάρχης) kilisesi çevresinde ve Türkler ile Rumların birlikte yaşadığı bugünkü Sakarya mahallesinde kurulduğu, ancak XVIII. yüzyılda kocabaşı Ionnes Demetrakelis-Oikonomos (Ιωάννης Δημητρακέλης-Oἰκονόμος) döneminde, Türklerin mallarını satarak bölgeden uzaklaştırıldığını" ileri süren tarih anlatımına (Sakkari, Aka, Erim, Yorulmaz, Psarros vd) da itiraz edeceğim.

Ele alacağım belgeler; 
- 1653 yılında bir grup keşişin Ayvalık'ta tuttuğu bağış defteri [1]
- 1668 yılında, André de Mouceaux'ya ait bir "seyahat notu[2]
- 1689 yılına ait bir “mühimme defteri” kararı [3] ve 
- 1701 yılına ait olan bir "irade"'nin yazdıklarıdır [4]

Bu farklı işlevdeki dört belge arasında mantıklı bir bağıntı kurarak, Ayvalık kasabasının fiziki-mekânsal yapısı üzerine kavramsal bir şema geliştirmeye çalışacağım.

BÖLÜM 1. 
1653 TARİHLİ İLK BELGE...
1653 tarih ve 509 sayılı Kudüs Kodeksi (κώδικα 'Ιεροσολύμων, 509)'ne kayıtlı belge; Kudüs Patrikhanesi (Πατριαρχεῖον Ἱεροσολύμων)'ne bağlı Hagiotaphite Kardeşliği (Ιερά Αγιοταφιτική Αδελφότητα) tarikatı üyesi rahiplerin, Anadolu, Yunan yarımadası ve Ege adalarını gezerek, Kutsal Kabir ('Αγίου Τάφου) kilisesi adına topladıkları bağışları kaydettikleri bir defterdir. 

Giritli keşiş Makarios (Μακάριος) önderliğinde bir grup keşiş Ayvalık'a da gelir ve “1653, Eylül 10, Kidonya köyü, Anadolu eyaleti” (1653, Σεπτεμβρίφ 10' Κυδωνιές χώρα, ’Ανατολή πέρα) başlığı altında bir bağışçı listesi hazırlarlar. Bu liste, 509 sayılı Kudüs Kodeksin 49/b. numaralı varaklında yer almaktadır. Bu belge ile; 10 Eylül 1653 günü itibariyle Ayvalık'ta yaşayan 33 hane reisinin, anne ve babaları ile eş ve çocuklarının birlikte adlarını öğrenmekteyiz. Ayrıca, yine bu bağışçılar listesi üzerinden, o gün için Ayvalık'ın ekonomik düzeyini, diğer yerleşmeler ile kıyaslama yaparak anlayabilmekteyiz. 

Listeye göre, Ayvalık'ta yaşayan 33 hane (172 kişi), patrikhaneye toplam 3.170 gümüş para bağış yapmışlardır. Belgede dikkat çekici bir başka bilgi de “Moskonisi (Alibey) ve Pouzaki (Eğrıbucak) yerleşmeleri”nde yaşayan halkın bağış yapmadıkları bilgisidir. Hatta buralarda "tatsız olaylar" bile yaşanmıştır (Köksal,2021.a).

Belgenin varlığına dair ilk atıf 1891 yılında, A. Papadopoulou Kerameos (Α. Παπαδοπούλου Κεραμέως) tarafından yayımlanmış beş ciltlik Kudüs Kütüphanesi (Ίεροσολυμιτική Βιβλιοθήκη) adlı eserin birinci cildinde bulunmaktadır. Atos Dağı kütüphanesindeki belgeler üzerine uzun süre çalışmış olan Chrístos G. Patrinélis (Χρίστος Γ. Πατρινέλης), bu belgenin üzerinde çok titiz bir inceleme yaparak, Kidonya erken dönemi için tanıklık (1653) (Πρώιμη ιστορική μαρτυρία για τις Κυδωνίες (1653)) adlı bir makale hazırlamış ve bu makaleyi DELTIO Küçük Asya Çalışmaları Merkezi (ΔΕΛΤΙΟ Κεντρου Μικρασιατικων Σπουδων) bülteninde yayımlamıştır (Patrinélis,1993). 

İKİNCİ BELGE: GİZEMLİ BİR GEZGİNİN ANADOLU NOTLARI...
Belgelerden ikincisi -ki bu çalışmanın fikri oluşumunu da sağlayan belgedir- bir Fransız gezgininin: André de Mouceaux'nun 1668 yılında yazdığı bir “seyahat mektubu"dur. Ancak bu mektup, de Mouceaux tarafından hiç yayımladı. Fransız gezgin tarafından haziran 1668-mart 1669 tarihleri arasında yazılmış olması gereken bu belge, seyyahın ölümünden yaklaşık 60 yıl sonra, 1730 yılında, Felemenk Cornelis de Bruijn [5] tarafından yayımlandı (Köksal,2021.b).

Bu seyahat mektubude Bruijn'in 1698 yılında satışa çıkan Cornelis de Bruyn'un Seyahatleri (Reizen van Cornelis de Bruyn) adlı eserinin, Akdeniz'e yolculuk 1714 (Voyage au Levant 1714) adıyla yayımlanan Fransızca tercümesinin5. cildinin 1732 yılında yapılan 2. baskısı giriş sayfasında: "Yazara bu konuda yazılmış bir mektupla, Bay des Moueaux'nun henüz basılmamış olan bir yolculuğundan alıntı," vurgusu yapılarak yer aldı.

Anılan bu seyahat notları ve çizimler, seyyahın ölümünden sonra yeğeni Kont de Bonneval [6]'de bulunmaktaydı. Kont'taki bu notlar özetlenerek Voyage au Levant'ın 5. cildinin basımı öncesinde kitabın editörüne yollandı ve yayınlandı.

Ben bu çok değerli belgenin varlığını, Helen mimar ve Ayvalık araştırmacısı Dimitros E. Psarros (Δημητρός Ε. Ψαρρός)'un [7] ölümü sonrasında, 2017 yılında yayımlanan, Ayvalık ve Küçük Asya Eolyası (Το Aϊβαλι και η Mικρασιατική Aιολιδα) adlı Ayvalık monografisinden öğrendim (Psarros,2017:491-492).

Psarros1732 yılında yapılan Fransızca tercümenin 2.baskısını; Taki Papontsani (Τάκη Παπουτσάνη) (1932-1987) adında bir Helen koleksiyonerin, bu kitabı bir sahaftan satın alması ve okuması ile 1980 yılında gün yüzüne çıktığını yazar (Psarros,2017:491). 

Belgeye dair tek Türkçe “atıf”, Bizim Ayvalık tarafından yapılmıştır (Bizim Ayvalık,2016:15). 

1732 yılındaki 2.baskıya göre; 
"... Daha sonra iki küçük nehir ve dört dere geçtim; denizden biraz uzaklaşıp, karaya girmek için, 27 mil uzaklıktaki Bergama’yı geçiyorum ve önce dağları, sonra da deniz suyu gölü yakınından üç saat daha yürüyerek, bir kısmı dağda bir kısmı ise kıyıda kurulmuş, büyük bir köy olan Kidomas’a vardım. Önünde, kuzeyinde dört adanın eşlik ettiği üçgen şeklinde bir ada var, eğer denizin daha fazla derinliği olsaydı burası oldukça iyi bir liman oluşturacaktı.(de Bruijn,1732:455) (çeviri: Deniz Torunoğlu)

Ardından boydan boya köyü geçer ve Kistine olduğuna inandığı Komara (bugünkü Burhaniye)'ye doğru yoluna devam eder. 

ÜÇÜNCÜ BELGE  OSMANLI ARŞİVLERİNDEN...
Bu belge, Osmanlı arşivlerinde bulunan 1689 yılında tutulmuş olan bir “mühimme defteri” varakıdır [8]

Tuzla kadısına hitaben yazılan defterdeki bu hüküme göre: 
"... Haremeyn-i Şerifeyn Evkafı [9] köylerinden Eğribucak ve Ayvalık köyünde mahkeme kurulması ve görevli atanması ...” 
istenmektedir.

Bu hüküm sayesinde, XVII. yüzyılın son çeyreğinde -belki de XVIII. yüzyılın ilk başları boyunca- Ayvalık ve Eğribucak ile Ayazmend (Altınova) kazası arasında sanıldığının aksine “yönetsel ilişki” bulunmadığı, anılan dönemde Haremeyn-i Şerifeyn Evkafı'na bağlı birer vergi ünitesi olan bu iki yerleşmenin, bölgedeki memlehalarla [10] ilgilenen Tuzla kadılığına bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Ve aynı hükümden yola çıkarak, bir karye olarak bile tanımlanmamış olan Ayvalık'ta, ya “asayiş sorunları” ya da “ticari sorunlar” yaşanmaktadır (belki de her ikisi birden). Saray, şer'i muhakeme yapma yetkisi bulunan Müslüman kadıya, bir “mahkeme kurması ve bu mahkeme için görevlendirme yapması” görevini vermektedir. 

Bu belgeden yola çıkarak, de Mouceaux aracılığı ile varlığını öğrendiğimiz Kidomas halkının, ya tüm olarak ya da büyük ekseriyetle Müslüman olmadığını ileri sürebiliriz. 

Ve son belge: 1701 YILINA AİT BİR "irade"...
Dördüncü ve son belge ise, 1701 yılında yazılmış bir "irade"dir. Bu belge aracılığıyla: anılan yıldan önce Tuzla kadılığının adının değiştiğini ya da kapatılarak Eğribucak kadılığının kurulduğunu, Ayvalık'ın daha küçük bir yerleşme birimi olan -belki de- “nahiye” olarak adlandırıldığını ve nihayet yerleşmede bulunan “kadim kilisenin” yapıldığını ve bozulduğunu, üstelik tamirine izin verildiğini öğrenmekteyiz.

Bu “kadim kilisenin tamiri” meselesi çok önemlidir.

Zira bugüne kadar şehrin kuruluşu üzerine ileri sürülen tüm varsayımlarda, "Taxiarchis kilisesinin en eski mabet olduğu ve şehrin bu kilise çevresinde gelişerek kurulduğu, Türklerin ve Rumların, bugünkü Sakarya mahallesinde birlikte yaşadığı anca, XVIII. yüzyılda, Türklerin bölgeden uzaklaştırıldığı" biçiminde bir tarih anlatımı süregelmiş idi (daha önce de vurgulamıştım: Sakkari, Aka, Erim, Yorulmaz, Psarros vd). 

Ayrıca Psarros, kilise avlusunda bulunan bir hücre duvarına kazınmış olan: "ΤΑΞΙΑΡΧΗΣ 1753" oyma yazısından yola çıkarak ve Sakkari [11]'den alıntı yaparak; Ayvalık'ta inşa edilen en eski dini yapının Taxiarchis kilisesi olduğunu ileri sürmekteydi (Psarros,2017).

Oysa ki bu belge; 1701 yılında, kadim bir kilisenin üstelik tamire ihtiyaç duyduğundan bahsetmektedir. Osmanlı resmi belgelerindeki zaman belirteci olarak kullanılan “kadim” sözcüğü 50-100 yıl gibi bir süreye denk gelmez. Bu terim: ilk anı hakkında kayıtlarda bilgi bulunmayan ancak başlangıcı üzerinden tarih verilemeyecek kadar da uzun bir süre geçmiş zamana karşılık gelen bir ifadedir. Bu tarih belki de kayıt tutulmamış yılların en eskisi, örneğin XV. yüzyıl beylikler dönemi içinde yaşanmış bir tarih bile olabilir. 

Bugün için kanıtlanması zor bir tarihi ileri sürmek yerine, belge tarihinin kilise hücresinde bulunan oyma tarih bilgisinden yaklaşık yarım yüzyıl öncesine ait olduğu düşünüldüğünde, Ayvalık'ta Taxiarchis kilisesinden daha önce yapılmış bir başka kilisenin varlığından söz edebiliriz.

BÖLÜM 2.
PSARROS'un YAZDIKLARI...
Mimar Psarros kitabında;
Çam kaplı tepelerden iki küçük sel yolu geçer. Kuzeydeki daha büyüktür ve Dere (Ποταμος) adını alır. [Bu dere] yağmur yağdığında Ilias Peygamber (Προφητη Ηλία) tepesinin arkasında bulunan vadinin sularını toplardı. Daha güneyde olan diğeri ise, Agiantoni (Αγιαντωνη) vadisinden başlar [ve] aşağıdaki düz zeminde yatağı kararsız hale gelirdi. İki derenin vadilerinde tatlı yeraltı suları vardı ve bunun üzerinde ilk ne zaman açıldığı belirlenememiş kuyular açılmıştı. İki derenin sel suları sahile yakın düz alanda [bir] göl [oluştururdu] ve deniz yükseldiğinde deniz suyu ile karışırdı. "Giolia" (Γκιόλια) denilen bu bölgeye Türkler, göl ya da bataklık derlerdi. Kumlu bir bölge Giolia'yı denizden ayırır ve kayıkların yumuşak kumda kayması için uygun, uzun bir kıyı şeridi oluştururdu.” (Psarros 2017:109)(çeviri: Hayri Kaan Köksal)
diye yazar.

Bugüne kadar hiçbir Türkçe kaynakta yer almayan bu bilginin değeri çok büyüktür. Zira bu bilgiye göre, -en azından 1700'lerin son çeyreğine kadar- dere ile başlayan yaklaşık 2-3 km genişliğindeki bu bölge, Ayvalık'ın en değerli su havzasıdır. Dolayısı ile, döneminde de çok değerli bir tarım bölgesidir [resim.1]

[resim.1] Ayvalık'ın XVIII. yüzyıl sonlarına doğru jeomorfolojisi
 (kaynak: Psarros 2017, çizim: HKK)

Bahçelerde dağınık damialar" (νταμια) [12] [resim.2] olmasına rağmen, Paliobachche (Παλιόμπαχτσε) tarım alanı kurulmamış gibi görünüyor. 

[resim.2] Midilli'de bulunan ve oldukça soylulaştırılmış bir "damia" (νταμια).
(kaynak: Midilli Turizm Rehberi, lesvosgreece.gr)

Öncelikle; konutlar, antik dönemden başlayarak ortaçağa gelene kadar, geleneksel Ege konut tipolojisi olan megaron veya ondan evrilmiş -ama basit- taş yapılar olduğunu ileri sürebiliriz. Bunlar, dıştan dışa 4.00 x 8.00 m. boyutlarında, küçük, tek katlı ve ve tek odalı dikdörtgen megaronlar olmalıdır. Bina malzemesi, büyük olasılıkla aynı zamanda köyü sınırlandıran Agiantoni tepesinden elde ediliyor ve yuvarlanarak düzlüğe indiriliyor olmalıydı. Bu taşlar hem sismik yüklere mukavemet sağlayabilmesi ve hem de en az iş gücüyle bozup yeniden yapmaya olanak vermesi için çamur bağlayıcı ile bağlanıyor ve büyük olasılıkla da sıvanmıyordu.

Ailenin çift hayvanları ile keçi türü küçük baş hayvanları, eve bitişik olan ve daha alçak kotta bitirilen ahırlarda geceletiliyor olmalıydı. Büyük olasılıkla, iki mekanın giriş kapıları ters yönlüydü. Oluşan yapı şebekesi, bir iç avluyu sınırlayan duvar ile çevrelenmiş olmalıydı. Yine büyük olasılıkla, avlunun bir bölümü depolama amaçlı basit bir sundurma türü yapıya da sahip olmalıydı. Hane nüfuslarının 3-4 kişi, karyeyi oluşturan hane sayısının da 20-25 birim olduğunu düşünürsek, haneler günümüzden farklı olarak ekim-biçim yapılan çiftlik alanı ile yakın mesafede belki de yan yana olmalıydı [resim.3].

[resim.3] XVII-XIX yüzyıllar arası bir "damia" yapım şeması.

Bugün büyük bölümü yapılaşarak bozulmuş olsa da bu “tarım alanı” hipotezini güçlendiren veriler halen mevcuttur. Yedi kuyular'dan başlayıp Parmak Çeşme boyunca devam eden tarım alanında halen ziraat sürmektedir. Hayrettin Paşa Camii ve okulları kapsayan adanın, 13 Nisan caddesine doğru paraleli olan ve büyük olasılıkla; 418 ile 419 adalarla birlikte 488 adada, günümüze çok yakın bir tarihe kadar ziraat yapılabilmekteydi (Timuroğlu, 2014). Ve nihayet, 468 adanın kuzeye doğru paraleli olan 499 ve 501 adalar, Osmanlı döneminde Hacıdiakos'un Bostanı olarak anılmaktaydı (Psarros,2017:220). [resim.4].

[resim.4] XVII-XIX yüzyıllar arası Ayvalık'ı.
(kaynak: Psarros,2017:109,220 ; Timuroğlu,2014; 
çizim: HKK)
1. Bugünkü 486 ada
2. Hacıdiakos'un Bostanı
3. Mübadele sonrası Komililerin bostanı
4. Parmak Çeşme ve çevresi
5. Ayazmend (Altınova) - Onac (Gömeç) yolu
6. Dere
7. Şehir iç ulaşımı
8. Agiantoni vadisinden gelen sel yolu
9. Demetrakeli dönemi drenaj
10. Agio Yanni
11.  Mesi Panagia
12. Mezarlık
13. Eski Han
14. Liman
15. Kato Panagia Kilisesi ve okullar
16. 1770 sonrası kurulan Moralılar mahallesi
17. 1772-1797 Demetrakeli döneminde oluşan Kato Panagia

Psarros'a göre: "karyenin" kuzey sınırı, ya ilk inşasının ya da yıkılarak yeniden yapılışı tarihi 1753 olan Taksiyarchis kilisesi/mahallesi idi [13]. Şehir; 1750-1780 yılları arasında kurulan, Agios Dimitru (Αγιου Δημητριου), Agios Yanni (Αγιου Ιωαννη) ve Mesi Panagia (Μεσης Παναγιας) mahallelerini izleyerek dere kenarına kadar geliyor ve Paliobachche'deki tarım arazilerini atlayarak, Demetrakeli döneminde, 1780 yılında inşa edilen Yetimlerin Meryem'i (Παναγιας των Ορφανων/Κατος Παναγιας) kilisesi ile bir mahalle hüviyeti kazanan Kato Panagia (Κατος Παναγιας) mahallesinde sonuçlanıyordu. 

XVIII. yüzyılın son çeyreğinden itibaren yeni, ardışık yerleşimci dalgaları bölgeye gelmeye başladı ve bir nüfus patlaması yaşandı. "Tuhaf bir şekilde" yeni gelen yerleşimciler, evlerin yoğunlaşması ve arazinin azalmasına rağmen Paliobachche'deki bostanların bulunduğu alanda ve yanı sıra Gölya (Γκιόλια) bölgesinde yerleştiler. Görünüşe göre, su basmaması için sel suyunun iki yerden bağlanarak yatağının düzenlenmesi işi bu dönemde yapıldı. Bu bölgede yoğun nüfuslu yeni mahalleler ortaya çıktı. Birkaç yıl içinde bölge sakinleri sel sıkıntısından da kurtuldu ve bölge genelinde hızla yeni binalar inşa edilmeye başlandı (Psarros,2017:42).

1790'a gelindiğinde derenin güney tarafında yoğun nüfuslu yeni mahalleler ortaya çıktı. Birkaç yıl içinde yerleşimin büyüklüğü neredeyse iki katına ulaştı. Kısa sürede Paliobachse'nin tüm alanı inşa edildi ve Giolia bataklığı neredeyse ortadan kayboldu. Tüm bu yeni inşa edilmiş, alçak ve düz arazi, tepenin yamacında, yerleşimin en eski kısmı olan "yukarı şehir" (Πανω Χωρα)'in aksine "aşağı şehir" (Κατω Χωρα) olarak adlandırıldı.

SONUÇ
O zaman şu hipotezleri ileri sürebiliriz:
1. 1668 yılında de MouceauxKüçükköy'deki tuz gölünü geçtikten hemen sonra Laka veya daha da Ayvalık körfezine doğru bir yerde, bugün bulunmayan bir tuz gölünü geçtikten sonra, denizden içeriye doğru uzaklaştıkça yükselen bir coğrafyaya sahip ve yerel halkın Kidomas gibi bir varyant adla adlandırdığı bir yerleşim birimi bulunmaktaydı.

2. 1689 yılında bu yerleşim birimi "karye" değil, Haremeyn-i Şerifeyn Evkafı'na bağlı, mesela "zem'in" ya da "memleha" olarak tanımlanmış bir "vergi ünitesi" idi. Bu ünite, Ayazmend kazasına değil Tuzla kazasına bağlı idi ve bu iktisadi coğrafya, en azından 1691 yılının ağustos ayına kadar bozulmadı [14].

3. Halkının çoğunluğu Hıristiyan olan Ayvalık'ta ya “asayiş sorunları” ya da “iktisadi-hukuki sorunlar-belki de her ikisi birlikte- yaşanmaya başlayınca hukuki bir kuruma ihtiyaç duyuldu ve saray, Tuzla kadısından: Ayvalık'ta bir mahkeme kurmasını ve bu mahkeme için görevlendirme yapmasını istedi.

İradeye göre bu, "şer'i" değil "Hıristiyanların da yargılanabildiği" bir mahkeme olmalıydı.  

4. En geç 1701 yılında, Tuzla kadılığı adı değiştirilerek Eğribucak kadılığı oluşturuldu ve Ayvalık'ta bu kazaya bağlandı. Aynı yıl saray Eğribucak kadısına gönderdiği bir yazı ile Ayvalık'ta bulunan “kadim bir kilisenin tamire ihtiyacı olduğunu ve buna izin verdiğini" bildirdi. Üstelik bu kilise, ilk binasının yapımı 1753 yılı olan Taxiarchis kilisesinden 50 yıl önce tamir görecek kadar bozulmuş bir başka kiliseydi.

Kanaatimce ve yerleşmenin denizle olan o tarihlerdeki ilişkisi yeniden değerlendirildiğinde, Ayvalık'ın ilk kurulduğu bölgenin, 1668 yılında de Mouceaux'nun "büyükçe bir köy" olarak bahsettiği Kidomas'ı  bugünkü 13 Nisan caddesi olarak geçtiği yerdi. 

Ve Girit'li keşiş Makarios ile arkadaşlarının "3.170 gümüş para" bağış topladıkları, “1653, Eylül 10, Kidonya köyü, Anadolu eyaleti” yer burasıydı ve en azından 172 kişisi Hristiyan'dı.

Dolayısı ile "karye" -ya da adı o gün için neyse o- Taxiarchis mahallesi veya onun aksında değil, bir başka odakta, yani limanın çevresinde gelişmiş bir merkezde olmalıydı. 

Bu merkez, Psarros'un kitabında bahsedilen dere'ye paralel uzanan mezarlığı ile birlikte Meryem Ana'nın Göğe Kabulü kilisesi (ναός Κοίμησης Θεοτόκου) olmalıdır. Yani, şehrin en eski mabedi  Taxiarchis kilisesi değildi. 

Dostluk ve saygılarımla...

[resim.5] XVII yüzyıl Ayvalık varsayımsal "odak" şeması
(çizim ve varsayım: HKK)

---
DİPNOTLAR
[1] Bu konu ve makale üzerine daha önce yazmıştım (Köksal,2021.a).

[2] André de Mouceaux (1640[?] - 1671[?]), Fransız soylusu ve yaşamı gizemlerle dolu bir  gezgindir. Diğer seyyahların aksine gerçekleştirdiği gezilerini hiç yayımlamadı. Büyük olasılıkla gizli bir “devlet görevlisi” olan de Mouceaux, 1663-1664 yılları arasında Fransız deniz kuvvetlerinin Akdeniz birliklerinde askerlik yaptı. 12 Aralık 1665 tarihinde Fransa'nın Caen şehrine sayman olarak atandı. 1667'de; Yunanca, Farsça ve diğer Orta Doğu dillerinde çoğaltılmış el yazması kitaplar ile el darbı olması koşulu ile antika madalya ve değerli oyma taşları, Académie des Inscriptions et Belles-Lettres'in koleksiyonuna kazandırmak için Akdeniz bölgesine gönderildi (Meynel,1993:11-15). Bugün Fransa Milli Kütüphanesi'nde bulunan 157 el yazması eser bu görevin sonucunda elde edilmiş olmalıdır. 1668 yılında yeniden doğuya doğru yeni bir seyahate çıktı. Haziran 1668'de Halep'ten İstanbul'a geldi ve 5 Mart 1669'a kadar burada kaldı. Seyyah, 1668 yılındaki bu seyahati sırasında tuttuğu notlarında, Ayvalık'a dair gözlemlerini de birkaç satır ile kaydetmiştir. 

Belge hakkında ayrıntılı olarak çalışmış ve bir blog yazmıştım (Köksal,2021.b).

[3] 10 Zilkade 1100 (28 Temmuz 1689) tarih ve A.{DVNSMHM.d.../98/917 kayıt numaralı “mühimme defteri”. Bu defter, Osmanlı arşivinde yaptığım “Ayvalık içerikli belgeler” araştırmasında belirleyebildiğim en eskin Osmanlı belgesidir. 

[4] 20 Safer 1113 (27 Temmuz 1701) tarih ve A.{DVNSMHM.d.../111/2169 kayıt numaralı belge.

[5] Cornelis de Bruijn (1652–1726[?]), Hollandalı ressam ve gezgin. de Bruijn 1677'de Yakın Doğu'ya yolculuk yaparak Türkiye'yi, birkaç Yunan adasını, Mısır'ı, Filistin'i, Suriye'yi ve Kıbrıs'ı ziyaret etti. 1701'de ikinci yolculuğuna çıktı. Hollanda'dan Rusya'ya yelken açtı ve yolculuğuna İran'a ve daha sonra Hint Adaları'na giderek devam etti. 1708'de, Lahey'e döndü. 1698 yılında Reizen van Cornelis de Bruyn, door de vermaardste Deelen van Klein Azië (Cornelis de Bruyn'in Küçük Asya'nın meşhur yerlerine gezileri) adlı eserini Felemenkçe olarak yayımladı. Bu eserini, 1700 yılında Voyages au Levant (Akdeniz'in doğu sahillerine yolculuk) adıyla Fransızca ve 1702 yılında A Voyage to the Levant: or Travels in the Principal Parts of Asia Minor (Levant'a bir yolculuk: veya Küçük Asya'nın meşhur yerlerine geziler) adıyla İngilizce olarak yayımladı. 1711'de Reizen over Moskovie, door Persie en Indie (İran ve Hindistan üzerinden Moskova'ya seyahat) adlı kitabını yayımladı.

[6] Claude-Aleksandre Comte de Bonneval [Humbaracı Ahmed Paşa] (14.7.1675-23.5.1747),  Osmanlı Ordusu'nun ıslahı için çalışmalar yapan Fransız asker. André de Mouceaux'nun yeğenidir. İspanya, Fransa'ya ve Osmanlı ordularında görev yaptı. 1729'da  Müslüman olarak Ahmed adını aldı. Sadrazam Topal Osman Paşa tarafından Humbaracı Ocağı'nı düzene sokmakla görevlendirildi. 1729'da Osmanlı hizmetine girmiş ve ilk topçu okulunu kurdu. Zamanın topçu subaylarına matematik dersleri veren Ahmed Paşa, Sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa zamanında Beylerbeyi rütbesini aldı. Asıl görevi humbaracıları batı usullerine göre yetiştirmek olmasına rağmen devletin dış münasebetleri ile görevlendirildi. Katıldığı 1736 Seferi'nde Yeğen Mehmed Paşa'yla birlikte Avusturya'ya karşı savaştı. Sefer dönüşü gözden düştü ve 1738 yılında Kastamonu'ya sürgün edildi. 1747'de İstanbul'da öldü. Ölümünden sonra kurduğu askerî mühendislik okulu tutucu yeniçerilerin muhalefeti nedeniyle kapatıldı. Galata Mevlevihane'si avlusundaki mezarlıkta gömülüdür.

[7] Dimitros E. Psarros (12.8.1939-3.5.2008), Attika Bölgesi'nde bulunan Kallithea'da doğdu. Atina Ulusal Teknik Üniversitesi'nde 1963 yılında makine mühendisliği, 1968 yılında da mimarlık okudu. Ölümüne kadar; mimari, statik ve elektromekanik projeler tasarlayan ofisini 1967 yılında kurdu. 1984 ve 1987 yıllarında, Yunanistan Çevre, Mekânsal Planlama ve Bayındırlık Bakanlığı (Υπουργείο Περιβάλλοντος, Χωροταξίας και Δημοσίων Έργων) tarafından verilen Uygulamalı Mimarlık Ödülü (Βραβείο Εφαρμοσμένης Αρχιτεκτονικής)”nü iki kez aldı. 1985-1987 yılları arasında Yunanistan Mülteci Dernekleri Federasyonu genel sekreterliği ile 1999 yılından ölümüne kadar ICOMOS'un yönetim kurulu üyeliğini yaptı. 1969 yılında başladığı ve ölümüne kadar sürdürdüğü, Ayvalık ve Küçük Asya Eolyası çalışmaları, onun için bir “yaşam gayesi” idi. Çoğu kendisi tarafından yapılan çizimleri ve çektiği fotoğrafları sayesinde Ayvalık'ın yaklaşık 40 yılı zamanında belgelenmiştir. 2017 yılında, Kostoúla Sklaveníti (Κωστούλα Σκλαβενίτη) tarafından yayına hazırlanan Ayvalık ve Küçük Asya Eolyası (Το Aϊβαλι και η Mικρασιατική Aιολιδα) adlı kitap Yunanistan Ulusal Banka Eğitim Vakfı (Μορφωτικό Ίδρυμα Εθνικής Τραπέζης)'nca yayımlandı.

[8] Mühimme defteri, Osmanlılar’ın, Dîvân-ı Hümâyun’da kararlaştırılan hususlar üzerine padişahın onayı alındıktan sonra düzenledikleri fermanların suretlerinin kaydedildiği defterlerdir.

[9] Haremeyn-i Şerifeyn Evkafı' (Haremeyn-i Şerifeyn vakıfları), Müslümanlar için kutsal sayılan Mekke ve Medine şehirlerindeki cami hizmetlileri, Peygamberin türbesinin hademeleri, muhtelif yerlerden hac niyetiyle veya yerleşmek üzere bu iki şehre gelenler ve orada yaşayan fakirler için kurulan vakıflardı.

[10} memleha, tuzlaya karşılık gelmektedir ve dönem kayıtlarında, bu coğrafi bölgeye ve vergi ünitesine verilen budur.

[11] Geórgios Sakkáris (Γεωργιος Σακκαρης), 1870 yılında Ayvalık'ta doğdu, hakkında elimizde sınırlı bilgi  bulunmaktadır. Babasını erken yaşta kaybetti ve 1875 yılı civarında, annesi, onu ve üç kız kardeşini alarak Atina'ya taşındı. Burada edebiyat okudu ve 1892'de klasik edebiyat ve pedagoji eğitimini tamamlamak için iki yıl Almanya'ya gitti. Yunanistan'a döndükten sonra kısa bir süre Sifnos (Yavuzca) adasında çalıştı. Oradan, 1895 Eylül'ünde orta okul müdürü olarak atandığı Isparta'ya gitti. Isparta'dan doğum yeri Ayvalık'taki, Kidonya Gymnasium'una geldi ve öğretmen olarak işe başladı. Muhasebe dersleri için hazırladığı kitabını 1902'de Ayvalık'taki öğretmenlik görevi sırasında yazdı. 1905-1909 yılları arasında Gymnasium'un müdürlüğünü yaptı. Onun Kidonia Gymnasium'daki öğretmenlik ve yöneticilik döneminin karakteristik özelliği, okul müfredatına uygulamalı dersler eklemesiydi. Bu dersler, üst sınıflara yönelik muhasebe bilgisi ile ilkokulların son sınıfında ve Gymnasium'un ilk iki senesinde okutulan temel tarım bilgisi dersleriydi. Sakkáris bu yenilikçi çabalarını Kidonya'nın Tarihi kitabında büyük bir coşkuyla anlatır. 1908-1909 arasında, çok kısa ömürlü olan Kidonya Helenik Siyasi Birliği (Ελληνικός Πολιτικός Σύνδεσμος Κυδωνιών)'un kurucusu oldu ve yönetim kurulunda görev aldı. Dernek 1909 sıkıyönetimi tarafından kapatıldı. 

1909'da İzmir'e gitmek için Ayvalık'taki görevinden istifa etti. İzmir'de, büyük olasılıkla aynı anda; Kyriakou Gianniki Yunan-Alman Lisesi ile aynı yıl kurulan Evanjelik Okulu'nda ticaret bilgisi dersleri verdi. Helen sözlü tarih kaynaklarında aynı zamanda Helenik Kız Okulu'nda da ders verdiği ileri sürülmektedir. Daha sonra, Eylül 1914'te Lefkoşa'daki Pancyprian Gymnasium'una müdür olarak atandığı için Kıbrıs'a taşındı. 30 Ocak 1915’te, Üç Kutsal Önder Bayramı'nın okul kutlamaları sırasında, “Küçük Asya Helenizmi” adlı ateşli bir bir konuşma yaptı. 1916-1919 arasında üç yıl Amfissa Gymnasium'unda görev yaptı. 1920 yılında Kidonya Tarihi (Ιστορία των Κυδωνιών)'u yazdı. 1927 yılında emekli olana kadar Atina'da çeşitli liselerde görev yaptı. 1942 yılında Atina'da öldü (Köksal,2021.c). 

[12] Damia, tarlalarda inşa edilen, yanında ahırı bulunan kaba bir çiftlik evidir. Türkçe'de “baraka” olarak karşılığını bulabileceğimiz bu konut türü için verilen bu ad, Midilli'de yaygın olarak kullanılan bir kelimedir.

[13] Bu bilgiyi cephesindeki yazıta göre son halini 1844 yılında alan kilisenin avlusunda bulunan hücrenin duvarına kazınmış olan "ΤΑΞΙΑΡΧΗΣ 1753" biçimindeki oyma yazıdan öğreniyoruz.

[14] 10 Zilkade 1102 (5 Ağustos 1691) tarihli ve TS.MA.e/734/16 kayıt numaralı belge:
Haremeyn Evkafından Ayvalık ve Kafırağılı köyleri reayası vergi vermekte maktuat serbestisine malik olduklarından vakfa ödedikleri teklif dışında talepte bulunulmaması ve müdahele edilmemesi hakkında Sultan II. Ahmed'in fermanı sureti. (TSMA No: 5405/1)
Ayrıca:
5 Cemaziyelahir 1101 (26 Mart 1690) tarih ve TS.MA.e/889/59 kayıt numaralı belge.
Eğribucak'ta Haremeyn evkafından Ayvalık, Kafirağılı karye reayaları eskiden beri serbest oldukları halde başka köyler reayasının bu köylerin serbestisine müdahale ettiklerinden yapılan bu müdahalenin önlenerek bu vakıf köylerinden hiçbir şekilde vergi talep edilmemesi emrini havi Sultan II. Süleyman'ın Tuzla kadısına hükmünün sureti. (TSMA No: 9290/12) 
---
KAYNAKÇA
--,-- (2016).
(Parantez İçinden) Tarifsiz Cümleler, Bizim Ayvalık : Aylık Siyasi, Tarih, Kültür ve Haber Dergisi, 7(9), s.15.

de Bruijn, C. (1732).
Voyages de Comeille Le Bruyn par la Moscovie, en Perse, et aux Indes orientales (5. baskı). Lahey.

Meynell, G. (1993).
F.R.S. 1670. The Royal Society Notes Rec. R. Soc. Londra, 47(1), ss.11-15.

Köksal, H.K. (2021.a).
1653 TARİHLİ ve “509 SAYILI KUDÜS KODEKSİ” (κώδικα 'Ιεροσολύμων, 509) KAYITLARINDAKİ 33 AYVALIKLI AİLE, 29 Ağustos 2021, pazar, son erişim: 29 Ağustos 2023.

Köksal, H.K. (2021.b).
BİR KISMI DAĞDA BİR KISMI SAHİLDE KURULMUŞ BÜYÜK BİR KÖY: Kidomas,
9 Eylül 2021, perşembe, son erişim: 29 Ağustos 2023. 

Köksal, H.K. (2021.c).
İMAL EDİLMİŞ TARİH: Faydalı Eserleri Yayma Derneği Yayınları, 19 Temmuz 2021, pazartesi, son erişim: 29 Ağustos 2023.

Kerameos A.P. (1891).
Ίεροσολυμιτική Βιβλιοθήκη, c.1, Petersburg: ss.459-460 .

Patrinélis, X.G. (1993).
Πρώιμη ιστορική μαρτυρία για τις Κυδωνίες (1653). ΔΕΛΤΙΟ Κεντρου Μικρασιατικων Σπουδων, 10, ss.13-21.

Psarros, D.E. (2017).
Το Aϊβαλι και η Mικρασιατική Aιολιδα, Μορφωτικό Ίδρυμα Εθνικής Τραπέζης, Atina.

Timuroğlu, N. (2014).
Yayınlanmamış çalışma: Fethi Namlı ile yapılan 13 Nisan sözlü tarih çalışması, Ayvalık.